Bu yazıyı yazmamda ki ilk teşvik, bir billboardun üzerindeki yazıydı.

GELECEĞİN DİLİ: KODLAMA  5 yaşından itibaren kodlama öğretiyoruz.”

Kodlama… 

Robot , baskı- beden dili, barkod, mal, market… fonda bir sürü ifadelerle birlikte düştü aklıma. Son yıllarda sık sık kullandığım kelime, başka bir yüzüyle çıktı karşıma. Fokusladım ve  araştırdım. Yazdım.

Doğduğumuzdan beri yaşadığımız bilişsel bir süreç var; KODLAMA…

Bilgilerin çoğu belleğimizde geçici olarak depolanırken, kodlama sayesinde uzun süreli bellekte biriken bilgiler, kısa süreli bellekte ki bilgilerle ilişkilendirilip yeni bir öğrenme şekline dönüşmekte. 

Yani kodlama; Bilgiyi işlemede en önemli süreç ! Bir düşünce ile diğer düşünceler arasında mümkün olduğunca ilişkiler kurmakla gerçekleşiyor. Etkiliyse çok başarılı olmakta.

Kodlama bir diğer adıyla programlama, bilgisayara ya da elektronik devre ve mekanik sistemlerden oluşan düzeneklere bir işlemi yaptırmak için yazılan komutlar dizisinin bütünü veya bir kısmı olarak tanımlanıyor. 

Kodlama sürecini zenginleştirmede dört temel öge varmış. 

1. Etkinlik; Öğrenen kişinin etkin olması. Bilgiyi işleme kuramına göre, birey bilginin pasif bir alıcısı değil, kendi öğrenme sorumluluğunu taşıyan etkin bir kişi. Birey, bilgiyi bir sünger gibi içine çekmeyip, onun yerine uzun süreli belleğinde depolamak için bilgiyi düzenler ve yapılandırırmış.

2. Örgütleme; Okuyucunun bölüm ve alt bölümlerini yeniden düzenlemesi. Bir başka özelliği de parça, bölüm ya da başlıkların aşamalı bir ilişkiyi içermesi. Küçük parçalar bütün ile uyumlu ve birlikte büyük parçayı oluştururlarmış.

3. Eklemleme; Bilginin uzun süreli belleğe yerleştirilmesinde en etkili strateji… Bilgi birimleri arasında ilişkiyi ve anlamdırmayı artırma süreci . Yeni bilgi varolan şemaya eklenerek yeni bilgiye anlam verilip mevcut şemanın anlamı artırılırmış.

4. Bellek Destekleyici İpuçları; Etkili kodlama stratejileri… Doğal bağlantının varolmadığı durumlarda, çağrışımlar oluşturarak bağlantı yaratırlarmış. Bilişsel resimler içine imajlar kullanmak ve  yeni bilgi ile sözel semboller arasında bağ kurmak.

Şimdi bu bilgilerin ışığı altında,

Küçük yaşta programlama öğrenmenin önemini kavrayan programcılar bunu kolaylaştırmak için çeşitli araçlar ve diller geliştirmişler. Ve sistematik düşünme, problem çözebilme, olaylar arasındaki ilişkileri görebilme, yaratıcı düşünebilme gibi yetiler kazandırmak amacıyla çocuklara programlamayı sevdirecek ve eğlendirecek şekilde hazırlanmışlar. (Projede facebookumuzun yaratıcısı da var.)

Şüphesiz ki, günümüzde okur yazarlık tanımlarının içerisine bir de bilgisayar okur yazarlığı tanımı girmiştir. Bilgisayar okur yazarlığı en basit haliyle bilgisayarı kullanma yeteneği ve bizler bu konuda son derece zayıfız. (Teknoloji aldı başını gidiyor yakalayabilene aşkolsun.) 3D tasarım, elektronik/robot tasarım ve kodlama gibi beceriler önümüzdeki yılların okuma yazma gibi en temel becerileri arasında yer alacak, 

Düşünsenize çocuklar, öğrendikleri bilişim yöntemleri sayesinde düşündükleri icatları tasarlayıp kendileri üretebilecek, karşılaşacakları problemleri hızlıca çözme yetkinliği kazanacaklar. Kendilerine ait eğitim platformu sayesinde anında tasarlayıp üzerinde çalışabilecek ve hatta üretebilecekler. Neye ihtiyaçları varsa kendi istedikleri şekilde tasarlayıp geliştirecek ve üretecekler kendi tasarladıkları doğum günü hediyelerini verebilecekler. 

Kulağa hoş geliyor değil mi?

Öyle gelmeli. Zamanımız robot gibi olma çağı.

