Ramazan ayının başlaması ile birlikte İslam’da ki insani değerlere dair tartışmalarda başladı maalesef…. İslam dini 1400 yıldır aynı olmasına karşın İslam’ın toplumsal olaylara karşı bakış açısı sözde din adamları tarafından her yıl yeniden dizayn ediliyor veya değiştiriliyor… Geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında yine din adına konuşan bir zat-ı muhterem Kur’an’dan bahisleri ele alarak anlatımlarda bulunurken söz yine dönüp dolaşıp kadınlarımıza geldi ve Kur’an’ı Kerim’in kadınları DÖVMEK adına bir yaptırımı bize tavsiye ettiğini beyan etti…
Üzüldük… Zira Kur’an’ın böyle bir ifadesi olmaz, olamaz çünkü bu Kur’an’ın başından sonuna kadar adalet ve hukuk, aile içi hukuk ilkelerini savunmasıyla tezat düşmektedir.
Kur’an’da kadını “dövün” emrinin olduğunu iddia edenlerin tek bir temel noktası vardır o da Nisa Suresi 34. Ayettir ki ayette yer alan bir kelimeden ötürü kadına şiddetin makul olduğunu iddia ederler. Oysa durum çok daha farklıdır ve bu durum ayeti deyim yerindeyse “işlerine geldiği gibi yorumlama” olayından başka bir şey değildir…
Önce ayetin klasik tefsirine bakalım ne diyor;
“….Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden çekindiğiniz kadınlara önce öğüt verin, sonra yataklarında yalnız bırakın, nihayet onları dövün(!)”
Bir çok tefsirde yukarıdaki gibi çevrilen ayette dövün tabiri “fadribuhunne” kelimesindeki emir kipi ile alakalıdır. Bu kelime pek çok anlamlara gelen bir kelimedir ancak nedense tefsirciler bu kelimeyi sadece dövmek olarak almışlar ve kadına şiddeti Kur’an’ı referans göstererek makul kılmışlardır.
Peki, gerçek böylemi?
 Fadribuhünne kelimesi Arapça ‘da yaklaşık olarak yirmi farklı anlamlara gelen “darp” kelimesinden türeyen bir anlama sahiptir. Hemen örneklendirelim; Nisa 94, Maide 106 surelerinde uzağa gitme, İbrahim 24, Nahl 75 Surelerinde anlatma, Taha 77 Suresinde surelerinde yol açmak için uzaklaştırma, Zuhruf 5 suresinde uzak tutma, Bakara 61, Kehf 11 surelerinde üzerine baskı yapma gibi bir çok anlam taşımaktadır. Yani diyebiliriz ki Türkçe ’de veya başka dillerde bulunan bazı özel kelimeler gibi Arapça ’da ki “darp” kelimesi de “nereye koysan uyar” anlamında bir kelimedir..
Hadi buna da birkaç örnek verelim; Mesela bakınız Darabe hıssa iğne yaptı, darabe heyme vergi koydu, darabe’l-hatife telefon etti gibi anlamlara gelebiliyor. Yani bu kelimeyi kadınlar üzerinde şiddet uygulanmayı makul gösterebilmek adına “dövdü” olarak almak doğru bir tercih değil, şayet ayette illaki bu eylem emri gerekiyorsa bizim algıladığımız tarzda dövmek en son algılanması gereken bir anlamdır. Kaynak olarak da İbn-i Mansur’un “Lisan’ül Arab” kitabının “darp” maddesinde detaylı olarak da anlamına bakılabilir.
Peki acaba o ayette Allah hangi emri bizlere bildirmektedir?
Aile içerisinde huzursuzluk çıkartan, kocasına karşı sadakatsizlik veya iffetsizlik yapabileceğinden dolayı şüphe duyulan kadına karşı eşinin yükümlülükleri üç aşamalı olarak anlatılmış ve aşamalı olarak bir karara gidilmesi emredilmiştir. Buna göre bu meziyetlere sahip  olduğundan şüphe duyulan (hal, hareket, tavır ve söylemleriyle şüphe duyulacak hale gelen) kadınlara önce nasihat edilmesi gerektiğini söyler Kur’an’ı Kerim…
Şayet kadın nasihatten yani konuşarak anlatmadan, sözlü uyarılardan anlamayarak bu tür hal ve hareketlerine devam ediyor ise o zaman yataklarında yalnız bırakın emri gelmiştir. Hemen belirtelim ki burada yalnız bırakın emri cinsel ilişkiye girmeyin anlamında da değildir. Ev içerisinde odalarında yalnız bırakın ve yalnızlık ile cezalandırın olarak algılamalıyız.
