“Okulumu aşkla bitirdim”

İstanbul doğumluyum. 3 kardeşiz, 2 tane kız kardeşim var. Çocukluğumdan itibaren tüm hayatım İstanbul’da geçti. Çok küçük yaşlarda müziğe başladım. 12 yaşımdan itibaren aktif olarak babamla ve bireysel olarak sahnelere çıktım. İlkokul ve ortaokulda normal bir okulda okudum, sonrasında lisede konservatuar sınavlarını kazandım ve çalgı eğitim bölümünde okudum. İTÜ’de 3 sene liseyi okuduktan sonra üniversitede de çalgı yüksek bölümünü okudum. Yani kısacası 8 sene müzik okumuş oldum. Eğitimimi mutlulukla, keyifle, aşkla tamamladım. 20 yıldır müziğin içindeyim diyebilirim.

 

“Öğretmenler Günün Kutlu Olsun Baba”

Aslında gerçekten müziğe kaç yaşında başladım, nasıl oldu hiç hatırlamıyorum. Çünkü kendimi bildim bileli ben devamlı enstrümanlarla uğraşıyorum. Çocukken oyun oynadığım günleri de hiç hatırlamam mesela. Oyun dönemim hiç olmadı. 3-4 yaşlarında müziğe olan ilgimi babam keşfetmiş. Babam da bağlama çalardı. Babamın bağlamasının üzerinde ritim çalmaya başlamışım sonra. İlk eğitimimi babamdan aldım. Ben hatırlamıyorum ama babam anlatır, bir gün koltukta duran bağlamayı elime alıp direk çalmaya başlamışım. Bugün öğretmenler günü, benim de ilk öğretmenim babamdır. Babam benim en büyük şansım. Öğretmenler günün kutlu olsun baba.

 

“İlk ve en kıymetli öğretmenim”

Erol Parlak, Fuat İkiz, Engin Şafak Gürler ve daha adını sayamadığım birçok değerli hocalarımdan eğitim aldım. Fakat enstrüman olarak sadece babamdan eğitim aldım diyebilirim. Nazari bilgiler, nota, solfej gibi konuları hocalarımdan öğrendim. Fakat dediğim gibi, benim ilk ve en kıymetli öğretmenim babamdır.

 

“Usta-çırak ilişkisi olmadan müzik olmaz”

Halk müziği çok kapsamlı bir müziktir. Birçok yöresi, tarzı, tavrı var. Bir sürü araştırılması gereken konuları var. Bu da kesinlikle usta çırak ilişkisiyle oluyor. Gerçekten yöre yöre, köy köy dolaşmanız gerekiyor. Topraktan almak gerekiyor o tecrübeyi. Ben şuan İstanbul Radyosu’nda radyo sanatçısıyım. Oranın kadrolu sanatçısıyım. Fakat her gün yeni şeyler öğreniyorum. Gerçekten bunun usta çırak ilişkisiyle olduğuna inanıyorum. Bunun başka bir açıklaması, tarifi olamaz. İstediğiniz kadar virtüöz olun, istediğiniz kadar müziği bilin, her yerde eğitim alabilirsiniz ama usta çırak ilişkisi işi özünden öğrenmediğiniz zaman olmuyor. Ben bunu gördüm.

“Tarık Sezer Orkestrası”

Tarık abi (Tarık Sezer) ile çok eskiden beri tanışırız. Tüm müzik camiasının ustalarından biridir Tarık Sezer. Tarık abinin yönettiği orkestralarda telli enstrümanlarımla bende eşlik ediyordum. Sonralarında Tarık abi “O Ses Türkiye” ile bir projeye başladı. Program ile birlikte “Tarık Sezer Orkestrası” ortaya çıktı. Zaten 12 yıldır biz beraber çalışıyorduk. 6 yıldır da O Ses Türkiye’de birlikleyiz. Çok şükür orkestrada olmaktan, orada bulunmaktan mutluyum.

 

“Gökhan çok derin, müzikal bir adam”

Gökhan (Özoğuz) bir gazeteye röportaj vermiş ve orada “bağlamaya olan ilgim Mustafa ile beraber oldu” demişti. Çok mutlu olmuştum bunu duyunca. Birinin müziğin başka bir dalına ilgi duymasına vesile olmak gerçekten bizler için çok güzel şeylerdir. Gökhan zaman içinde Halk Müziği ile daha çok ilgili olmaya başladı, daha sık görüşmeye başladık. Sonrasında Gökhan benden bağlama dersleri almaya başladı. Tabi biz abi kardeş gibiyizdir onunla aynı zamanda. Birbirimizi çok severiz. Gökhan’ın bambaşka bir tarzı var ama başka müziklere de ilgi duyan biri. Çok derin biri aslında, araştırılması gereken bir adam. Müzikal bir adam her şeyden önce…

 

“Yakında bizi çok duyacaksınız”

Çok yakında bir albümle karşınızda olacağım. Bass sanatçısı Hakan Yelbiz ile ortak çalışmamız olan bir albüm. 2 senedir bu albümün üzerinde çalışıyoruz. Hakan, ünlü sanatçılarla çalışıyor ve aranjmanları var. Biz zaten dosttan öteyiz, yıllardır birlikte müzik yapıyoruz. Şimdi de beraber yürüyeceğimiz bir yola çıktık. Yakında bizi çok duyacaksınız.

