YENİ YÜZYILDA İSLAM DÜNYASI
Ekmeleddin İhsanoğlu, 1980 yılından 2005 yılına kadar 25 yıl müddetle İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) adlı kuruluşun Genel Direktörü olarak görev yaptı.  Bu kuruluşun çatı teşkilatı olan İslam Kalkınma Teşkilatı, sonraki adı ile İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliğini de 2005 yılından 2013 yılına kadar 2 dönem üstlendi. 33 yıl devam eden bu görevleri dolayısıyla İslam ülkelerini çok yakından tanıma imkânı buldu. 
Edindiği bilgi birikimlerini konu ile ilgilenenlerin bilgisine sunduğu, ‘Yeni Yüzyılda İslam Dünyası’ isimli kitap, en yetkili kişi tarafından hazırlanmış bir temel eser, en güvenilir kaynaktır. Eserde, İslam dünyasının dünya siyaset sahnesindeki yeri bütün şeffaflığıyla gözler önüne seriliyor. İslam ülkelerinin geçmişten bugüne değişen konumu, içeriden bir bakışla okuyucuya sunuluyor.  
İlk baskısı Mayıs 2013’te yapılan 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 413 sayfalık eserin üçüncü baskısı 2014 yılında okuyucu ile buluşturuldu.  
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu; İslam Dünyasının ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili düşüncelerini açıkladığı satırlarda, meselelere nasıl objektif baktığını, ne kadar kapsamlı düşündüğünü ortaya koyuyor. 
Bir takım insanlar, adının sonunda ‘din’ bulunmasından yola çıkarak, akıl-hafsala almaz, fâhiş bir algılamayla, O’nun ‘dinci’ ve ‘şeriatçı’ uygulamalara yöneleceğini zannetmektedirler. Bu satırlar, yersiz evham içerisinde bulunan, seküler görüş mensuplarının, laikliği din olarak algılama hatâsına düşenlerin endişelerini tamamen yok edecek ifâdeler olması bakımından da son derece önemlidir. 
‘Siyaset teorisyenlerinin ve uygulayıcılarının bir yanda devamlı hareket halinde bulunan siyasî değişkenlerle diğer yanda değişmez olan din prensipleri arasında ustaca bir dengeyi kurması gerekiyor. Siyasî konuların dünyevî ve değişken olduğu, dinin ise mutlak semavî değerlere dayandığı gözden uzak tutulmamalı. 

Müslüman toplumların içinden geçtiği siyasî tecrübeler arasındaki farklılıklar İslam dünyasında hâkim ideolojiler yelpazesine de yansıyor. Bir uçta İslam’ı olabilecek en katı yorumlar ve uygulamalarla benimseyen bazı İslamcı rejimler, diğer uçta ise İslam’a yönetimde herhangi bir söz hakkı vermeyen laik rejimler var. Bunların dışındaki Müslüman ülkeler ise birbirlerinden farklı şekillerde bir üçüncü, orta yolu takip etmiş; bunlar arasında İslam’ın temel bir hukuk kaynağı olarak geçerliliğini anayasa maddesine bağlamış olanlar var. 

Müslüman toplumların günümüz dünyasında kararlılıkla ileri gidebilmeleri için siyaset alanıyla din alanı arasındaki ilişkiyi, bunları birbirine karıştırmayacak şekilde tanımlamaları gerekir. Bu ilişki karşılıklı olarak yetkilerin ayrılığına dayanmalı, ayrıca çoğulculuğa yer vermeli ve bunu benimsemeli ve aynı zamanda siyasî gücün elden ele geçişinde demokratik usullere elvermeli. Din alanının siyaset üzerindeki ve siyasetin din üzerindeki kontrolü kaldırılmalı, bu ikisini birbirinden ayıran çizgi net ve açık olarak çizilmeli. 

 Türkiye’nin Osmanlı’nın müspet mirasına sahip çıkması her şeyden önce dış dünya karşısında ‘Büyük devlet’ hissini yakalamasına yol açacak, aynı zamanda kendi içindeki ikilemi ortadan kaldıracak, toplumda çatışmayı ve gerginliği gidermeye yardımcı olacaktır. 

Bugün Türk tarihinin bir döneminin -Osmanlı olsun veya Cumhuriyet olsun- nostaljisinde bulunanlar, onu idealleştirerek başkalarına zorla kabul ettirme hakkına sahip değillerdir. 

