Atalarımız, yazılı kaynak oluşturmanın ve bunları yurtlarıyla birlikte taşımanın mümkün olmadığı tarih diliminde, bu zorluğu, geliştirdikleri destan geleneği ile aşmışlardı. Destancılar, geçmişte yaşanmış olan acı ya da tatlı olayları, ders çıkarmak amacıyla, müzikli ya da müziksiz, ama belli bir anlatım üslubuyla kuşaktan kuşağa aktarmışlar, tarihlerini ve kültürel birikimlerini bu yolla günümüze kadar taşıyabilmişlerdir. 

Geçtiğimiz günlerde, Kırgızistan Büyükelçiliği, TÜRKSOY ve Türk Ocakları’nın İstanbul’da, Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikte Kırgızistan’ın en ünlü Manasçılarından Sagımbay Orozbak Uulu anıldı ve konunun uzmanı olan bilim adamları, ünlü Manasçıyı, diğer destancılardan ayıran özellikleriyle anlattılar.

Tarihin kayda geçmemiş çağlarından beri Türkistan dediğimiz engin coğrafyada yaşayan atalarımız, yerleşik düzene geçmeden önce, yazın yaylalarda, kışın ovalarda, yurt dediğimiz çadırlarda yaşarlardı. 

Zaman zaman da, düşman saldırıları ya da iç çatışmalar nedeniyle yer değiştirmek zorunda kaldıkları da olurdu. 

Geçmişte yaşananlardan ders almak, kültürel birikimleri korumak için geçmişi bilmek gerekirdi. Fakat, yüzyıllar boyu sürdürülen bu hareketli yaşam düzeninde tarihi bilgileri, kültürel birikimleri korumak, gelecek kuşaklara aktarmak oldukça zordu ve ayrı bir özen gerektiriyordu. 

Atalarımız, yazılı kaynak oluşturmanın ve bunları yurtlarıyla birlikte taşımanın mümkün olmadığı tarih diliminde, bu zorluğu geliştirdikleri destan geleneği ile aşmışlardı. Destancılar, geçmişte yaşanmış olan acı ya da tatlı olayları, ders çıkarmak amacıyla, müzikli ya da müziksiz, ama belli bir anlatım üslubuyla kuşaktan kuşağa aktarmışlar, tarihlerini ve kültürel birikimlerini bu yolla günümüze kadar taşıyabilmişlerdir. 

Destan geleneğimizin en önemli eserlerinden biri de Kırgızların Manas Destanı’dır. Manas Destanı’nda Manas Ata’nın hayatı anlatılır, ama bu hayat hikayesi Türk tarihinin, Türk kültürünün ayrıntılarıyla o kadar ustaca bezenmiştir ki, dinleyen, anlatılan olayları bizzat yaşamış gibi olur ve bu arada geçmişini de öğrenmiş olur. Elbette bu etki, Manasçının anlatım becerisiyle de ilişkilidir. 

500 bin beyitten oluşan Manas Destanı’nı anlatanlar Manasçı olarak anılır ve toplumda saygı bir saygı görürlerdi. Kırgızlarda her genç Manas Destanı’nın bir bölümünü ezberlemek zorundaydı. Kız istenmeye gidildiğinde, damat adayı Manas Destanı’ndan bir bölümü ezberden okuyamadığı takdirde, kayınpederden “evet” yanıtı alması mümkün olmazdı. 

Geçtiğimiz günlerde, Kırgızistan Büyükelçiliği, TÜRKSOY ve Türk Ocakları’nın İstanbul’da, Ali Emiri Kültür Merkezi’nde düzenlenen bir etkinlikte Kırgızistan’ın en ünlü Manasçılarından Sagımbay Orozbak Uulu anıldı ve konunun uzmanı olan bilim adamları, ünlü Manasçıyı, diğer destancılardan ayıran özellikleriyle anlattılar. 

UZMANLAR NELER ANLATTILAR?

Kırgızistan İstanbul Başkonsolosu Erkin Sopokov’un, TÜRKSOY Kırgızistan Temsilcisi Kocageldi Kuluyev’in ve Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Prof. Dr. Cezmi Bayram’ın protokol konuşmalarının ardından, Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülzura Cumakunova, Kültür Ünversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Daştan, Kırgız Milli Eğitim Akademisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Almazbek Toktamametov, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Doç. Dr. Askar Turganbayev ve Kırgızistan Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı Tınçtıkbek Nurmanbetov ünlü Kırgız Manasçısı Sagımbay Orozbak Uulu’yu çeşitli özellikleriyle anlattılar.. 

Konuşmalar sonrasında günümüzün en ünlü Kırgız Manasçılarından Rısbay İsakov, Manas Destanı’nından kısa bir bölüm okudu. 

