KAYI  

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil; Osmanlı tarihinin, popüler yazılışlar ile katı akademik usul arasına sıkışıp kaldığı bir dönemde hem bir roman kadar sürükleyici, hem de ilmî makale ölçüsünde doyurucu bir eser meydana getirmiş. 5 ciltlik Kayı serisi;  Osman Gazi'den Sultan Birinci Ahmed Han dönemine kadar Osmanlı Devleti'nin tarihî sürecini kronolojik bir pratik ve ibretlik anekdotlar eşliğinde ele alan bu kapsamlı çalışma çok kültürlü, çok milliyetli ve çok dinli bir devletin nasıl muazzam bir ahenk içinde bir arada yaşadığını adım adım gösteriyor bize.

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'in gönülleri fetheden üslubunu ve paylaştığı muhteşem beyitleri de hesaba katınca ortaya dört başı mamur bir Osmanlı tarihçesi çıkıyor.

Seri içinde mikro tarihle de dirsek teması kuruyor, Osmanlı Hanedanlığı üyelerinin birer birey olarak halet-i ruhiyelerini anlayabiliyoruz. Onlar da yorulmuşlar, üzülmüşler, kan dökmüşler, kardeşlerine kıymışlar ancak asla dinî, insanî ve vicdanî ideal ve prensiplerinden tâviz vermemişler.

Örnek bir sosyal adalet tesis etmekle dünya tarihinde kudretli ve cihanşümul bir siyasî varlık gösteren Osmanoğullarını ele alan seri, bu bağlamda büyük imparatorluğun ruhunu bugüne taşıyor.

Kayı yiğitlerinin Söğüt yolunda başlayan ihtişamlı hikâyesi ve Osman Gazi'nin beyliği kuruşunu ele alan Ertuğrul'un Ocağı serinin ilk kitabı. Beylikten devlete giden yolda ilk fetihlerden Şeyh Edebali'nin kuruluştaki etkisine ve Osmanlı'nın kuruluş felsefesine bu ilk kitapla adım atıyoruz.

Orhan Gazi'nin Bursa'yı fethi ve ilk başkent oluşundaki gaza ruhuyla okuyucunun büyülenmemesi ne mümkün! Murad Hüdavendigâr ile Rumeli'ye akın eden Osmanlı, devlet olarak da teşkilatlanarak beylik sürecini tamamlamış oluyor. Fetihlerle genişleyen sınırları korumak ve gazayı sürdürmek için yeniçeri ordusunun kuruluşu ve çocukların bu ocağa devşiriliş süreci de önyargısız ve ilmî bir mercekten sunulmuş. Timur'un Yıldırım Bayezid ile nasıl uzlaşmaya çalıştığı, savaşmamak için verdiği telkinlere rağmen Yıldırım'ın sarsılmaz özgüveni ve azmi bugünün liderlerine ilham olacak cinsten. Ankara Savaşı'ndan sonra yaşanan fetret devrinin ardından Mehmed Çelebi'nin Osmanlı'yı teşkilatlandırıp adeta yeniden kuruşu da ilk kitabın titizlikle ele aldığı kritik kavşaklardan biri.

Destanlaşan bir tarihçe serinin ikinci kitabı olan Cihan Devleti'nde Sultan İkinci Murad Han'ın hangi zorluklarla karşı karşıya kaldığını, gazâ ve cihad ruhunun padişahın gönlünde nasıl yandığını görebiliyoruz. Ve tabii ki Fatih Sultan Mehmed Han’ın İstanbul'u fethedişinin ihtişamı da bu kitapta kendisine yer buluyor.

Üçüncü kitap Haremeyn Hizmetinde'de Sultan İkinci Bayezid Han’ın taht dönemi ile Sultan Cem ile mücadelesinin gönülleri yakan hikâyesi, duygudan arındırılmış bir tarihin ne denli çorak olacağını hissettiriyor. Yavuz Sultan Selim Han’ın babasından tahtı adeta söküp almasının hikâyesi ve sekiz yıllık taht sürecinde İslam için yüreğinin çırpınışı kategorik bir tarihçiliğin çok ötesine taşıyor bizi.

