“Kültür stratejiyi kahvaltı niyetine yer.
“(“Culture eats strategy for breakfast”) 
Dünyanın en önemli işletme ve yönetim gurularından olan Avusturyalı Peter F. Drucker ‘ın bilinen sözlerinden biridir.
İş dünyasıyla ilgili söylenmiş bu etkileyici ve hiç şüphesiz doğru olan  sözü bilmeyen neredeyse hiçbir Profesyonel yoktur.
Şirketlerin, kurumların, toplumların ve devletlerin de bir kültürü vardır. İnsan mizacı nasıl edindiği bilgiler ve yaşamış olduğu tecrübeler, aile, çevre, genetik vd.. etkenlerle şekilleniyor ve bir kişilik, karakter, mizaç  oluşturuyor ise bu durum şirketler içinde örgütler içinde  geçerlidir. 
Her kurumun her şirketin ve  elbette ki devletlerin kendilerine  has   olan kültürleri vardır. 
“Kültür taklit edilerek kazanılamayacak bir değerdir’’. Zira Taklitler ancak asıllarını yaşatabilir. Kültür parmak izi gibi benzersizdir…
Şirketlerin, toplumların, örgütlerin   kültürleri yazılı yada sözlü değildir. Gelenekler gibi, alışkanlıklar  gibi, genler gibi  baskın olan  ve sürdürülebilir değerlerdir.
Doğru bir şirket kültürüne sahip olmak mı daha önemlidir?
Yoksa stratejik olmak mı? Sağlam bir örgüt kültürüne  ya da doğru bir şirket kültürüne sahip olmak stratejik planlar doğrultusunda atılacak hamlelerden daha mı etkilidir? Şirketin kültürüne uymayan stratejiler ile başarı elde edilebilir mi? 
Sanmıyorum…
İstediğiniz kadar etkin ve sonuca odaklı stratejiler geliştirin sizin planlarınız şirketin zihniyeti ile uymuyor ise ‘’kültür stratejiyi kahvaltı niyetine de yer; Çerez niyetine de…
Çünkü; Kültürün yadsınamaz, baskın, ezici  bir gücü vardır. Belirlenen stratejiler şirket kültürüne uyumlu değilse, şirket kültürü tanınmadan yapılmış tüm stratejiler kurum kültürü tarafından benimsenmez. Stratejiler şirket kültürü yadsınmadan belirlenmelidir ki çarkın arasında yok olmasın…
Kültürü değiştirmezsek stratejiyi değiştirmemizin anlamı ve yeterliliği olmaz. Kültürün değişmesi ve gelişmesi için önce  liderlik kültürünün  değişmesi gerek. 
Kültür değişir mi? 
Stratejiler, o kültüre uyum gösterir ve liderler ikna edilebilir ise elbette.
Şirket evlilikleri ve koalisyonlar sıklıkla görüldüğü üzere yürümez. Kısa bir zaman sonra yıkılır.
Çünkü; Stratejiler üzerine planlanmıştır. Örgütlerin kültürleri Zihniyetleri, örf ve adetleri, töreleri farklı temeller üzerinde inşa edilmiştir.
Toplumların, kurumların, örgütlerin kültürleriyle örtüşmeyecek olan popülist stratejiler bazen kişinin elinde pimini çektiği bir bomba misali  patlamaya sebep oluyor. 
Söylemler esnasında gerçekleşen anlık yükselmeler ve kalabalıktan gelen tezahüratın da etkisiyle hiç olmayacak isimleri alkışlatmak gibi…
O özgürlük çağrısı bir mesleğin köşelerini tutan en keskin kalemlerce bile “evet ama” ile başlayan cümlelerin  kurulmasına sebep oluyor ise; Meslektaş olarak görülmeyen ve gazetecilikleri sorgulanan bir takım isimler o listede var demektir.
Dolayısı ile bu isimleri alkışlatmak iyi niyetli fakat anlamsız bir çaba mıdır, yoksa gaf mıdır? diye düşünülüyor. Mağduriyetleri, tutarsız ve inandırıcılığı müphem olan kişiler üzerinden ele alan bu iletişim kazası “Türkiye’yi böldürmeyeceğiz!” adı altında birleştirici bir mesaj iletmesi gereken bir miting meydanında keşke hiç yaşanmasaydı…
Söylemleriniz  ideolojik tabanla ve örgüt içi hiyerarşi ile  aranızda bir  infial oluşturuyor ise; “Stratejinizi, kültür kahvaltı niyetine yemiş demektir’’…
Sevgi ve sağlıkla kalın…