“Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine” diyerek “mutlu son” ile biten evliliklerin konu alındığı Türk filmleri akla gelir. Evliliğin mutlu son olduğunun vurgusu yapılır. Ancak gel gör ki özellikle günümüzde evlenmeler azalırken boşanmalar artmaktadır. Bunun sosyal ekonomik kültürel birçok nedenleri olsa da evlilik konusunda yüzlerce farklı kültürlerde yapılan araştırmalar göstermiştir ki, “evliliğin binlerce yıllık geçmişi vardır. İnsanlar var oldukça evlilik de var olacaktır ve insanlık evlilik sayesinde gelişecektir.”

İki farklı öyküsü olan kadın ve erkek birbirlerini seçmeden önce kendilerini seçmeyi öğrenmeleri gerekecektir. Sonrasında “aradıklarımın ne kadarı eş adayında vardır?” konusunun anlaşılmasıdır.

Evlilik bir ilişki yönetimidir; bilgi ister beceri ister özveri ister saygı sevgi sorumluluk ve sadakat ister hepsinin önemlisi de güven ister.

İlişki yönetimi ise iletişim becerisi edinmeyi ve farkındalık sahibi olmayı ister.

Güçlü iletişim becerileri sayesinde en kaotik sorunları kolayca çözebilir ve evlilik öncesine göre  çok daha birbirlerini sevip sayabilirler.

 İletişim beceri noksanlığı nedeniyle de an basit sorunlar kaosa neden olabilir, severek evlenmiş de olsalar aşkları nefrete dönüşebilir.

İnsanların en büyük ihtiyacı anlaşılmaktır ve en mutlu insan çevresi ile iyi iletişim içinde olabilenlerdir.       

En mutlu çiftler yaşamın her anında sohbet içinde kalan tüm duygu ve düşüncelerini ifade edebilirken eşini tam anlayan kendisini anlatabilen, halden anlayan, anlaşabilenlerdir.

“Bekarlık sultanlık” değildir, evlilik ise hiç kolay değildir; dünyanın en mutlu insanları ise, edindiği iletişim becerileri güçlü duygusal zekaları sayesinde  eşiyle sohbet içinde kalabilenlerdir.

Sohbet içinde kalmak demek, tüm sorunların, rahatsız eden ya da hoşa giden yönlerin, beklenti istek ve ihtiyaçların en uygun ifadeyle, en uygun zamanda ve uygun yerde paylaşabilmek demektir. Sohbet, anlaşılmayı anlatabilmeyi anlaşabilmeyi sağlar.

Sohbet sayesinde umursanan, önemsenen,  kabul edilen, sevgi, ilgi gören birbirine tanıklık eden eşler var olurlar; rahatlarlar, duygusal ve zihinsel gelişim içine girerler.

Evlenme olgunluğuna gelmiş bekar bir kişi, her türlü ekonomik özgürlüğü elde etmiş ve oldukça geniş arkadaş dost çevresi sayesinde tatminkar bir sosyal yaşama sahip de olsa, illa ki hep bir eksiklik hissinin yaşanması kaçınılmazdır.

Kök ailesinden yani annesinden babasından kopan insanın en mahremini, sevgisini ve iç dünyasını paylaşacağı karşı cinse ihtiyacı hep olacaktır.

Kadın güvenip, sevgi, saygı duyacağı ve kendisini prenses gibi hissettiren, aşkı yaşayacağı bir erkeği olsun isterken, erkek de annesinden sonra bir kadının şefkatine, sevgisine özel ilgisine hep ihtiyaç duyacaktır; aşkı yaşayacağı bir kadının kahramanı ve biricik sevgilisi olmak isteyecektir. 

Birlikte çıkacakları upuzun hayat yolculuğunda birbirlerinin bedensel ruhsal sosyal ihtiyaçlarını karşılarken karşılaşacakları birçok sorunlar iyi kötü fırtınalı ve güneşli günlerde birbirlerini daha çok tanıyacaklardır.

Eşlerin kendi anne ve babaları onların kök aileleridir. Yeni evliler kendileri de bir kök aile olmaya başlarlarken kendi kök ailelerinden tam olarak vedalaşmış olmaları gerekecektir. Evliliklerde en sık sorun olabilen kendi kök ailelerinden tam kopamamış olmalarıdır.

Eşlerin anne ve babaları çocuklarının arkasında ve yanlarında olacaklar, ancak onların aralarında olmayacaklardır.

Eşler ise hem kendi kök aileleri, hem de eşlerinin kök ailelerini sayıp değer vermek önemsemek gönüllerini almak durumundadırlar.  Mutlu olmak için değil, mutlu etmek için evleniniz, çünkü eşiniz mutlu olmadan siz mutlu olamazsınız.