“Fenerbahçe Cumhuriyeti’nde bu sezon elde kalan son kale, ‘Ziraat Türkiye Kupası’ da düştü. Koskoca bir yılın özeti Sarı Lacivertli camia için koskoca bir ‘sıfır’ maalesef” diyerek sözlerime başlayacak ve arkasından da diğer tüm olumsuzlukları sıralayacaktım.

Ancak yine o Fenerbahçe, basketbolda Olympiakos’u THY Avrupa Ligi Dörtlü Finali'nde 80-64 yendi ve bir anda yalnızca Fenerbahçe camiasını değil, tüm Türkiye’yi sevince boğdu. Geçtiğimiz yıl da finale kadar gelip, son anda CSKA Moskova’ya 101-96 kaybetmiş ve adeta bu yılki zaferin sinyalini vermişti.

Bu nedenle Obradovic ve öğrencilerini alınlarından öpüyoruz.

Evet, erkek basketbolunda elde edilen bu başarıyı alkışladıktan sonra, bir de bayanlara bakalım dilerseniz.

Fenerbahçe Bayan Basketbol Takımı, Bilyoner Kadınlar Basketbol Ligi Final Serisinin beşinci maçında Yakın Doğu Üniversitesi’ne 76-75 kaybetti ve seriyi 3-2 kaybederek ikincilikle yetinmek durumunda kaldı. 

Burada yenilgi kadar, hatta belki daha fazla da başkan Aziz Yıldırım’ın Yakın Doğu Üniversitesi Başkanı Işık Eyigüngör’e yaptığı fiziki saldırıydı. Bu eylem, Türk spor tarihine maalesef bir kara leke olarak yazıldı.

Ve şimdi, gelelim yeniden futbola; Sezon başında büyük umutlarla perdeyi açan, geçtiğimiz yıl da takımın başında olan Vitor Pereira ile yola çıkıp, Hollandalı Dirk Advocaat’la yola devam eden Fenerbahçe için yitip yok olmuş bir sezon. Yönetim, futbolcu, taraftar, teknik adam da hatta hizmetli personel bile artık, “Bitse de gitsek” diyor.

Ligi kaybettikten sonra, varını yoğunu Ziraat Türkiye Kupası’na vermesi beklenen Sarı Lacivertlilerin yarı finalde havlu atmasına anlam veremiyorum gerçekten. Sen ilk maçı rakibinin sahasında 2-2 beraberlikle tamamlıyorsun. Yani bir anlamda avantaj elde ediyorsun. Rövanş karşılaşmasında da aynı skorla berabere kalıp maçı uzatmaya götürüyorsun. Uzatmada da yenişemeyip, karşılaşmayı penaltı vuruşlarına taşıyorsun. Beşer penaltı vuruşlarında da beraberlik bozulmayınca, seri penaltılara geçip orada devriliyorsun. 

Doğrusu buna, ‘avucunun içine kadar gelen şansı elinin tersiyle itmek’ denir diye düşünüyorum. Çünkü sezona üç kulvarda mücadele ederek başlayıp, sonunda, ‘sıfır’ çekmek hiç hoş olmasa gerek.

Zaman zaman dile getirdiğim bir konunun altını bir kez daha çizmek istiyorum. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş diğer kulüplere oranla farklıdırlar. Bu takımlar için ikinci olmak bile başarısızlık olarak addedilir. Tek hedef şampiyonluktur. Onun dışındaki her türlü derece camiayı mutlu etmez. Yola çıktığın kulvarlardan mesela Avrupa’da başarılı olamayıp elenirsen, kesinlikle lig ve kupaya tutunmak zorunda kalırsın. Hele hele, ligdeki durumun da biraz sıkıntıya girmişse, artık Türkiye Kupası can simidi olmuştur.

Ancak Fenerbahçe maalesef bu sezon elindeki bu can simidini de yitirdi. Şimdi, amortinin de amortisi üçüncü sırayı elinden kaçırmama mücadelesi içine girmiş durumda. Aldığı Antalyaspor yenilgisinin ardından onu bile tehlikeye atmış durumda. Galatasaray’la arasındaki puan farkının beşten ikiye inmesi, üçüncülüğün bile sıkıntıya girmesi anlamına geliyor.

Hoşçakalın.