Fenerbahçe, oynadığı son maçında adeta diken üstünde izlediğimiz bir performans sergiledi.

Türkiye'nin hiç şüphesiz en iyi kadosuna sahip olan ve her zaman büyük beklentilerin hedefi olan Fenerbahçe, her zaman olduğu gibi oynadığı oyunla taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. İşte kötü oyunla kazanılan 3 puanın hikayesi:

Maçın ilk yarısı, Fenerbahçe için tam bir kabustu. Kendi sahalarında hapsolmuş gibi görünen takım, bu performansla hayranlarını derinden sarsmıştı. Fenerbahçe'nin kendi evinde, kendi saha alanında oynaması adeta bir ironiydi ve ilk yarıdaki gol, taraftarlara acı bir gerçeği hatırlattı. 1-0 geride olmak, Fenerbahçe gibi bir yıldız takımı için kabul edilemezdi. İşte bu sebeple takımın teknik direktörü, İsmail Kartal'ın üzerindeki baskı artmaya başladı. 'Bir sürü aslanı bir kediye yönettiremezsiniz.' Bu söz, oyunun performansıyla tam anlamıyla uyumlu.

İkinci yarıda takımının toparlanması durumu bu sezon her maçta fark ettiğimiz bir olay. Ancak soru şu: Maçın ilk yarısında neden bu kadar kötüydü ve devre arasında nasıl bir sihir oyunun özelliklerini değiştirdi?

Fenerbahçe, ikinci yarıya daha iyi başladı, doğru ataklarını artırdı ve sonunda Antalyaspor'un önüne bile geçti. Ancak taraftarı için her zaman heyecanlı ve sıkıntılı bir deneyim sunan bu takım, sezon boyunca son dakikaya kadar nefesleri kesen maçları izletmeye yeminli gibi görünüyor.

Önde gidilen maçta rakibin çok basit hamlelerle tekrar beraberliği bulmasının ardından herkes başını salladı, çünkü kimse gerçekten anlayamadı, anlamda veremedi. 3 puan kazanılmış olabilir ama bu kesinlikle yeterli değil.

Sonuç olarak, Fenerbahçe'nin son maçta ki performansı, Türk futbolunun karmaşıklığı ve belirsizliğinin bir kez daha göz önüne serdi. Başlıkta da belirtildiği gibi, Fenerbahçe bu maçta kötü oynadı ve 3 puana borçlu oldu. Taraftarlar, her zaman daha fazlasını bekliyor ve umarız ki Fenerbahçe, gelecek maçlarda bu beklentilere daha iyi bir yanıt verir.