İSTANBUL

Aslen tiyatro oyuncusu olduğunu söyleyen Mustafa Uzunyılmaz, oyunculuğa 1970'lerde Kenter Tiyatrosu'nda başladığını, Zeki Alasya, Metin Akpınar ile Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda 11 yıl oynadığını, son 18 yıldır da çeşitli sinema filmlerinde rol aldığını anlattı.

Kendisini oyuncu yerine aktör olarak tanımladığını ifade eden Uzunyılmaz, oyuncu tanımının yapılan işi "itibarsızlaştırdığı, basitleştirdiği ve bayağılaştırdığı" düşüncesini paylaştı.

Mesleklerinin asla bencilliği kabul etmediğini belirten Uzunyılmaz, "Çünkü biz bir ekip işi yapıyoruz. Hayatın ta kendisi, hayatın içindedir bizim işimiz." dedi.

"İran sineması kendi özünden yola çıktığı için başarılı"

Türk sinemasının içinde bulunduğu durumun kötü olduğu düşüncesini savunan Uzunyılmaz, yerli filmlerin yurtdışından ödül almasının Türk sinemasının iyi olduğu anlamına gelmediği yorumunu yaptı.

Uzunyılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun en güzel örneğini İran sinemasında görebiliriz. İran sineması bir tane Oscar aldı ama sanıyorum 4 ya da 5 filmleri de Oscar'da yarıştı. Cannes'da yer alan bir sürü filmleri var ama haketmiş oldukları ödül. Bunu asla unutmamak lazım. Nedeni de şu, İran sineması kendi özündeki, kendi bağındaki kültürel değerlerle yola çıktı. Hiçbir zaman başkalarını taklit etmedi. Kendileri gibi oldular. O yüzden çok başarılılar. Neden biz filmlerimizi gönderiyoruz da Oscar'da yarışmıyor? Yarışmaz çünkü biz değiliz. Kendi zenginliğimizi, kültürümüzü, hayatımızı perdeye aktarmamız lazım."

"Ülkemi uyuşturucu baronu gibi gösteren filmde oynamadım"

Uzunyılmaz, kendisine de farklı rol teklifleri geldiğine değinerek, şu anısını paylaştı:

"Bana İngiltere'den teklif geldi. Dosya Türkçeye çevrilmiş bir halde geldi. Senaryoda, benim ülkem uyuşturucu tacirliğinde baron ülke olarak lanse ediliyordu. Bu başka bir arkadaşımıza gelse oynardı. Ben 3 yıl bu dosyayı beklettim, hiç açık vermedim. En sonunda 'Benim ülkemde böyle bir şey yok ya da ben başka bir ülkede yaşıyorum herhalde' dedim. Onlara, 'İngiltere güneş batmayan ülke olarak adlandırılıyor değil mi? O kadar çok sömürgeniz var ki ve hala devam ediyor. Önce siz kendi özünüzdeki eleştirel filmlerinizi yapın, beni de davet edin. Ben de gelip oynayayım. Ülkemi ben eleştiririm ama asla siz eleştiremezsiniz' dedim."

"Sinema çok güçlü bir silahtır"

"Sinema çok güçlü bir silahtır ve Amerika bunu çok iyi kullanıyor. Batı da bunu bizim üzerimizde kullanıyor. Sinemayı bu açıdan değerlendirmemiz lazım." şeklinde konuşan Uzunyılmaz, Türk sinemasının gelişmesi için sinema sektöründeki zihnin değişmesi gerektiğine vurgu yaptı.