Dördüncü kitap ufukların padişahı ise Kanuni Sultan Süleyman’a ayrılmış. Muhteşem bir cihan hükümdarının serüvenine şahit olurken, Osmanlı'nın altın çağı olarak adlandırılan bu dönem gözlerimizin önünde ihtişamla ışıldıyor. Hürrem Sultan, Makbul İbrahim Paşa, Baki, Mimar Sinan, Barbaros Hayreddin Paşa gibi kulakların aşina, zihinlerin ise bigâne olduğu isimlerin dehlizlerine kırıyoruz dümeni. Şahsî sancıları ve kaygıları içinde Osmanlı'yı Osmanlı yapan bu şahsiyetlerin yüce huzurunda bir başka âlemde ritim tutuyor kalbimiz.

Serinin son kitabı olan Kudret ve Azamet Yılları’nda Sultan İkinci Selim Han, Sultan Üçüncü Murad Han, Sultan Üçüncü mehmed Han ve Sultan Birinci Ahmed Han dönemlerinde Osmanlı'nın tevazu ve haşmetini meczeden uygulama ve pratikleri de detaylandırarak ele alan bu kitap, dünyanın değişen ekonomik ve siyasî dinamiklerinin cereyanında kalan Osmanlı'nın siyasî geleneğindeki reformist uygulamalara, bunlar neticesinde baş gösteren isyan, ekonomik sıkıntı ve kültürel aşınmalara yer veriyor.

5 ciltte, toplam 1.660 sayfalık külliyat, Timaş Yayınları tarafından 2013 yılında kültür hayatımıza kazandırıldı.

TİMAŞ YAYINLARI: Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-511 24 24 Belgegeçer: 0.212-512 40 00 e-posta: [email protected] /

www.timas.com.tr

Prof. Dr. AHMET ŞİMŞİRGİL:

1959'da Boyabat'ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı.1979'de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'nden 1982'de mezun oldu.1983'de aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı'ndan Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985'de ‘16. Yüzyılda Amasya Sancağı’ başlıklı tezi ile Yüksek Lisansı'nı tamamladı. 1989'da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü'ne naklen geçiş yaptı. 1990'da ‘Osmanlı Taşra Teşkilatı'ndan Tokat (1455-1574)’ isimli çalışmasıyla Tarih Doktoru unvanını aldı. 1997'de ‘Uyvar'ın Osmanlılar Tarafından Fethi ve İdaresi’ isimli takdim teziyle Doçent oldu. 2003'de Profesör kadrosuna tâyin edilen Şimşirgil'in Osmanlı şehir tarihi,siyasî hayatı ve teşkilatı ile ilgili çeşitli dergilerde yayınlanmış çok sayıda ilmî makalesi bulunmaktadır. Ayrıca Cine5' te '’Tarih ve Medeniyet'’ isimli bir tarih programı vardır.

Evli ve üç çocuk babasıdır.

Yayınlanmış eserleri:

Kaptan Paşa'nın Seyir Defteri / Gazavât-ı Hayreddin Paşa: Seyyid Murâdi’den Türkçeleştirme. Bab-ı Âli Kültür Yayıncılığı. İstanbul, 2003.

Topkapı Sarayı / Taşa Yazılan Tarih: Tarih Düşünce Kitapları İstanbul, 2005.

Bir Müstakil Dünya / Topkapı Sarayı.  KTB Yayınları, 2013

Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle: (Ekrem Buğra Ekinci ile birlikte) İstanbul, 2008

 

KUŞBAKIŞI

OSMANLI SOSYALİST FIRKASI VE YAYINLARI

Osmanlı Sosyalist Fırkası (OSF), siyasî tarihimizdeki ilk partilerden biri olmasının yanında Türkiye’de kurulan ilk sosyalist parti olmasıyla da dikkat çekicidir. Yazar Selçuk Gürsoy;  Avrupa’da hızla gelişen sosyalizm akımının, dönemin şartları içinde Osmanlı topraklarına girişini sağlayan Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Fırkanın yayınlarını, özellikle İştirak dergisi’ni kapsamlı bir şekilde anlatıyor.  Sosyalist düzene taraftar toplama gayretini satırlar arasında hissediyorsunuz.

Selçuk Gürsoy, işçi sınıfı hareketlerinin ve sosyalizmin kısa bir tarihini anlatarak başladığı kitabında, Fırka’nın kurulduğu 1910’dan itibaren Osmanlı sınırları içinde de yaşanmaya başlayan sosyalizm mücadelesini ele alıyor. Dünya işçi sınıfı hareketleri yaklaşık 100 yıllık bir tarihi geride bırakırken, bu topraklara neredeyse tamamen yabancı sosyalizm fikrinde ısrar eden bir grup insanın çabalarını ortaya koyuyor; OSF’nin eklemlenmeye çalıştığı ve tasavvur ettiği sosyalizm anlayışının fikrî haritasını çıkarıyor.

