Yunus Emre Enstitüsü (YEE) Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, "Biz Türkçeyi kökleri derinlerde sabit, dalları ise gök kubbeyi kuşatan, uzanan bir ağaç gibi görüyoruz. Bu ağacın gölgesinde her millet için yer vardır. Güzel Türkçemizi karanlık emellerine alet eden hainlere karşı mücadelemiz her platformda ve her şartta devam etmektedir" dedi.

Yunus Emre Enstitüsü’nün (YEE) düzenlediği ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 2017 Uluslararası Türkçe Yaz Okulu kapanış etkinliği, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen yüzlerce genci ve seçkin davetlileri bir mutluluk tablosunda biraraya getirdi. Çeşitli ülkelerden gelen gençlerin coşkusuyla kapanış töreni, bir şölen oldu.

Etkinliğe, Başbakan ve Ak Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ve Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş'in yanı sıra Uluslararası Türkçe Yaz Okulu öğrencileri ve çok sayıda yerli ve yabancı davetli katıldı.

PROF. ATEŞ: “BU AĞACIN GÖLGESİNDE HER MİLLETE YER VAR”
Prof. Ateş, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın dört bir köşesinden Türkiye’ye gelen gençlere seslendi ve "Bir aydır Türkiye’nin 22 farklı şehrinde hem Türkçenizi geliştirdiniz hem de sayısız etkinliğe katılarak Anadolu'nun bilgeliğini ve hikmet anlayışını öğrendiniz. Misafirimiz olmayı kabul ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederiz" dedi.

Yolculukların en değerli ve meşakkatlisinin insanın iç alemine doğru yaptığı yolculuk olduğunu belirten Prof. Ateş, Yunus Emre’nin "Bir ben vardır bende, benden içeri" sözünden ilham alarak bu yolculuğun kendilerini tanıma, iç sesini anlama ve kulak verme fırsatı da sunması dilediğinde bulundu.

Prof. Ateş konuşmasının devamında şöyle dedi:

"… Bizler dünya üzerindeki farklılıkları zenginlik olarak gören bir medeniyetin varisleriyiz. Farklı kültürler, farklı medeniyetler bize göre bir araya gelmenin, tanışmanın, kaynaşmanın vesilesidir. Bizimle iletişim kurmak için dilimizi Türkçe’yi öğrendiniz. Bizi daha iyi tanımak ve yakından anlamak için bizzat bizimle konuşmayı tercih ettiniz. Atalarımız 'Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur' der. Dağların birbirine kavuşamadığı bir dünyada, buraya ulaşabilmek uğruna sadece coğrafi uzaklıkları değil, belki de çevrenizi saran dağ gibi ön yargıları aşmayı da başardınız."

Programa katılan misafirlerden bazılarının ülkelerine döndüklerinde YEE adına Türkçe öğreteceklerinin altını çizen Ateş, programa katılmak için Türkiye’ye gelen yüzlerce genci buluşturan ortak noktanın Türkçe olduğunu belirtti.

2009'da çalışmalarına başlayan Yunus Emre Enstitüsü’nün bugün dünyanın 5 kıtasında açtığı merkez ve irtibat ofisleriyle 60 ülkeye ulaştığını belirten Ateş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz Türkçeyi kökleri derinlerde sabit, dalları ise gök kubbeyi kuşatan, uzanan bir ağaç gibi görüyoruz. Bu ağacın gölgesinde her millet için yer vardır. Güzel Türkçemizi karanlık emellerine alet eden hainlere karşı mücadelemiz her platformda ve her şartta devam etmektedir. Türkçemizin dünyada barış ve esenlik dili olarak yaygınlaşması için çaba sarf ediyoruz"

"… YEE, Anadolu'nun kadim kültürünün köklü sesini dünyaya duyurmaktadır, ama bununla yetinmiyoruz, yetinmeyeceğiz. YEE'yi, devletimizin desteği ve milletimizin dualarıyla bir dünya markası haline getireceğiz.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN MESAJI

Programa bir mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ve yaklaşık bir aydır Türkiye’nin pekçok yerini gezme fırsatı bulan gençlere şöyle sesleniyordu:

"8 yıl önce sadece 40 öğrenciyle başlayan Türkçe yaz okulu programının bu yıl 700 öğrenciye ulaştığını görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Programa katılan tüm öğrencilerimizi ülkemizin ve milletimizin gönül elçileri olarak kabul ettiğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Türk kültürünün, insanımızın misafirperverliğini, Türkçe'nin uçsuz bucaksız derinliğini, Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini çok yakından tanıyan öğrencilerimizin de bu misyonla hareket edeceklerini ümit ediyorum.