Demokrasinin önüne çıkabilecek engeller cesaretimizi kırmamalı. Çünkü biliyoruz ki dünyada demokrasiye giden yolların hiçbiri güllerle bezenmemiştir. Tersine bunlar fedakârlıklarla, sabır ve kararlılıkla aşılabildi. Çoğulcu demokrasi uygulamasıyla İslam’daki yönetişimin temelleri arasında esaslı bir karşıtlık bulunmuyor. Müslüman toplumlarda gençlik hareketleri neticesinde totaliter rejimlerin yıkılması bize iyinin peşindeki bir gençliğin ve düşünen insanların varlığı sayesinde bu toplumların geleceğinin daha parlak olabileceği ümidini vermeli. 

İslam coğrafyasında demokrasinin tesisi ancak iki temel prensibin uygulanmasıyla mümkün olabilir. Birincisi toplum meselelerinin ele alınışında iyi yönetişim, şeffaflık ve güven tesisi. İkincisi ise özenle oluşturulacak insan hakları kaideleri içinde siyasî hürriyetlerin kapsanması.’ 
Prof. İhsanoğlu; 9 bölümden oluşan kitabının ilk 4 bölümünde İslam Konferansı Teşkilatı (İKT)’nın kuruluş safhalarını, 5. Bölümde İKT’nin barışı sağlamada ve anlaşmazlıkları çözmedeki rolünü, 6. Bölümde Müslüman toplulukların ve azınlıkların problemlerini ele alıyor. 7. ve 8. bölümlerde İslamofobi algıları ve tarihî anlaşmanın olabilirlik şartları inceleniyor. Kitap; İKT üyesi ülkelerin istatistikî göstergeleri ve İKT’nin yapısı, çalışma sistemi hakkındaki bilgilerin, fotoğrafların sunulduğu ekler ve indeks bölümleriyle sona eriyor. 8 sayfalık indeks; kitapta adı geçen ülke, şehir, kurum ve kuruluşlar hakkındaki bilgilere kolayca ulaşılmasını sağlıyor. 
   
TİMAŞ YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-511 24 24
Belgegeçer: 0.212-512 40 00
e-posta: [email protected] /  www.timas.com.tr
Prof. Dr. EKMELEDDİN İHSANOĞLU: 
26 Aralık 1943 tarihinde, Babası Yozgatlı bir Türk olan İhsan Efendi’nin müderris (profesör) sıfatıyla görevli olarak bulunduğu Kahire’de dünyaya geldi. Annesi, Rodoslu bir Türk ailesinin ferdi olan Seniye Hanım’dır. 
Babası İhsan Efendi, eğitim için 1924’te geldiği Mısır’a yerleşmiş ve 1951’de Ayn Şems Üniversitesi Şarkiyat Bölümü Türk Dili ve Edebiyatı Kürsüsü’nü kurmuştu.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Mısır’da Hıdiviye Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ayn Şems Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yükseköğrenim gördü. Öğrenciliği sırasında Kahire Millî Kütüphânesi’nde Türkçe yazma ve basma kitapların kataloglamasında çalıştı. 1966’da Fen Fakültesi’nden mezun oldu ve El-Ezher Üniversitesi’nde akademik hayata başladı. Yüksek lisansı sırasında El Ezher Üniversitesi’nde asistanlık ve Ayn Şems Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı okutmanlığı yaptı. Bilim tarihi çalışmalarının yanı sıra Abdülhak Hâmit Tarhan, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif Ersoy, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fâzıl Kısakürek, Nâzım Hikmet gibi şairlerin eserlerini Arapçaya çevirerek Türk kültürünü Araplara tanıtmaya çalıştı. Türk yazarlarından hikâyeler içeren bir antoloji hazırladı.
Babasının vefatından sonra 1970 yılında Türkiye’ye geldi ve Ankara Üniversitesi’nde göreve başladı. 1972’de, Kültür Bakanlığı eski Müsteşarlarından Prof. Dr. Emin Bilgiç’in kızı Eczacı Füsun Bilgiç ile evlendi. 1974’te Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde doktorasını tamamladıktan sonra, İngiltere’de Exeter Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı.
     
1980 yılında İslam Kalkınma Teşkilatı’nın tavsiyesi ile İstanbul’da kurulan İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)’nin başkanlığına getirildi. Bu görevi 25 yıl devam etti. IRCIA bünyesinde Türk ve İslam kültürü konusunda büyük bir ihtisas kütüphanesi ve arşivi kurulmasına öncülük etti.
     