İştirak, İnsaniyet, Sosyalist, Medeniyet gibi yayınları yasaklanıp kapatıldıkça yeni dergiler yayımlamaktan vazgeçmeyen OSF’nin toplam 38 sayılık külliyatının tamamı sadeleştirilmiş olarak kitapta yer alıyor.  Bu arada, ‘İştirakçi Hilmi’ olarak anılan Hüseyin Hilmi’yi de tanıtıyor.

2013 yılında yayınlanan kitap, 784 sayfadır.

İLETİŞİM YAYINLARI:

Binbirdirek Meydanı Sokağı Nu: 7 İletişim Han. Daire; 3 Cağaloğlu 34122  İstanbul

Telefon: 0.212-516 22 60  Belgegeçer: 0.212-516 12 58  www.iletisim.com.tr  e-posta :

[email protected]


SULTANLARIN ŞİİRLERİ, ŞİİRLERİN SULTANLARI:

Türk hükümdarlarının siyasî tarih sahnesinde ilklere imza atmasına alışığız. Peki ya kültür-sanat dünyasında? Bunlardan haberdar olduğumuzu pek söyleyemeyiz. Hükümdarın onca işi arasında bir de kültürle sanatla uğraşacak zamanı mı olur, demeyin hemen. Hem doğu, hem batı dünyasında edebiyatla meşgul olmuş sultanlara ve krallara rastlanmaktadır. Fakat bunun neredeyse bütün hanedan mensuplarına yayılmış tek örneği, başta Osmanlı hanedanı olmak üzere Türk hanedanlarıdır. Misal mi istiyorsunuz? O halde buyrun: 16. yüzyılda Sivas merkezli bir devlet kuran Kadı Burhaneddin'in Azerbaycan Türkçesine çalan bir dille sade, coşkulu gazelleri, Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah'ın ‘Hakî’ mahlası ile söylediği lirik şiirleri, Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Babür Şah'ın muazzam hatıratı... Osmanlılara daha gelmedik mi, dediğinizi duyar gibiyim. İyi bir eğitimden geçen Osmanlı şehzade ve sultanları daha ziyade müziğe ve şiire ilgi göstermişler, sanatkârları destekleyip kültür ve sanat hayatını canlı tutmuşlardır.

Daha Anadolu Beylikleri döneminde beyler arasında bir yarışa dönüşen himaye, teşvik ve takdir anlayışı aynı nitelikte Osmanlı sarayında da devam etmiş. Padişahlar devrin tanınmış şairleriyle dostluk kurmuş ve şiir sohbetlerinde bulunmuşlardır.

Bu kadar bilgiden sonra Fatih'in âşıkane şiirleri, Sultan İkinci Beyazıd Han ile Cem Sultan arasındaki mücadeleyi anlatan manzum mektup sizi şaşırtır mı? Veya Kanuni'nin divan edebiyatının en hacimli divanını kaleme alan şair olduğunu öğrendiğinizde hayret eder misiniz?  Türk hükümdarlarının edebiyatla dostluğuna şahit olmak isterseniz bu kitabı okuyunuz. Mustafa İsen, A.F. Bilkan, T.İ. Durmuş,  tarafından hazırlanan, 211 yılında yayınlanan 399 sayfalık kitapta yer alan şiirler, günümüz diline aktarılmış ve açıklanmış.

KAPI YAYINLARI: Ticarethâne Sokağı Nu: 53 Cağaloğlu, İstanbul. Tel: 0 212-511 53 03 e-posta: bilgi@kapiyayınlari.com /ww.kapiyayinlari.com


İstanbul'da bulunan ASHAB-I KİRAM Kabir ve Makamları

Cafer E. Babadağlı, 104 sayfalık kitabında; İstanbul'daki Sahâbe-i Kirâm’ın kabir ve makamlarını tanıtıyor. Türbelerin tanıtılmasına ilk önce Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb El-Ensârî (r.a.)'ın türbesi ile başlanmıştır. Buradan itibaren yol güzergahları sıra ile ve ulaşımı kolay olabilecek şekilde bir kroki ile gösterilmiştir.

