Bir önerim var! Bırakın da şu kitap hırsızlığı yasallaşsın! Bu alışkanlık evresine erer diye de düşünmüyor değiliz, ama cezai yaptırımları da olmasın! Yine de okumaz ya bu millet, o da ayrı şey!

Aydın'a gittiniz mi bilmem, ama orada Karga Kitabevi adlı minik bir cennet vardı. Şu an hâlâ var mı bilmem, ama kirişe sırtınızı verip, o kapıdan az daha öteye gittiğiniz vakit duvardaki bir yazı dikkat çeker. 'Korsan kitap alacağına, buradan çal!'

Okuyucu bir an düşünüp, bu mizahsen büyüye kapılabilir. Belki tebessüm de edebilir, belki de yalnızca ucuz diye korsan kitap alıp, sonrasında o yaptığı hatayı düşünür ve hayıflanır, kim bilir? Fakat ne yazık ki, hayıflanması gereken bir başka kimseler de vardır. İşte onlar da tam olarak biz yayıncılardır!

Tamam, bazı kelimeler çok güzel olabilir, ama içerisinde bulunduğumuz şu durumun özetini ve güzelliklerini ifade edemeyecek kadar etrafı sınırlar ile belirlenmiş gibidir. Kitap okuma oranınımızın bu denli düşük olduğu ülkemizde, birçok kitabın neden bu kadar pahalı olduğunu anlayamadığını söyleyen bir birey bana mail attı. Ben de bunun üzerine derhal yazmak istedim. Ki ne zamandır böylesi bir şeyi yazmak istiyordum. Gariptir, iyi sabretmişim. Ne yazık ki bazen ben de şaşırıyorum. 'Zaten okumuyor millet, bu kitaplar neden pastırma fiyatları ile yarışıyor?' diye de düşünmüyor değilim. Ee, haksız da değiliz!

'Ne yapalım güzel kardeşim, bedava mı verelim?' diye hiddetlenmenize gerek yok, ama Gutenberg bu matbaayı ceplerimiz dolsun diye icat etmedi. Elbette, bu iş her işte olduğu gibi maddi bir külfet ve ticaret hukuku gereğince kendi içerisinde bazı olgular barındırıyor, ama biraz daha fiyatlar indirgense ölür müyüz?

Haydi, biz yayıncılık ile içli, dışlıyız. Kitapları ilk elden alıyoruz. Veya hediye olarak kâbul ediyoruz. Bazı zamanlar o kitabın yazarının editoryal işlerinden tutun, redaksiyonuna omuz veriyor, yazım anına dahi şahit oluyor, ya yanında ya da arkasında duruyoruz. Hiçbir şey yapmayanımız da destekliyor yeri gelince, ama ya okur? Okur bu işin neresinde? Onu kim destekleyecek? Kim onların arkasında duracak? Hem onları neden bu çemberin dışına itiyoruz?

Pahalı kardeşim, pahalı! Okuyan kesimin yalnızca öğrenci ve naif insanlar olduğunu, tümünün bu ülke üzerimde nadir bulunduğunu düşünür isek daha pahalı!

O meşhur 'bir sigara paketi fiyatına kitap satıyoruz!' cümlesini tekrar ve tekrar homurdanmayı kesin artık. Çünkü bu cümle duyulduğu an insanın içi acıyor, çünkü belki de benim gibi bu cümle ile bile kitapların incindiğini düşünen insanlar olarak, size üzüldüğümüzü belirttiğimi biliniz. Cümlenin kitapları aşağılayıcı o kült tasviri kabul etmiyorum. Siz de etmeyin!

Ve bitirmeden evvel anlatayım. Anlatayım da, rahatlayayım. Geçenlerde toplu bir şekilde yine kitap aldım. Kitabevinden girdiğim gibi sanki cennetteydim. Neyse ki rehavete çok kapılmadım. On üç ya da on dört kitap aldım, paketlettim, oradan ayrıldım. Açıkmıştım. Hep gittiğim kafede oturdum. Yedim, içtim. Kitapların bulunduğu poşetlerin dışındaki tüm poşetleri aldım, çıktım. Eve geldiğimde fark ettim ki, kitaplarım yok! Meğer o poşetler el yıkamak içim gittiğim lavabonun yanındaki standda kalmış. El yıkama konusunu buraya taşımamın sebebi 'çok titizimdir!' demem ile alakası gibi dursa da, spontane gelişen ve unutkanlığımı ört bas etmek için öne sürdüğüm bir etlem tanımı. Neyse ki sonrasını anlatacağım izniniz ile şimdi. Aman dikkat!

Bir telaş sardı beni. 'Nerede ya hu bunlar?' demeler, ahlar, vahlar, zılgıtlar, bilmem neler. Öhöm, tabiî ki o kadar da değil, abartmanın lüzumu yok, ama bayağı bir aradım, söylendim. Sonra kafenin sahibesi beni aradı. 'Güney, burada kitaplar gördüm, düşündüm; kim bu kadar kitap alır da, unutur. Dedim; kesin Güney unuttu. Senin mi bunlar?' dedi ve 'evet, benim tabiî!' diyerek telefonu kapattık.

Bir buçuk saat orada durmuş. Dokunan, eden, alıp giden dahi olmamış. Alıp, gitselerdi mutlu mu olacaktım? Evet! Kısmen de olsa, olacaktım. Çünkü inanın kitapların değersiz bir şey olarak görüldüğü, birbiri ardına yakıldığı, yok sayıldığı şu dönemlerde o kitapların çalınmasına razı olur bir hâle geldik. Ve unutulmamalıdır ki; kitapları değerli kılan bir şey var ise o da kesinlikle barkodlarının yanına iliştirilen fiyat etiketleri değil, yazarlara ve eserlerine verilen değerler ile ilişkilidir. Nokta.