1984’te İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nde profesör oldu. Bu üniversitede Bilim Tarihi Anabilim Dalı’nı kurdu. Üniversite ve IRCICA’daki görevleri ile birlikte Türk Bilim Tarihi Kurumu’nun Başkanlığı ve İstanbul Üniversitesi Bilim Tarihi Müze ve Dokümantasyon Merkezi Müdürlüğü yaptı.
İhsanoğlu’nun bilim tarihi, Türk kültürü, İslam dünyası ve batı dünyası ilişkileri ve Türk-Arap ilişkileri hakkında değişik dillerde çok sayıda kitap, makale ve tebliği vardır. .
 Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, 1 Ocak 2005 tarihinde, (sonradan İslam İşbirliği Teşkilatı adını alan) İslam Konferansı Teşkilatı’nın Genel Sekreteri oldu. Görev süresi, 20 Haziran 2008 tarihlerinde 5 yıllık bir süre için uzatıldı. Buradaki görevi, 30 Aralık 2013′te sona erdi.  
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu; 10 Ağustos 2014, seçimin ikinci oylamaya kalması durumunda ise 24 Ağustos 2014 tarihinde yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi tarafından aday gösterildi. İhsanoğlu’nun adaylığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsilcisi bulunmayan 7 parti tarafından desteklendiği açıkladı. 
    
