EMİR TİMUR

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil’in, birinci cildinin ikinci baskısı Nisan 2017’e yayınlanan OTAĞ genel isimlendirmesi altında hazırladığı serinin ikinci eseri olan Emir Timur isimli kitap; 13,7 X 21 santim ölçülerinde, 320 sayfa hacimle yine Nisan 2017’de yayımlandı. 

Serinin ilk kitabında; İslâmiyet’in doğuşu, Türklerin İslâmiyet’i kabul etmeleri süreci ve bu süreçte hüküm süren Türk Devletleri anlatılıyordu. 

Birincisinden bağımsız olarak düşünülen ikinci kitabın ilk 2 bölümünde Timur’un doğumundan yetişmesine, Türklükle alakalı bağının bütün târihçiler tarafından itirazsız kabul edilmiş olduğu, Hükümdarlığa giden yoldaki mücâdeleleri ve Emir Timur dönemindeki Türkistan’ın ahvali anlatılıyor. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde Timur dönemindeki Türkistan’ın genel durumu ve Taragay ailesinin oğlu Timur’un ‘dünya gücü’ oluşu, askerî seferleri, şahsiyeti ve vefatı hakkında teferruatlı bilgiler veriliyor. 

Prof. Şimşirgil, Erzurum Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü birinci sınıfında öğrenci iken, Ankara’dan gelip ders veren hocasının; ‘Allah’tan tek bir dileğim olsa, Timur’un cennet yüzü görmemesini isterim’  dediğini ve bu sözünü yadırgadığını belirtiyor.  

Hakîkaten Emir Timur, Altın Orda Devleti’nin hakanı Toktamış Han’ı yenmiş, böylece büyük bir Türk-İslam devletinin dağılmasına giden süreci başlatmıştır.  Sürecin sonunda, Türklük âleminin baş düşmanı, 1600’lü yılların başlangıcından 1991 yılına kadar yaklaşık 400 yıl boyunca Asya ve Anadolu Türklerine kan kusturmuş olan Rus Çarlığı ve onun devâmı olan Sovyetler Birliği kurulmuştur. Emir Timur, Anadolu’da Türk Birliği’ni bozmaya çalışmış, Yıldırım Beyazıd yönetimindeki Osmanlı ordusunu 1402’de Ankara yakınlarındaki Çubuk Ovası’nda perişan etmiş, Cihan Devleti olma yolundaki Osmanlı’da fetret devrinin başlamasına sebep olmuş ve Türklerin İstanbul’u fethetmelerini 50 yıl geciktirmiştir. 

Bu târihî hakîkatleri unutmak mümkün değildir. Fakat bu hakîkatlerden yola çıkarak Emir Timur’u ‘Büyük Türk’, ‘Cihangir komutan’ olarak benimsemiş olan ve O’na saygı duyan Asya Türklüğünü Anadolu Türklüğünden uzaklaştıracak husumetleri diri tutmak da asla doğru değildir. 

Prof Şimşirgil, ‘Emir Timur Türk târihinin kahramanlarından biridir. O; Oğuz Han, Bilge Kağan, Alparslan, Fatih ve Yavuz gibi Türk hâkimiyeti mefkûresi idealindeki hakanlardan biridir.’ Diyor. Eserini de bu düşüncenin geniş kütleler tarafından benimsenmesini sağlamak maksadıyla kaleme almış olmalıdır. Eserde, Emir Timur’un, Anadolu Türklüğüne verdiği zararlar da belirtilmekle birlikte, O’nun ilim adamlarına gösterdiği saygı, ‘Kudret adalettedir’ düsturu ile hazırladığı ‘Timur Tüzükleri’nin Türk dünyasına kazandırdıkları, İslâmiyet’e hizmetleri ve en önemlisi Emir Timur’un doğru bir şekilde anlaşılması düşüncesine öncelik veriliyor. 

Şimşirgil Hoca’nın akıcı üslûbu ile roman gibi sıkılmadan okunan eserde, özlü sözler dikkat çekiyor. Bunlardan birincisi; Şeyh Ebubekir Tayabâdî’e aittir. Diyor ki: ‘Ey muzaffer Timur! Devlet işlerinde şu üç şeyi ihmal etme: Birincisi istişâre, ikincisi sabır, üçüncüsü sağlam ve uyanıklıkla iş yapmak.’ 

Babası Muhammet Taragay’ın vasiyeti: ‘Kaderinde varsa hükümdar olursun fakat ne olursan ol, Müslüman ol. Hiç kimseye haksızlık yapma, hiç kimseye sebepsiz zarar verme.’  

Emir Timur’dan özlü sözler: 

*İşini bilen, tedbirli, mert ve şecaat sâhibi, uyanık bir kişi; binlerce tedbirsiz lakayt kişiden iyidir.’

*Biz kim Melik-i Turan, Emir-i Türkistan’ız. Biz kim milletlerin en ulusu ve kadimi Türk’ün başbuğuyuz.

*Fikirler iki türlü olur. Biri dilinin ucundan söylenen, ikincisi yürekten çıkan. Dil ucuyla söyleneni işitirim, Yürekten söylenen tavsiyeyi ile kalp kulağımla dinler, gönlüme yerleştiririm. 