 

“Projemizin ismiyle tarzımıza yeni bir isim gelecek”

Tarzı hakkında bir şey diyemiyoruz çünkü tarz konusunda bir kalıba koyulamıyor bir türlü. Aslında koymak da istemiyoruz. Herkes kendince bir ad koysun ona diyoruz. Çünkü bir ad koyduğun zaman o müziği sınırlamış oluyorsun. Büyüsü kaçmasın diye şimdi grubumuzun ve albümümüzün ismini söylemeyeceğim ama zaten projemizin ismiyle tarzımıza da yeni bir isim gelecek bence. Tarzımızın ismi projemizin ismiyle aynı olacak gibi geliyor bana. Ve o isim bize yapışacak, o isimle anılacağız gibi geliyor. Yılbaşından hemen sonra albümü çıkarmaya niyetimiz var. Tüm hazırlıklarımız bitti. 2017 tarihli olsun istedik. Şimdilerde de albümümüzün heyecanını yaşıyoruz.

 

 

“Acun Ilıcalı müthiş bir adam”

Acun Ilıcalı harika bir patrondur. Siz ekranda nasıl görüyorsanız, gerçekte de öyledir. Gözüktüğü gibidir. Müthiş bir gönlü vardır. Bir gün bir şeye şahit olmuştum, birileri yemek yemiyor diye bozulduğunu görmüştüm. Gönlü zengin bir adamdır. Gerçekten seyirciler, tüm gelen misafirler orada çok iyi ağırlanıyor. Acun Medya’da çalışan herkes, inanılmaz kaliteli elamanlar. Hepsi seçilmiş insanlar. Çok yoğun çalışıyoruz, çok uzun saatler çalışıyoruz; buna rağmen herkesin enerjisi çok yüksek oluyor. Bence Acun Ilıcalı’nın en büyük şansı gerçekten müthiş bir ekibi olması. Harika insanlarla çalışıyor. Tabi ki müthiş insanlarla çalışabilmek için baştaki adamın da müthiş olması gerekiyor. Demek ki Acın Ilıcalı müthiş bir adam.

 

“Köydeki amcadan öğrenmeden olmaz”

Gençlerimiz geçekten çok yetenekliler. Radyo sınavı için radyoya gelen gençler, O Ses Türkiye’ye katılanlar, hepsi gerçekten çok yetenekliler. Fakat onlardan usta çırak ilişkisine dikkat etmelerini rica ediyorum. Usta çırak ilişkisine dikkat edip, eğitimlerini özünden alsınlar isterim. O zaman eminim ki daha başarılı olacaklardır. Mesela köydeki türküyü derleyen bir amcadan öğrendiğim şekli benim için en özel, en anlamlı şeklidir. Ben nota biliyorum, evet konservatuar okudum yıllarca, 16-17 yıldır sahnelerdeyim fakat köydeki amcadan öğrenmeden o işler olmuyormuş; ben zaman geçtikçe bunu gördüm. Genç arkadaşlarımıza da tavsiyem budur. Teknik çok iyi bir şey, kesinlikle herkes teknik bilmeli, teknik çalmalı enstrümanını. Ama usta çırak ilişkisine dikkat etmeli, özü bozmadan üstüne bir şeyler katıp, işi ustasından öğrenmeliler.

 

“Ozanlarımızı dinlemeye kıyamam”

Etkilendiğim, örnek aldığım birçok müzisyen var. Aslında ozanlarımızın hepsini sayabilirim bunun için. Ben ozanlarımızı dinlemeye dahi doyamayan biriyim. Hatta dinlemeye kıyamıyorum diyebilirim. Onları dinlemek benim için çok büyük bir mutluluk. Âşık Veysel, Muharrem Ertaş, Neşet Ertaş, Ali Ekber Çiçek, Mahsuni Şerif… Hepsinden çok etkilenirim ve çok severim.

 

“Tek isteğimiz iyi müzik yapmaktır”

Biz müzik yapmaya çalışıyoruz. Tek isteğimiz; iyi, doğru müzik yapmak. Ben bağlama sanatçısıyım ama çok başka tarzda müzikler de dinliyorum. Ve hangi tarzda olursa olsun bir müziği dinlerken heyecanlanıyorum. Müzik dinlemeliyiz. Bildiğimiz işe bulaşıp, bilmediğimiz işi de takdirle izlemeliyiz diye düşünüyorum.



 “Birçok sanatçıyla birlikte çalıştım”

Çeşitli sanatçılara grup şefliği yaptım, sahnelerinde yer aldım. Birçok değerli sanatçının orkestrasında yer aldım. Mesela; İbrahim Tatlıses, Muazzez Ersoy, Sibel Can… Hepsi de benim için çok büyük bir mutluluktu. Bu isimlerle çalışmak bir onurdur.

 

“Hoşça kalın”

Öncelikle size çok teşekkür ediyorum bu röportaj için. Zaten albüm çıktıktan sonra da inşallah görüşeceğiz. Önce Vatan Gazetesi okurlarına da sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. O Ses Türkiye’yi izlemeye devam edin. Hoşça kalın. 





Haber: Yağmur Tanyıldız