Kimbilir anadolu’nun hangi uygarlığından söküp almış
nasırlı elleriyle ebem beni
bense çıkıp gelmişim
sallarken  beşiğimi düşürmemiş ağzından 
kara ağıtları anam
anam ki;
yaslı bir ırgat pancar tarlasında
ve türkmenlerin en ceylanı
anam ki;
en uzak sevdam
kimbilir kaç kez sarılmış kerpiç duvarlara
kahrolası sancılarında
bense boyvermişim 
gözleri Akdeniz bacımın koynunda 
bacım ki;
kimbilir kaç kez peri olmuş masallarda
bacım ki;
gelinciklerin en çok seveni 
bacım ki mavi gözlerde ak bir onur
bacım ki;
kimbilir kaç kez ağlamış
çerçilerin ardından
bense boyvermişim kavak altlarında tandırdan ekmek yiyerek 
karda kıyamette düşmüş kalem tutmanın yollarına 
kalemim ki;
halince savunur halkını 
ak kağıtlara pir sultanlar yazar dize dize
kalemim ki;
kırılası cinsten değil
boyun eğmez hayına
büyümüşüm yüreğim bir pirinç tanesi okyanuslar içinde 
çeker sevdamız zorunu 
yılmaz / yılamaz
yüreğim k; 
en küçük taşından bile ağırlar her konuğu 
yüreğim ki;
kavganın şaşmaz miğferi
büyümüşüm 
türküler - ağıtlar dinleyerek
işte bundandır.
çelişkim bizans topraklarında
işte bundandır 
bunca uzak olmam balıkçı sevdalarına 
işte bundandır kavgam.

Mustafa Çatıkkaş