SEVGÜL KAYSERİLİOĞLU

Türkiye’nin MALDİV’LERİ lakaplı SALDA GÖLÜ Burdur


Çadırlarımızı sırtımıza vurup ekibin rotasını bu kez yurdumuzun fazla bilinmeyen başka bir yönüne çevirdik.
Gece Ankara’dan çıktıktan 5 saat sonra, uykusuz sersem sepelek, yarım göz baktığımız bir denizin kenarına getirdiler bizi. Deniz kadar büyüktü. Tıpkı Van Gölü gibi.
“Len burası okyanusun kenarı mı, gece kaza yaptık da öldük cennette miyiz?”
O ne renk kardeşim, ben renk dersi veriyorum. Çoook kök boyalar, pasteller, yağlı boyalar karıştırdım böyle bir mavi tonu görmedim ömrümde… 
Berrak net, pırıl pırıl.
Tam bir doğa harikası, kurban olayım bu güzelliğe.
Her zaman ki gibi çadırları kurup, enfes bir köy kahvaltısı yaptık. Neşe, sohbet, sevgi dolu…Doğaya çıktığımızda kimsenin kimseyle alıp veremediği olmaz. Uçsuz bucaksız özverisiyle Toprak- Hava- Su o kadar vericidir ki … Özgürlük artık damarlarınız da barış ruhunuza oturmuş bir tambur olursunuz. Gerçek kardeşlik başlar.
Ve özlenen keşif... Tepeler, düzlükler  ufak dereler geçtik gölün kenarında yürüdük fotoğraflar çektik.
Tektonik oluşumlu ve killi çamurunun birçok hastalığa iyi geldiğini duymuştum. Tabii ki hepimiz çamura bulandık bir.
Ölçülebilen derinliği 185 metre ile , derinlik bakımından Türkiye’nin en derin tatlı su gölü konumunda Salda Gölü… Dünyanın da üçüncü derin gölüymüş.
Nerede mi? Burdur’un Yeşilova ilçesi sınırlarında…
Rakımı 1193 metre … 
44 kilometrekare yüz ölçümüne sahip olan bu göl ,  tahminen binlerce yıl önce jeolojik bir çökme ile meydana gelmiş. Yuvarlak bir yapıya sahip olan gölün plajında büyük sazan balıklarıyla yüzülebiliyor. 
Abartıyı seviyorum. Sazan niye sizinle yüzsün. Ama yaşıyorlarmış derinlerde.
Kültür Bakanlığı, İzmir II numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1989 yılından beri birinci derece doğal sit alanı olarak korunuyor. Korunuyor  da , ekolojik dengesizlikten etkilenen Tuz Gölü gibi bu gölümüzde gittikçe kurumaya başlamış… Son 20 yıldır, göl seviyesinde 3-4 metreyi bulan bir çekilme olmuş , Maalesef çekilme halen de devam etmekteymiş. 
Umarım kim vurduya gelip, yapılaşmaya gidilerek tatil siteleri kazayla yapılmaz, dolayısıyla göl hızlı bir şekilde kirlenmez, şu andaki peyzajının ve ekolojik yapısının korunur.
Alışkanlıklarımız maalesef… Gerek flora –bitki varlığı- gerekse endemik fauna- hayvan varlığı- açısından böyle bir zenginliğe de gerekli önemi veremiyoruz.
Karabatak, Küçük batağan, Bahri, Kara boyunlu batağan, Büyük ak balıkçıl, Sakarmeke, Gri balıkçıl, Yeşilbaş ördek, Elmabaş pakta, Karabaş Martı gölde görülen su kuşlarından… Ayrıca göl etrafındaki arazilerde dikenli keler, yaban domuzu, kara tosbağası, tilki gibi memeliler de görülmekteymiş. Biz bazılarına şahit olduk. Bölgede çok güzel flamingolar var. Tuz gölünde vedalaşmamıştım bu yıl.
Bitki ve kuş türlerinin yanı sıra bölge, iç su balıkları da önem taşıyor. Endemik 3 balık türü var… Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan Aphanius Anatoliae… 
Yurtiçi ve yurtdışından araştırmacıların olduğu TÜBİTAK Projesi kapsamında göl tabanından alınan su ve çamur örneklerinden farklı kil katmanlarından oluştuğu tespit edilerek, Salda Gölü’nde yaşayan siyanobakteriler yerkürenin en eski canlı tiplerine rastlamışlar.
Ayrıca gölü doğudan batıya kesen ve göl içinde de gözlenen bir fay bulunmakta... 
Salda’da yok yok… Alın bir de Kayak Merkezi; 
Antalya-Denizli hattında, Burdur Yeşilova İlçesi sınırlarında yer alan Eşeler Yaylası’nda Burdur’a 77, Yeşilova’ ya  ise 14 kilometre mesafede bulunan tesis, 2079 metrede. Şubat 2012’de hizmete açılan Salda Kayak Merkezi‘nde 8860 metre uzunluğunda telesiyej hattı ve uzunlukları 1000 ile 1500 metre arasında değişen, her seviyeden kayakçıya hitap eden 5 adet pisti varmış. Genellikle, Aralık ayından itibaren Nisan ayı sonlarına kadar karla kaplı olan tepede 50 – 100 cm civarında kar görmek mümkünmüş.  Doğal bitki örtüsü ile kaplı olan tepenin arazi yapısı 30 cm kar yağışında bile kayak yapmaya uygunmuş.
Dünyadan ve Türkiye’den misafirleri ağırlamayı bekleyen Salda Kayak Merkezi hiç duymadık değil mi? 
Doğduğum şehrin topraklarında olmak ayrı bir keyifti. Doğayı içime çektim. Bana İstanbul’da yetecek koca bir lokma aldım.
Salda … ölmeden bir kere olsa da gezip-görülmesi gerekli. Ha… Çadırda kalamayanlar için sadece bir tane de butik otel var. İşleticileri de çok misafirperverler. Göle giremeyenler için havuz alternatifi bile sunmuşlar. 
Güneşin göl üzerinde çevreyi kaplayan parlament ve turkuaz harmanında size selamlayarak veda ritüeli. Başbaşa kaldığınız benliğiniz
Yaşamın dayanılmaz ürkütücü gizemi 
Ve yerini alan,
Gece dev ateşler, sıcak sımsıcak sohbetler… 
Ömrü uzatan, dinamik döngüyü sağlayan başka ne olabilir ki? Şükretmekten gayri…