Bu hafta İsrail'e bir seyahat yaptım. Tabii ki İsrail'e gidip Kudüs'e gitmemek olmazdı bizde oralara giderek Mescid-i Aksa'yı ve Peygamber makamlarını ziyaret ettik. Falih Rıfkı Atay'ın “Zeytindağı” adlı eserinde anlattıklarını bizzat yerinde müşahade ettik. Hatta Cuma namazımızı da Mescid-i Aksa'da kıldık.
Biliyorsunuz, Peygamber Efendimiz Mirac Hadisesini Mescid-i Aksa'da yaşamıştır ve bir Hadislerinde “Oraya gidin ve içinde namaz kılın” demiştir. Yani o topraklar bizim için kutsal olan; gidilmesi, ziyaret edilmesi ve elde tutulması gereken topraklardır.
Ancak son durum itibarı ile Peygamber vasiyetini tutabildiğimiz pek söylenemez!
Müslümanlar için önemli olan bu topraklar, aynı zamanda Yahudiler ve Hrıstiyanlar içinde önemlidir. Çünkü onların inançlarına göre bu topraklar, Peygamberlerinin ve milletlerinin ana vatanıdır.
Bu sebeple bahsettiğimiz coğrafya, binlerce yıldır dinler arası büyük bir mücadele alanıdır. Bu mücadele, insanlık tarihi açısından kanla ve göz yaşı ile doludur vede bu durum halen Filistinlilerin uğradığı zulüm ile devam etmektedir. Filistinlilerin içinde bulunduğu cismi ve ruhani hal bu durumdan kurtulmaya yeterli değildir. Tıpkı bizim içinde bulunduğumuz halden kurtulmak için yüz yıldır verdiğimiz mücadelenin yeterli olmayışı gibi!!! Yani çakma bir din anlayışına mağlup olma durumları Türkiye'de olduğu gibi Filistin'de de vardır. Bununda tesadüf olması mümkün değildir...
Günümüzde İsrail dediğimiz topraklar daha dün dediğimiz 1917 yılına kadar Osmanlı – Türk Devletinin elindeydi. Bugün ise “Küresel Güçler”in Yahudiler tarafından ikna edilmesi ile İsrail'in elindedir.
Her zaman söylüyorum, kendisini Türk gören veya görmeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bugüne kadar başlarına geleni ve bundan sonra gelecek olanları anlamak istiyorlarsa, Balkanların ve Filistin'in dününü ve bugününü çok iyi bilmek zorundadırlar.
Kudüs ve gittiğimiz tüm yerlerde gördüğümüz o dur ki, Müslümanın hali perişandır. Baskı, zulüm, insan hakları ihlalleri, eğitimsizlik, işsizlik ve diğer sıkıntılar had boyuttadır. Bunu tüm İslam dünyası için söylemek mümkündür.
Haçlı ve Siyonist hakimiyet, Müslümanları çevrelemiştir. İstkbal için öngörüm şudur ki, böyle giderse Mescid-i Aksa'ya belki oğlum girebilir ama torunlarımın girmesi mümkün değildir. Yahudiler bunu milli ve dini şuurları nedeni ile kısa sürede sağlayacaklardır.
Türk Milleti günümüz itibarı ile tarihle ve coğrafya ile ilişkisini kesmiş olduğundan olan biteni anlayamaz haldedir. Çağdaş ve entellektüel kesimler bu topraklar ile yeterince ilgilenmemektedir. Seyahat boyunca gördüğüme göre, bu topraklara giden insanlarımızın ezici çoğunluğu mütedeyyin insandır ve dini amaçla ziyaretlerde bulunmaktadırlar. Hrıstiyan ve Yahudi dünyasından gelen insanlar ise eğitimli ve entellektüel tiplerdir ve gezilerini dini olduğu kadar bilgi edinmek amacı ile yapmaktadırlar. Yani çoktan unuttuğumuz “Kızıl Elma”mız gibi bir stratejik hedefleri vardır.
Kudüs ve Filistin; ABD, İngiliz, Rus, Alman, Yunan kiliseleri ile benzerlerinin hakimiyet kurma mücadelesi verdiği bir alandır ve biz ise bu alanda mualesef yokuz!
Ancak gerek Filistinliler gerekse Yahudiler, “Biz Türküz” deyince sevgilerini ifade ettiler. Bu sevginin ecdatın onlara gösterdiği karşılıksız ilgi ve yardımdan geldiğini düşünüyorum.
Lafın özü şu, biz Türk Milleti olarak İsrail ve Filistin'le çok yakından ilgilenmeli, Peygamber vasiyeti olarak Mescid-i Aksa'yı boş bırakmamalı vede o topraklar ile ilgili milli ve dini hedefler ortaya koymalı, bunları gerçekleştirmek içinde çok çalışmalıyız. Yoksa sadece Filistin'de değil Türkiye dahil tüm İslam Dünyasında yok olur gideriz.
Yine karamsar bir yazı olmuş diyenlerede “ne yapalım bunlar gerçeğin ta kendisi” diye cevap vererek bitirelim!