Bu vesileyle, şu hatırlatmayı yapmakta fayda görüyorum. Dil, özellikle de yabancı dil itina ister, emek ister. Dil öğrenmek ne kadar zahmetliyse onu muhafaza etmek de bir o kadar meşakkatlidir. Öğrencilerimizin ülkelerine döndüklerinde mutlaka burada öğrendiklerini hayata geçirmeleri, okumaları, dinlemeleri ve Türkçelerini geliştirmenin yolunu bulmaları gerekiyor. Dünyanın 60 ülkesindeki 138 irtibat noktasıyla Yunus Emre Enstitümüzün bu konuda onların en büyük destekçisi olacağına inanıyorum. Sayın Başkan ve enstitü çalışanlarını böylesi anlamlı programlar vasıtasıyla ülkemizin eğitim ve kültür diplomasisine yaptığı katkılardan dolayı tebrik ediyor, Türkçe Yaz Okulu'nun icrasında görev alan tüm kurum, kuruluş ve hocalarımıza minnettarlığımı sunuyorum."

KURTULMUŞ: “TÜRKÇE’DE ‘DİL’ AYNI ZAMANDA ‘GÖNÜL’ DEMEKTİR.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2009'da kurulan YEE için Türkçenin yaygınlaşması konusunda önemli merkezlerden biri olacağına inandığını belirten Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, törende yaptığı konuşmada, bazı önemli gerçeklerin altını çizerek özetle şöyle dedi:

"Ne yazık ki FETÖ denilen bu cinayet çetesi, gönül dili olan güzel Türkçemizin o imkanlarını kullanarak, bir takım olimpiyatlar adı altında onbinlerce insanı bir araya getirdiler, o sahte gülücüklerle dolu yüzleriyle dünyada Türkçe’yi de maalesef kötü bir şekilde kullandılar."

"… Şimdi Yunus Emre Enstitüsü ve diğer kültürel diplomasi kuruluşlarımızın tamamı, yıllardır sürdürülen bu ihanetlerin bütün kalıntılarını kazımak ve Türkçe’nin, Türk kültürünün gerçek yüzünü dünyaya en iyi şekilde tanıtmakla mükelleftir."

"Bugün dünyada İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, Türk düşmanlığı ve özellikle Erdoğan düşmanlığı belli siyasi çevreler tarafından körüklenen maksatlı bir propagandanın parçasıdır. Öyle kendiliğinden gelişmiyor, bu konuda ciddi şekilde hazırlıklar yapılıyor ve ciddi siyasi kültürel mekanizmalar devreye sokularak, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı ve Türkiye karşıtlığı yapılıyor."

"Bugün geldiğimiz noktada dünyada Afrika'dan Asya'ya, Amerika'ya, Latin Amerika'ya kadar yaklaşık 138 noktada faaliyet gösteren, Türkçe dilini, Türk kültürünü her yönüyle kardeşlerimize, dostlarımıza anlatmaya çalışan Yunus Emre Enstitüsü gerçekten büyük bir başarı kazanmıştır."

“… Biliyorsunuz, Türkçede 'dil' aynı zamanda 'gönül' anlamındadır. Dil, dille konuşulur ama dile yön veren gönüldür. İnsanlar kalpten konuşurlar."

Bakan Kurtulmuş, Balkanlarda altı asır, Filistin topraklarında da dört asırdan fazla süren Osmanlı barış düzeninin nasıl bir Kudüs, dünya hayal ettiklerini ortaya koyduğuna işaret ederek, bütün Balkan coğrafyasında farklı ırkları, etnik, dini ve mezhebi yapıları bir arada yaşatmasını bilen bir medeniyetin çocukları olduklarını dile getirdi ve söz konusu dönemde en ufak bir etnik, mezhep çatışması, dini kavga olmadığına dikkat çekerek şöyle dedi:

"Bunu sağlayan Osmanlı barış düzeni, insanları dillerinde, dinlerinde, yaşayışlarında, kıyafetlerinde, ticaretlerinde ve kendilerini yönetmekte özgür bırakmıştır. Onun için insanlar birbirlerinden hiçbir şekilde rahatsız olmadan ve rahatsızlık vermeden birbirlerine komşuluk yapmışlardır. Aynı şekilde bugün insanların camiye girmek için belli bir yaşın üstünde olmaları ve maalesef belli izinlere tabi tutuldukları Kudüs'te, Mescid-i Aksa'da, Biladü'ş-Şam denilen, Şam'ın yüreğinden Masada'ya kadar inen o geniş coğrafyada dört asır boyunca insanlar yine barış içinde yaşadı."

Bakan Kurtulmuş, konuşmasında bir ihanet şebekesi, terör çetesi olan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) yıllarca Türkçeyi kendi gizli emelleri için bir araç olarak kullandığını vurgulayarak konuşmasını sürdürdü:

"15 Temmuz'da sizlerin ve ülkelerinizdeki milyonlarca dostumuzun da o dualarını hep arkamızda hissettik. Ne yazık ki FETÖ denilen bu cinayet çetesi, gönül dili olan güzel Türkçemizin o imkanlarını kullanarak, bir takım olimpiyatlar adı altında on binlerce insanı bir araya getirdiler, o sahte gülücüklerle dolu yüzleriyle dünyada Türkçeyi de maalesef kötü bir şekilde kullandılar.

