Serap Duygulu'yu hepiniz tanıyorsunuz, başarılı bir psikolog, seminerleri her yerde büyük katılımla takip ediliyor, televizyon programları hep başarılı, Hürriyet Ailemin sevilen yazarı, iki çocuk annesi  ve şimdi de koltuğuna 6. karpuzu sığdırıp, yeni bir kitap yazdı, imza günleri için tüm Türkiye’yi dolaşıyor ve projeleri hiç bitmiyor, enerjisi, sevgisi, gözlemleri, yetenekleri ve yüreği için kendisini kutluyoruz.
Hepimiz stresin insan sağlığı için ne kadar olumsuz bir durum olduğunu duyarak ve öğrenerek yetiştik.  Günlük hayatın içinde bu kelimeyi rahatça kullanarak,  en olumsuz anlarda bile stresin arkasına saklandık. Sandık ki stres altında her şey ters gidecek, kötü olacak. Stres olmazsa öğrenciler en yüksek notları alacak, çalışanlar işyerlerinde daha verimli çalışacak; insanlar mutlu dertsiz ve tasasız olacak. Ve yine sandık ki hiç kimsenin sağlığı bozulmayacak ve her şey istediğimiz gibi yolunda gidecek.
Peki ya böyle değilse? Ya stres faydalı ve kontrol edebileceğimiz bir duyguysa. Stres altında daha başarılı olabilseydik ve daha sağlam kararlar alabilseydik muhteşem olmaz mıydı?
Aslında tam da böyledir. Stres motivasyonun en önemli itici gücüdür. Stresi eğer doğru kullanabilir ve yönlendirebilirsek yaşamsal kaynağımız olur.
Stres, yıllardır öğrendiğimiz kadar kötü bir duygu hali olsaydı ve stres altında sağlıklı kararlar alınamasaydı, bütün üst düzey yöneticilerin erken yaşta hayatlarını kaybetmiş, birçok firmanın batmış, hatta çok yüksek miktarlarda paraya hükmeden insanların stresten kaynaklanan sağlık sorunlarıyla boğuşuyor olmaları gerekirdi. Oysa bugün görüyoruz ki, büyük firmaların tepe noktasındaki insanların neredeyse tamamı orta yaşlarını çoktan aşmış, son derece sağlıklı ve enerjik bireyler.
Stres üzerine yapılan araştırmalar gösteriyor ki, stres kontrol edilebilirse hepimiz için çok değerli bir güç haline dönüşebilir. Stresin yararlı ya da zararlı olması tamamen kişisel tutumlarımıza bağlıdır. Su nasıl hayatımızın vazgeçilmez yaşamsal bir kaynağıysa, stres de kontrol altına alınabildiği ve yönetilebildiği sürece yararlıdır.
Aslında şöyle ifade etmek daha doğru olur: Su yararlıdır çünkü su içmezseniz ölebilirsiniz. Aynı şekilde su zararlıdır çünkü yüzme bilmiyorsanız ve bu durumda boyunuzu aşan suya girerseniz boğulup ölebilirsiniz.
Stres de tam anlamıyla durumları ve olayları algılayış biçimidir. Stres hayatımızın hemen hemen her aşamasında vardır ve nasıl etki edeceği verdiğimiz tepkilere bağlıdır.
Bu kitabı stres hakkında akademik bilgiler vermek için yazmadım. Bu tarz bilgileri zaten her yerde bulmanız ve okumanız mümkün. Benim amacım, stres ve olumsuz etkilerinin psikolojik boyutunu ortaya koyarak, kontrol altına alınabildiği sürece stresin ne kadar olumlu sonuçlar doğurabileceğini anlatmak.
Kitabın içeriğinde “Evlilikte Stres, İş Hayatında Stres, Çocuklarda Stres, Sınav Kaygısı ve Stres” gibi bazı konu başlıklarını özellikle vurgulamak istedim. Bu başlıklar altında tüm bireylerin karşılaşabileceği stres kaynaklarını ayrı konular olarak yazmayı tercih ettim. Konularla ilgili çözüm önerilerini ise o konunun içinde vermeyi uygun buldum.
Tüm bunların dışında hepimize uygun genel ve ayrıntılı önerileri, “Stresle Başa Çıkmak” başlıklı bölümde günlük hayatın içinden örnekler vererek siz değerli okurlarıma aktarmaya çalıştım.
Umarım bu eserim stresle ilgili çözüm arayışlarınızda yolunuza ışık tutar.