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Gülzura Cumakunova, Manas Destanı’nın Sagımbay varyantının üstün özelliklerini dile getirdiği sunumunda, Sagımbay’ı diğer Manasçılardan üstün kılan özelliklerini şöyle özetledi: 

“1) dilinin çok zengin olması, 2) savaş sahnelerinin, askerlerin giysilerine kadar çok canlı ve ayrıntılı olarak anlatılmış olması, 3) destandaki olaylar zinciri ile Kırgız tarihinin örtüşüyor olması, 4) Kırgız halkının sosyal ve kültürel yaşantısının tüm ayrıntılarıyla ansiklopedik titizlikle anlatılmış olması, 5) coğrafi ve etnolojik bilgilerin çok zengin ve ayrıntılı olması..”

Manas Destanı’nın Sagınbay varyantındaki Türklük fikrinin de dikkat çekici boyutta vurgulandığı belirten Prof. Cumakunova, “Destanda Manas’ın babası Cakıp oğluna ecdadının Türk soyundan geldiğini, Altay’a Kara Hıtaylar tarafından sürülüp herbirinin farklı diyarlara dağıtıldığını ayrıntılı olarak anlatır” dedi ve bir örnek verdi: “O balam, uruğun Kırgız Türk dep, ökümat kılgan bababız Kıtaydın curtun sürüp dep..” (Yavrum soyun Kırgız Türkü deyip hükmetmişti atamız Çinliyi yurdundan sürüp, deyip…) 

Sagımbay varyantının özelliklerini anlatmaya devam eden Prof. Cumakunova, “Destanda Manas’ın tebası olan Türk boyları birliği sabit kalıplar şeklinde tekrarlanır ve birlik ve beraberlik gerektiren bütün durumlarda hemen toparlanabilecek dayanışma içinde oldukları söylenir. Destanda Türk birliğinin korunmasına sürekli çağrı yapılır. Her zaman, ‘Ölürsek bir çukurda, yaşarsak bir tepede olalım’ sloganı ile hareket edilir. Manas onların her birini korumaktan kendini sorumlu tutar” dedi. 

Prof. Cumakunova, Sagımbek varyantından şu güzel Türkçe örneğini verdi:

“Ölüp kalsak kırılıp, 

Bir çunkurda bololuk,

Tirüü bolsak ayılıp 

Bir döbödö bololuk.”

(Ölürsek eğer kırılıp, bir çukurda olalım. Yaşıyorsak toplanıp, Bir tepede olalım.)

Prof. Cumakunova sunumunun devamında özetle şöyle dedi:

“Sagımbay varyantında Manas’ın soy ağacı Karahan-Oğuz Han-Alança-Töböy-Kögöy-Nogoy-Ozdu-Cakıp olarak verilir. Türk türeyiş destanlarının başı sayılan Oğuz Kağan Destanı’nda da Oğuz Kağan Karahan’ın oğludur. 

Ebulgazi Bahadır Han’ın Secere-i Terakime’sinde de Türkmen soyağacı Karahan-Oğuz Han-Alacı olarak Manas’ın soyağacı ile örtüşmektedir. Yine Ebulgazi’ye göre, Oğuz Han’ın torunlarından birinin adı Kırgız’dır. 

Manas Destanı’nda Türk’ün anlamı “sağlam”, “dayanıklı”, “besili” olarak verilir. Bu da halen kökenikökeni üzerinde kesin çözüm bulunmayan “Türk” etnoniminin çözümüne bir alternetif olarak sunulabilir. 

Manas’ın Türk boylarını birleştirme ve onlara sahip çıkma çabaları, bazılarının yaptıkları ihanetlere rağmen, hep bağışlayıcı davranmasında açıkça görülmektedir. Örneğin, kardeş boylarından Şooruk Han, Altaylardan göç etmiş Kırgızlara kıskançlık edip, açtığı savaşta yenilir. Manas, ortada 600 Türk’ün boşu boşuna öldüğüne sinirlense de, onu bağışlama büyüklüğü gösterir. Bu örnek de, kardeş kavgalarını sürdürmenin doğru olmadığı yönünde verilmiş bir öğüttür.”

SAGIMBEK’İN MANAS VARYANTI

Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülzura Cumakunova,’nın sunumunun ardından, Kültür Ünversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Daştan, Kırgız Milli Eğitim Akademisi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Almazbek Toktamametov, TÜRKSOY Kazakistan Ülke Temsilcisi Doç. Dr. Askar Turganbayev ve Kırgızistan Yazarlar Birliği Başkan Yardımcısı Tınçtıkbek Nurmanbetov ünlü Kırgız Manasçısı Sagımbek’u diğer Manasçılardan ayıran özelliklerini, Sagımbek  varyantının kayda geçirilmesini, bu kayıtların günümüze ulaştırılmasında özellikle Sovyetler döneminde yaşanan zorlukları kendi çalışmaları açısından anlattılar. 

Konferans sonrasında TÜRKSOY Kırgızistan Temsilcisi Kocageldi Kuluyev, konuşmacılara plaket takdim etti.