Umumî vasıtaların değişkenliği sebebi ile bu vasıtalarla gidiş hakkında bilgi verilmemiştir.  Kısa metinler, yer yer kabirlerin, türbelerin ve kitâbelerin fotoğrafları da eklenerek kitap zenginleştirilmiştir.

12 X 19,5 santim ölçülerindeki kitap, 2014 yılında yayınlandı.

 

SARAYBURNU KİTAPLIĞI:

Merkez: Bağlar Mahallesi, Mimar Sinan Caddesi Nu: 52 Güneşli, Bağcılar - İstanbul Telefon: 0.212-657 88 00  www.camlicabasim.com  e-posta:

[email protected]

 

Sultanahmet Şubesi: İnciliçavuş Sokağı Nu: 27 Sultanahmet, Fatih İstanbul Telefon: 0.212-514 06 37

Ümraniye Şubesi: Namık Kemal Mahallesi, Cengiz Topel Caddesi Nu: 70 Ümraniye, İstanbul Telefon: 0.216-481 02 35

Zeytinburnu Şubesi: Nuri Paşa Mahallesi, 55. Sok. Nu: 5/A Zeytinburnu, İstanbul Telefon: 0.212 665 67 40


KISA KISA… / KISA KISA…

 

1-ADSIZLAR: Ahmet Karabacak. Bilgeoğuz Yayınları.

2-ÖTÜKEN TÜRKÇE SÖZLÜK: (5 Cilt) Yaşar Çağbayır. Ötüken Neşriyat.

3-iTTİHAT VE TERAKKİ’NİN GİZLİ PROPOGANDA FAALİYETLERİ VE ABDÜLHÂMİD HAN: Türkmen Töreli. Kripto Kitaplar.

4- TÜRKİYE’DE MİLLÎ İKTİSAT: Zafer Toprak. Doğan Kitap.

5- SEYYAR SERGİ İLE SEYAHAT İNTİBALARI: Celal Esat Arseven.  Kitabevi Yayınları / Mehmet Varış

DERKENAR:

MATBAANIN İCADINDAN ÖNCE KİTAPLARIN ÇOĞALTILMASI…

Matbaanın icadına kadar kitapların elle yazılarak çoğaltılıyordu.

Sözlü kültürün etkisiyle ilk devir Müslümanları, eserlerini bir mescitte yahut camide okuyup oradakilere yazdırmak suretiyle yazılı hâle getiriyorlar ve aynı zamanda çoğaltıyorlardı. Bâzan, ‘mellif’ olarak anılan yazar, kitabını tek nüsha olarak yazıyor, yazısı düzgün kişiler, eseri ‘istinsah’ ediyor yâni çoğaltıyordu. Kitap çoğaltma işini meslek edinen kişilere ‘Varrak’ deniliyordu. Varrak, aynı zamanda bibliyografya uzmanlarına da verilen isimdi.

Bibliyografya, bir konuda yayınlanan eserlerin tamamını içeren listedir. Bu listede; eserin ve yazarın adı-soyadı, tercüme ise tercüme edenin adı-soyadı, cilt ve sayfa sayısı, yayınlayan firmanın adı ve şehri, yazıldığı yer ve yıl gibi bilgileri ihtiva ederdi.

Bağdat’ta 938 yılında doğup, aynı şehirde 990 yılında vefat eden Arap asıllı Ebü’l-Ferec Muhammed en-Nedîm, dönemin en tanınmış varrâklarından biridir. En önemli eseri, bibliyografya türündeki ‘Fihrist’ isimli kitabıdır. 

Varrâklar hem ait oldukları medeniyete, içinde yaşadıkları topluma büyük hizmetlerde bulunmuş hem de bu vasıflarıyla kültür tarihinin önemli isimleri olmuşlardır. Müellifler ve kütüphane kurmak isteyen varlıklı insanlar, mutlaka bir varrâkın kapısını çalmak mecburiyetinde idi.. . Hatta bazı meşhur yazarların özel varrâkları olurdu. Telif edilen kitap, varrâkın el atmasıyla kısa sürede çoğalıyor, yaygınlık kazanıyordu. Bugünle mukayese edersek, varrâklar bir nevi matbaa görevi yapıyor, yazarın kitabını istinsah etmek suretiyle çoğaltarak ihtiyaç sâhiplerine sunuyorlardı. Kopyası çıkarılan nüshaları satmak suretiyle bugünkü kitapçıların işlevini de yerine getirenler de vardı.

 

.