Şimdi Yunus Emre Enstitüsü ve diğer kültürel diplomasi kuruluşlarımızın tamamı, yıllardır sürdürülen bu ihanetlerin bütün kalıntılarını kazımak ve Türkçenin, Türk kültürünün gerçek yüzünü dünyaya en iyi şekilde tanıtmakla mükelleftir. Bunun için o ihanet çetesinin, Türkçeyi kullanan ihanetleri de aynen 15 Temmuz'daki ihanetlerinin bir parçasıdır, bundan farkı yoktur."

BAŞBAKAN YILDIRIM: “KUŞ DİLİ ÇÜRÜMESİNE ‘DUR’ DİYELİM.”

Yunus Emre Enstitüsü'nün bu yıl sekizincisi yapılan  “Uluslararası Yaz Okulu " kapanış programında konuşan Başbakan Binali Yıldırım, Türkçemiz konusunda özetle şu vurgulamaları yaptı: 

“Dilini kaybeden bir millet hafızasını, benliğini hatta inancını da kaybeder. Ana dilleri zayıflayan toplumların zamanla sürüleşmesi, sömürgeleşmesi, kimliğini kaybetmesi kaçınılmazdır. Kültür emperyalizmine karşı en güçlü savunma öncelikle anadilimizi korumaktan geçiyor. Ne yazık ki sosyal medya dili, gençlerimiz arasında geçerli bir yazı, iletişim diline dönüşüyor. Anlamsız kısaltmalar, aralarına serpiştirilen yabancı kelimeler, bozuk cümleler giderek sıradan hale geliyor. Dilimizi kısırlaştıran, nesiller arasındaki iletişimi yok eden, Türkçe’den ziyade nevzuhur bir kuş dilini andıran bu çürümeye artık 'dur' deme zamanı gelmiştir. Milli bir seferberlik ruhu ile çalışarak gençlerimize sözün, dilin, kelimelerin değerini eniyi şekilde anlatmalıyız.  

X

Başbakan Binali Yıldırım, bu yıl sekizincisi yapılan Yunus Emre Enstitüsü’nün "Türkçe Yaz Okulu" kapanış programındaki konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Yaptığınız iş çok güzel, çok hayırlı bir iş. Yunus Emre Enstitüsü’nü de tebrik ediyorum, başarılarınızın devamını diliyorum. Ülkeler, kültürel ve tarihi derinlikleri ile orantılı olarak ellerindeki her imkanı bu dış politika aracına dönüştürmenin gayreti içerisindeler. Türkiye olarak biz bu değişim sürecinin dışında olmadık, olmayacağız.”   

"Türkiye uzun yıllar boyunca komşuları ile medeniyet coğrafyasındaki kardeşleri ile dünyanın farklı bölgelerine yayılmış ve sayıları 100 milyonları bulan soydaşları ile gerektiği kadar olması lazım gelen ilişkiyi maalesef kuramadı. Kendi değerlerine yabancı hatta düşman bir zihniyet, ülkemizi ekonomik, ticari asgari, kültürel olarak tek bir merkeze mahkum etmeye çalıştı.” 

“… Türkiye ne zaman yeni bir arayış içine girse, hemen çevreler tarafından iltica fobisi ile hortlatılmış, eksen kayması gibi tartışmaları devreye sokmuşlardır. Ama biz bu bel altı vuruşlara asla itibar etmedik, itibar suikastına boyun eğmedik. Ülkemizin istikbalini hedef alan bu saldırıların Hepsini de birer birer boşa çıkardık. Biz Doğu’ya bakınca sorun ve bataklık, Batı’ya bakınca refah ve uygarlık olarak gören bir anlayışa da teslim olamadık. Çünkü Selçuklu’nun, Osmanlı’nın bakiyesi üzerine kurulan Cumhuriyetimiz, ne Doğu’yu ne de Batı’yı ihmal etme lüksüne sahip değil. Türkiye Selçuklu devletinin sembolü olan çift başlı kartal gibi bir yüzü doğu’ya diğer yüzü de Batı’ya dönük bir şekilde bundan böyle de yoluna devam edecektir. " 

Etkinlikte, Uluslararası Türkçe Yaz Okulu'nun tanıtımının yer aldığı sinevizyon gösterimi yapılırken, renkli kıyafetlerle sahneye çıkan ekipler farklı bölgelere özgü halk oyunları sergiledi.

Programa ünlü sanatçımız Yavuz Bingöl de türküleriyle renk kattı.