Gelelim şimdi Kur’an’ı delil göstererek kadına şiddetin savunulduğu o kelimenin geçtiği son emir ayetine… Burada ki emir de “fadribuhunne” kelimesi temel alınarak dövme olarak açıklansa da sadakatsizlik yapan kadın üzerinde yapılması gerekenleri tek tek düşündüğümüzde “dövün” emrinin olması bu düzene aykırı gözüküyor.
Zira ayette de görüleceği üzere şüphe duyulan bir kadına yapılması gerekenler anlatılıyor ve burada ki iffetsizlikten kasıt hal, hareket, tavır veya konuşma üslubu da olabilir. Velev ki kocasını aldatma yani günümüz deyimi ile zina şüphesi hasıl olmuş olsun o zaman ne yapılacak? Kadına şiddet makul müdür? Yine Hayır!  
Bu konu da önemli bir hadise ve sonrasında inen ayetlere bakmak yerinde olacaktır. Önce hadiseden kısaca bahsedelim; Peygamber efendimizin eşlerinden Hz.Aişe validemiz bir iftiraya maruz kalmıştı. Bunun sebebi ise yine peygamber efendimiz ile katıldıkları bir sefer sonrasında dönüşte bir ihtiyacı için kafileden uzakça bir yere ayrılmış ve hacetini giderince geri dönmüştü. Ancak sonra fark etti ki peçesinde boyunluk kısmını bağladığı takısını düşürmüştü.
Tekrar geri döndü geldiği yere aramaya koyuldu ancak o gelene kadar kafile hareket etmişti ve onun yokluğu fark edilmemişti. Hz.Aişe validemiz kafilenin hareket ettiği yerde geri dönerler düşüncesiyle beklemeye başladı ancak gelen giden yoktu. Bir zaman sonra kafilenin arkasından deve ile Safvan yetişti ve Hz.Aişe validemiz kafileyi kaçırdığını anlattığında safvan devesinden indi onu bindirdi ve birlikte şehre girdiler.
Bu durumu gören münafık ve kafirler hemen dedikodu yaydı ve Hz.Aişe validemizin Safvan ile zina ettiği iftirasında bulundular. İşte tam burada peygamber efendimiz ne yaptı biliyor musunuz? Nisa suresi 34. Ayette emredilenleri uyguladı. Önce Hz.Aişe validemiz ile konuştu ve ona nasihatlerde bulundu, ancak dedikodular devam ediyordu, bunun üzerine paygamber efendimiz onu odasında bir süre yalnız bıraktı, bu durumdan Hz.Aişe validemiz de oldukça muzdaripti ve sıkıntıdan, üzüntüden hastalandı ve babası Hz.Ebubekir’in evine taşındı.
Daha sonra ise  Nur suresinin 11-21. Ayetleri indi ve Allah tüm gerçeği bildiği için Hz.Aişe validemizin bir iffetsizlik yapmadığını vahyetti. Ve sonra adeta mucize gibi Nur Suresi 11. ayette şöyle dedi;
“Ey mü’minler! Bu olayı, kendiniz için şer sanmayın, belki bu sizin için hayırdır.”
Ortada bir iftira vardı ancak bu bizim için gerçekten hayırdı çünkü böyle iftira durumlarında Allah bize nasıl davranacağımızı anlatıyordu. Bu olayda da peygamber efendimiz eşine asla vurup dövmemiş, nasihat etmiş, onu evinin içerisinde ve odasında yalnız bırakmış ve daha sonra ayet inene kadar eşi babasının evinde konaklamıştır.
Kadınlara şiddet uygulamanın önünü açmak, makul göstermek için Kur’an’dan delil göstermeye çalışmak gerçekten akıl dışıdır. Ancak ayetleri işlerine geldiği gibi yorumlayanlar için de Allah’ın bir ayeti vardır;
Ali İmran Suresi 7. Ayet
“Kalplerinde sapkınlık olanlar, ayetlerimize kendi kafalarına göre mana yüklerler”
SAYGILARIMLA.