Evli ve 3 erkek evlat babası olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu; İngilizce ve Arapça dillerinin yanı sıra Fransızca ve Farsça bilmektedir.  
Eserleri:
*Yeni Yüzyılda İslam Dünyası, 2013
*İslam Kültürü Çeşitli Konuları ile İslam’da Kültür ve Bilgi. 5 Cilt, 2008
*Osmanlı Tıbbi Bilimler Literatürü Tarihi (4 Cilt), 2008
*Mısır’da Türkler ve Kültürel Mirasları: Mehmed Ali Paşa. 
*Günümüzde Basılı Türk Kültürü Bibliyografyası ve Bir Değerlendirme, 2006
*Osmanlı Tabii ve Tatbiki Bilimler Literatürü Tarihi: 2 Cilt, 2006
*Osmanlıca Tıp Terimleri Sözlüğü, 2004
*Osmanlı Askerlik Literatürü Tarihi: 2 Cilt, 2004
*Osmanlılar ve Bilim: 2003
*Mushrabiyya And Stucco Colored Glass in The Muslim World (Arapça), 2002
*Osmanlı Coğrafya Literatürü Tarihi: 2 Cilt,  2000
*Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık Müesseseleri, Hastahaneler ve Şam Tıp Fakültesi: 1999
*Osmanlı Matematik Literatürü Tarihi: 2 Cilt, 1999
*The West And Islam (Towards a Dialogue), 1999 
*Büyük Cihaddan Frenk Fodulluğuna, 1996
*Istanbul: A Glimpse into the Past, 1987
KUŞBAKIŞI
ZAMANI AŞAN ŞEHİRLER: 
1962 yılında vefat eden edebiyat tarihçisi, münekkit, şiir, hikâye, roman ve deneme yazarı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, ‘Beş Şehir’ isimli eserinin; birinci baskısı 1946’da, son baskısı 2002 yılında okuyucuya sunulmuştu. Eserde Tanpınar; Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’u anlatmaktadır. Beş Şehir, bir gezi kitabından veya seyahatnâmeden çok farklıdır. Sâdece şehirlerle ilgili tarihî bilgileri vermekle yetinmez, duygu ve düşüncelerini de katarak deneme türünde edebiyat şâheseri sunar. 
Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan da ‘Zamanı Aşan Şehirler’ isimli eserinde 5 şehri anlatıyor. Bu şehirler, Anadolu’dan değil... Türk dünyasından: Bakü, Şeki, Taşkent, Semerkant, ve Buhara…
Gürdoğan eserinde; kadim Türk yurtları olan, kültür ve tarih zenginlikleri ihtiva ettiği bilinen şehirlerin, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından önceki bilinmeyen yönlerini anlatıyor.  Büyük İslam milletinin değişik soylarının birbirlerini daha yakından tanımalarına katkı sağlıyor. 
 13,5 X 21 santim ölçülerinde 153 sayfalık kitabın gözden geçirilmiş 3. baskısı,  2013 yılında okuyucuya sunuldu. 
İZ YAYINCILIK: Çatalçeşme Sokağı Nu: 27/2 Cağaloğlu 34110 Eminönü, İstanbul.
Telefon: 0.212-520 72 10 
Belgegeçer: 0.212-511 57 91
e-posta: [email protected]  //  www.iz.com.tr  
Maraş Millî Mücâdelesinde
BAYRAK OLAYI
Ve
ÂŞIKLIOĞLU HÜSEYİN
Şehirleri ve ülkeleri düşman işgalinden kurtaranlar, o şehirde ve o ülkede yaşayan idealistlerdir, vatanseverlerdir. 
Günümüzde vatanın bağımsızlığını korumak, en az bağımsızlığı elde etmek kadar önemli hâle gelmiştir. Kültürel istilalara karşı korunabilmek için de kalemini savunma silahı olarak kullanabilecek kültürel savaşçılara ihtiyaç vardır. Diğer taraftan, bağımsızlığı kazanan kahramanların da kalıcı eserlerde yaşatılması,  kalem erbabının görevidir.
Kahramanmaraş’ın gayretli, çalışkan ve velût yazarları Serdar Yakar ve Yaşar Alparslan; görevlerini yıllardır başarı ile devam ettiriyorlar. Berâberce editörlüğünü yapıp yayınladıkları Kahramanmaraş kültür, tarih ve edebiyatı ile ilgili kitapların 50’ncisinde,  yukarıda belirtilen maksada uygun bir eserle okuyucu karşısına çıkıyorlar.  
‘Bayrağımızı görmediğimiz gün ölmüşüz demektir.’ Diyen Âşıklıoğlu Hüseyin ve ‘Bayrak Olayı’nı anlatan eserde, Maraş adının başına ‘Kahraman’ sıfatının eklenmesine vesile olan yiğitler ve ‘Bayraksız Cuma namazı olmaz’ diyen imanlı insanlar ve mücâdeleleri yeni nesillere aktarılıyor. 
Eserin son bölümlerinde; isimleri tesbit edilen şehitler ile, Maraşlı şairlerden bâzılarının ‘Bayrak Olayı ’ ile ilgili şiirlerine yer veriliyor. 
13,5 X 21 santim ölçülerinde, 200 sayfalık kitap, 2012 yılında Kahramanmaraş’ta yayınlandı. 
UKDE KİTAPLIĞI: İsmetpaşa Mahallesi, Borsa Caddesi Buket sitesi Altı, Nu: 17/C Kahramanmaraş  
Telefon: 0.344-225 13 00 
ALİ-MUAVİYE KAVGASI:
İktidarı ele geçirme arzusu, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden itibaren Müslümanların birbirleriyle çeşitli yöntemler kullanarak mücâdele etmelerine sebep olmuştur. Bu mücadele sırasında bâzıları İslâm’ın meşruiyet sınırını korumaya dikkat ederken, kimileri iktidarı elde etme çabalarının önündeki engelleri ortadan kaldırmak için büyük bir gayretle -meşruluğu tartışılır bâzı yöntemler dâhil- birçok yolu kullanmaktan geri durmamıştır. 
Prof. Dr Adnan Demircan, ‘Hz. Ali-Muâviye Kavgası’ isimli eserinde; bu dönemdeki iktidar mücadelesinin, oluşturduğu etkileri sonraki asırlarda da görülen pek çok gelişmeye sebep olduğunu belirtiyor. Ve konuyu şu başlıklar altında derinlemesine inceliyor: 
İktidar mücâdelesinde iki portre: Ali b. Ebi Tâlib – Muaviye b. Ebi Süfyan, Sıffin Savaşı’ndan önce iktidar mücâdelesi, Sıffin çarpışması, Kur’an’ın gölgesinde iktidar mücâdelesi, savaş sonrasında iktidar mücâdelesi ve ayrılıklar, sonuç. 
Ali-Muaviye Kavgası isimli eser, bu hâliyle İmam hatip liseleri ile İlahiyat Fakültelerinde yardımcı ders kitabı olarak okutulabileceği gibi, günümüzde de devam eden tartışmaların sona erdirilmesine rehber olacak bilgiler ihtiva ediyor. Bu özelliği sebebiyle de büyük kütlelerin okumaları gereken konuma erişiyor. 
13,5 X 21 santim ölçülerinde, 208 sayfalık kitabın 2. Baskısı Nisan 201’da yayınlandı. 
BEYAN YAYINLARI: Ankara Caddesi Nu: 21 Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-512 76 97
Belgegeçer: 0.212-526 50 10
e-posta: [email protected]  //  www.beyanyayinlari.com  
KISA KISA / KISA KISA…
1- AÇ KURTLAR VAKFI: Emine Kuraç. Boğaziçi Yayınları. 
2- YÂRİM ANADOLU: Ülkü Özel Akgündüz. Zaman Kitap. 
3- ANLAYARAK HIZLI OKUMA: Nurettin Cengiz- Musa Yıldız. Akçağ Yayınları. 
4- GEÇMİŞ YAZ DEFTERLERİ: Hilmi Yavuz. Yapı Kredi Yayınları.
5- DÜNYA GÖRÜŞÜ: Erhan Erken. Profil Yayınları: