Bu hafta ülkemizi Avrupa’da temsil eden dört takımımızın da gruplarındaki ilk sınavlarını izledik. Dört maçta bir galibiyet, iki beraberlik, bir de yenilgi alarak, aslında kötü sayılmayan bir başlangıç yaptık. Önce Beşiktaş’ın Şampiyonlar Ligi I Grubu’ndaki Benfica deplasmanındaydık. Siyah Beyazlı takım, kuralar çekildiğinde, grubun tartışmasız favorisi konumundaki Portekiz ekibine, ilk dakikada son düdüğe kadar kafa tuttu ve bu efeliğinin karşılığını da maçın uzatma dakikalarında, Talisca’nın frikiğiyle gelen 1-1’lik beraberlikle almış oldu. Eğer futbolun adaleti tam olarak tecelli edebilseydi. Beşiktaş’ın bu mücadeleden kesinlikle üç puanı alarak dönmesi gerekirdi. Tabi ki, deplasmanda alınan bir puan kuşkusuz çok önemli bir avantaj. Ancak, Siyah Beyazlı takımın ortaya koyduğu futbol kesinlikle galibiyeti hak eder nitelikteydi. Oyun kalitesi ve performansı adına Beşiktaş’ı yürekten kutluyor ve gözlemlediğimiz kadarıyla Beşiktaş’ın bu gruptan çok büyük bir sürpriz olmaması halinde rahatlıkla çıkacağını umuyoruz.

Beşiktaş maçından hemen iki gün sonra üç takımla yer aldığımız UEFA Avrupa Ligi maçlarını izledik. A Grubu’nda yer alan Fenerbahçe Ukrayna deplasmanında Zorya Luhansk’a konuk oldu. Süper Lig’e tarihini en kötü başlangıcını yapan Fenerbahçe’nin bu maçta kazanmasını bekliyordu herkes. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse, hem beklediği futbol düzeyini yakalayamaması, hem de Luhansk’ın kendi liginde Shaktar Donetsk ve Dinamo Kiev’in hemen arkasında üçüncü sırada yer alması, bu maçın hiç de kolay olmayacağını işaret ediyordu. Nitekim öyle de oldu. Fenerbahçe etkisiz oyununu orada da sürdürdü. 1-0 yenik duruma düştüğü maçta beraberliği maçın son anında Kjaer’le buldu ve bir puanı hanesine yazdırdı. Bu puan kesinlikle çok önemli bir puan. Çünkü bu grupta ilginç işler olacağını sanıyorum. İlerleyen haftalar sözlerimin ne kadar gerçek olacağını gösterecek diyor ve Fenerbahçe’nin bir an önce hem lig, hem de Avrupa’da vites arttırması gerektiğinin altını çizmek istiyorum.

Kupa 2’de H Grubu’nun ilk mücadelesinde Shaktar Donetsk’i evinde konuk eden Atiker Konyaspor, gücü doğrultusunda rakibiyle mücadele etti. Yeşil Beyazlı takım, ilk kez çıktığı Avrupa arenasında elinden geleni yapmaya çalıştı ilk sınavında. Zaman zaman iyi işler de yapmadı değil Aykut Kocaman’ın öğrencileri. Ancak rakip gerçekten çok güçlü ve tecrübeli bir takım. Oyunu istediği gibi yönlendirebilen Shaktar karşısında alınan 1-0’lık yenilginin Yeşil Beyazlı takımın işini bozduğunu ya da bozacağını düşünmüyorum. Çünkü bu grubun kesin favorisi olan Shaktar’ın arkasından ikinci olmak, sanki daha doğru bir hedef belirleme olacaktır Konya için.

Gelelim Osmanlıspor’a; Mor Sarılı takım L grubunu lider bitirirse kimse şaşırmasın. Steau Bükreş’i 2-0 yenerken hiç zorlanmadılar. Oynadığı üç ön eleme turunda beş galibiyet, bir de beraberlik alan temsilcimiz, ilk kez çıktığı Avrupa seferinde göğsümüzü kabarttı. Teknik patronu Mustafa Akçay’ın Trabzonspor ve Osmanlıspor’la beraber oynadığı 19 karşılaşmada 15 galibiylet, dört de beraberlik almış olması, yani yenilgi nedir bilmemesi de, ayrı bir ilginç dipnot. Başkent ekibinin yakaladığı seviye gerçekten çok önemli. Diliyorum bu ivme temsilcimizi gidebileceği en üst noktaya kadar götürür.

Tüm takımlarımıza başarılar diliyor ve en azından ikisinin yollarının finalde kesişmesini istiyorum.

Kalın sağlıcakla…