Ah bebeğim İlayda’m okula başladığında, benim teşviğimle, arkadaşına eliyle yaptığı doğum günü hediyesini keyifle götürmüş ve akşam arkadaşlarının hep marka hediye almalarından kendini kötü hissettiğini bana sert bir şekilde söylemişti.

O günler bize bu günlere geleceğimizi hiç söylemedi.

Ahh iki ileri bir geri yaşam ne nankörsün be…

Nerede kalmıştık?

Evet devir teknoloji devri. Çocukları teknolojiden uzak tutmamız imkansız. Ancak doğayı sporu unutmamak gerek… 

Kodlama Dersi projesi Amerika’da başlamış. 

Tabii Amerika’da bu ders gelir de biz eksik kalır mıyız. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı da bu dersin bize de geleceği konusunda açıklamalarda bulunmuşlar. 

Paranın gözünü yiyeyim. Yeni bir yem, yemlensin civcivler.

Aklıma kızımıza en iyisini verelim diye parçalanıp, aman sınavda başarılı olsun diye götürdüğümüz kurslar geldi Çoğu ne gereksiz paralar ve özveriydi …

Hızlı Okuma Kursuymuş… Ha haaa … Aramızda kalsın, hiç de faydası olmadı. Ama o dönem modaydı. 

“Kodlama ile daha başarılı nesiller” 

Ta Taaa

Ailelerin yeni gözdesi “Kodlama Eğitimi” 

Geleceğe sağlam adımlar… Hay maşallah 

Çook çalışmalısınız aileler… çookkk… 

Çocuklarının eğitim süreçleri henüz başlamış şaşkın aileler yaşayacağınız karmaşaya gerçekten çok üzülüyorum.

Umut bir umut daha… Bu yarışta seneler nasıl geçti diyeceksiniz. 

Barkodlanmış çocuklarımız ve bizler. Optik okuyucularda bizi kimler okuyor acep?

Şimdi…

Bu kodlama da başka kodlama

Türk aile yapısında sıkça yaşadığımız kodlama durumlarından kaçımız farkındayız bilmiyorum. 

Sevgili Doğan Cüceloğlu hocanın  kitaplarını okuyanlar farkındadır ki bizim aile yapımızda erkek, bebekliğinden itibaren beri etken ve güçlü yapısına, kadın da edilgenlik kişiliğine kodlanır.

Sonuçlarını da her daim görürüz. Her iki cinste salt kişilklerine ulaşamadan kodlarının kurbanı olur. Mutsuzluk, şiddet, ruhsal taciz hatta ölümle sonuçlanan sonlar.

Özellikle anaların geçmişten getirdiği halkalar çocuklarına da taşıtılarak durumun vahimeti iyice büyütülür. 

Ailenin yerini sonra öğretmenler sonra arkadaşlar ve eşler alacaktır.

Bu arada kodlama sadece negatif olmaz yapıcı kodlamalar da vardır tabii ki. Ama psikolojik kodlama bence her zaman beladır. Düşünsenize sürekli benim çocuğum şöyledir böyledir, yapar, eder kodlamasında çocuk taşıyıp taşımayacağı belli olmayan bir yükün altındadır. Çözmesi ve çıkması yıllar alır. O da şanslıysa. Çıkamayıp hayatının sonuna kadar o yükü taşımak zorunda da kalabilir.

Burada itiraf edeceğim, canım anacığım kırılgan ve duygusal yapımdan dolayı, şüphesiz ki beni korumak adına hep incinmemden sakınmış. Sevgül üzülür ve  dayanamazı öyle bir işlemiş ki, yıllarca o kodlamayı hep taşıdım. Lüksü sever, cinstir, hep tingozları çeker dedi dedi ve hep öyle oldu… 

Yıllar yıllar sonra dağlarla tanışmam bu yüzdendir. Çünkü toz toprak içinde geçirdiğim inşaat yıllarımda bile öyle olmadığımı kendime ve anneme kanıtlayamamıştım. Şimdi ifade ettim diye düşünüyorum. Rahatladım.

Kendimi geliştirmeyi sevmek, içime dönmek işe yaradı.

Bunu başaramayanlara da bir mesaj vermek isterim. Asla vazgeçmeyin. Kodlarınızı bilin ve bilinçle üzerine gidin. 

Mutluluk o zaman dibinize düşüyor !

***En sadık- sıkı okuyucum anacığım, sakın kızma, tecrübeyi paylaşmayı bana sen öğrettin. 

Beni böyle duyarlı hassas, insan canlısı yaptığın ve emek verip dantel gibi işlediğin için çok şanslıyım, çok teşekkür ediyorum. 

İyi ki varsın. 

Seni çoook seviyorum.