SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU
İSTANBUL
Ne tuhaf… Nemrut’a çıktığımda da aynı duygular içindeydim.
Gizem - Hırs - Kütlesel Büyüklük Tepede en tepede… Tanrılara yakın… Bildiğiniz gibi Yüksekova’da havaalanı açıldı. 


Ama açılış tarihi bize denk düşmedi.
İyi de oldu. Çünkü Van’a inip arabayla Hakkari’ye giderken ikinci kez Çavuştepe’yi görmüş olduk. 
Halk arasında bilinen Kürtçe adı Aspeşin. Ermenice “Haika-şen” kelimesi telaffuz edile edile ki- hep böyle değişikliğe uğrarlar - zamanla bu adı almış. Haika-şen Ermenice “Tanrıların yaratıldığı şehir” anlamına geliyor. Bir Ermeni mitolojisinde Babiller’den kaçan Ermeni Kralı bu yerleşimi oluşturmuş derler.
Tepe’yi tırmanırken gözüm yine O’nu aradı.
Mehmet Kusman… Kalenin bekçisi.
Nerden çıktığını anlamadığınız bir zamanda yanınızda beliriverir. 
Her sene mutlaka farklı bir detayı daha hatırlıyor ve bizlere paylaşmak için sabırsızlanıyordur diye düşünüyorum yine.
Mehmet Bey dünyada Urartu’ca konuşan 38 kişiden biri. Ortaokul mezunu… Kaleye bekçi olma duygusu, öyle bir saatlik zamanda anlaşılmaz. Rüzgar size savururken kulağınıza neler fısıldar neler. Urartular gibi bir krallığın bekçiliği de öyle basit bir sorumluluk değildir. Mehmet Bey de bu sorumluluğun - tam puan- bilincindedir.
Uçsuz bucaksız ovalara bakan bu yerde, derin bir yanlızlık içinde belki de “Dağların Efendileri” denilen Urartuların sesini duyumsamış… 
Veee… bu dili kendi çabalarıyla öğrenmiş. 
Mehmet Bey zamanını, M.Ö 700 lü  yıllarından kalmış bu kalede, bir taş barakada, taşlara şekil vererek geçiriyor ve kaleyi bekliyor. 
Üstelik Urartu Tanrı adlarını yazdığı taş objelerden bir sergi bile açmış.
Gelen turistlere Çavuştepe’ye ait tüm bilgileri ve taşlarda ki Urartu yazılarının ne anlama geldiğini anlata anlata bitiremiyor. Avucunda 3000 yıllık buğdayı görünce insane, sanki çok yakın bir tarihe aitmiş gibi geliyor … 
Taş tabletlerde ki yazıları öyle bir hızla okuyor, sonra hızını alamayıp yere çömeliyor ve toprağı düzleştirip sanki bir Urartulu edasıyla toprağa parmaklarıyla çivi yazısı kullanarak hem yazıp hem çevirisini yapıyor.
Transa geçtiğine bahis oynarım, gibi bir pis hisle sırıtıyorum. 
Ne güzel birşey insanın yaptığı işe böyle saygı duyup kenetlenmesi….

Elinde ki yazılı kaynağa bakınca buralarda bir zamanlar şahane bir saray kompleksi olduğunu görüyoruz.
Fazla kalamıyoruz burada. Tarihle ruhlarımız ancak bu kadar birleşebiliyor. Çünkü Hakkari’ye epeyi bir yolumuz var. Zap’ı aydınlıkken görebileceğim için çok mutluyum.
Ha unutmadan,
Mehmet Bey’in web sitesi bile var mutlaka gezin derim.
www.mehmetkusman.com
Biraz hatırlayalım Çavuştepe’yi;
“Van’ın Gürpınar İlçesi’ne bağlı Çavuştepe Köyü’nde Van’a 25 km, Gürpınar ilçe merkezine 10 km uzaklıkta ve  Van-Hakkari karayolunun güneyinde…
Bol Dağı batı ucunda kurulmuş olan kale, aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Kale, II. Sarduri tarafından M.Ö. 764-734 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Kurucusuna izafeten kale, Sardur’un şehri anlamında “Sardurihinili” olarak adlandırılmaktadır. Burası İ.Ü. Edebiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Arif Erzen tarafından 1961-1986 yılları arasında yürütülen kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.
Yukarı kale, aşağı kaleden 30 m yükseğe kurulmuştur. İçerisinde Haldi tapınağı ile bir açık hava tapınağı bulunmaktadır. Etrafında iri blok taşlarla örülmüş surları mevcuttur.
Aşağı Kale, tepenin sırtında 800 m uzunluğunda bir alanı kaplamaktadır. İki tarafta uç kale yöntemiyle yapılmış surları dikkat çekmektedir. Düzgün kesilmiş kalker bloklarıyla inşa edilmiş surları, doğrudan ana kayaya oturmaktadır. Doğudan batıya doğru sıralanan ahır yapıları, depo binaları, tapınak, saray binaları ve sarnıçlardan oluşmaktadır. Tanrı İrmuşini adına inşa edilmiş tapınak üzerinde çivi yazılı kitabesi bulunmaktadır. Rizalitli kule tipli tapınaklar grubunda önemli bir yapıdır. Doğu tarafında kapısı ve bazalt taşlarından cephesi bulunmaktadır.Kalenin diğer önemli yapılarını anakayaya oyulmuş sarnıçlar, saray ve depo binaları teşkil etmektedir.”