*Padişah olan hamlesinden geri dönmez, atılan adım arkaya çekilmez, hükümdar olan tereddüt etmez. 

*Bileği güçlü, bir kişi yıkar. Bilgisi güçlü ise bin kişiyi. 

*Unutma evladım, kalemin yazdıkları ebedî kalır. Gün gelir sen (Şahruh) ve ben bir avuç toprak olacağız. Uluğ Beg Mirza’nın yazdıkları, yaptıkları ise asırları aşıp insanlığa yol gösterecektir. 

*Han olsan da bahçe yap. Köle olsan da bahçe yap. Elbet bir gün meyvesinden tadarsın.  

Emir Timur, dünyanın her yerinden çeşitli konularda kabiliyetli, istidatlı birçok ustayı, kalfayı daha önce eşine rastlanmadık şekilde Semerkaand’da toplamayı başarmıştı. Çağlarüstü şehircilik anlayışı ile şehri yeniden inşa ettirdi. 

Ayrıca; 17 büyük savaşı kazandı. 27 ülkeye boyun eğdirdi. Hiç yenilmeyen bir strateji dehâsıydı. Yaptırdığı ölümsüz eserlerle bir devre, ‘Timur Rönesansı’ damgasını vurdu. Hocası Mir Seyyid Bereke’nin ayakucuna defnedilmek isteyecek kadar âlimlere saygı duyan tevâzu sâhibi bir insandı.

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, kitabında şu soruların cevabını veriyor:

*Emir Timur, Türk müydü, yoksa Moğol mu?                                                                                     *Tüzükat’ında anlattığı liderlik sırları nelerdi?                                                                                              *‘Rusya’yı Rusya yapan Timurdu!’ iddiası doğru mu?                                                                                     *Ankara Muharebesi’nde Yıldırım Bayezid ile neden karşı karşıya geldi.                                                                             *Emir Timur, Yıldırım Bayezid’in hanımına nasıl davrandı?                                                                                            *Anadolu’da neden anlaşılamadı ve zulüm ile anıldı?                                                                                         *Sivas’ta katliam yaptı mı? 

Ve Prof. Şimşirgil’in bu kitabı için ‘Sonsöz’ü: 

Elinizdeki eserin okuması tamamlandığında eminim ki ‘bize anlatılan Timur bu değildi’ dercesine uzun süre düşüneceksinizdir.

Evet, târihin böyle çelişkili hükümleri az değildir. Zira târihi yazanlar hem döneminde ve hem de sonrasında kendilerini duygusallıktan kurtaramazlar. Herkes kendi târihini yüceltirken ister istemez kendi devletine darbe vuranları da yerin dibine batırmaktadır. Nitekim günümüzde de liderler çoğu defa  ideolojik olarak değerlendirilmekte değil midir?

Genelde son yüzyılda Emir Timur’u değerlendiren Türk ve Arap târihçiler, dönemin çağdaş târihçisi İbni Arabşah ve İbni Tagrıberdi’yi esas almışlardır.

Oysa îbni Arapşah ve İbni Tagrıberdi’nin kitapları sanki Emir Timur’a hakaret kastıyla kaleme alınmıştır. Daha başlangıcında ‘Allah’ın belası’ diye söz girilmekte, aşağılanmakta ve yeri geldikçe en ağır sıfatlar kendisine takılmaktadır. Ona göre Timur’la savaşanlar hep iyi ve kahraman insanlardır. Timur ordusunda yer alanlar ise ‘eşekler’, ‘it enikleri’, ‘açgözlü köpekler’, ‘aşağılık putperestler’, ‘pespaye Mecusi büyücüler’ vesairedir. Maalesef daha sonra Timur’u değerlendirenler de İbni Arabşah’ın dünyasından kurtulamamışlardır. Oysa diğer tarafta daha nice çağdaş eserler büyük bir taassupla bir kenara itilerek değerlendirmeye alınmamıştır.

Diğer taraftan Timur’u hiç cihat etmemekle suçlayanlar da az değildir. Bunlar sanki O’nu ve seferlerini hiç incelememiş gibidirler. Moğollarla cihadını, Gürcülerle mücâdelesini, Hindistan’daki gazâlarını ve İzmir’in fethini adeta duymamışlardır.

İkincisi ise Türk târihinden gafildirler. Türk târihi maalesef yüzde seksen iç harplerden ibâret değil midir? Hangi devletimizin dış savaşları iç savaşlarından fazladır acaba? Çok övdükleri Toktamış’ın kâfirlerle hangi cihadı vardır ki?

Netice olarak târih kendi ilmî disiplini içerisinde objektif olarak değerlendirilmelidir. Hatâ ve sevabıyla terâziye vurulmalıdır. Evet, Timur birlik ve beraberliği sağlama yönünde çok kan dökmüştür. Fakat kendimize sâdece bir soru sorup, araştırıp Timur’a verilen sıfatların ne kadar haklı olduğuna ondan sonra karar vereceğiz. Osmanlılar hariç, Timur’un idâresi altına aldığı ülkeler O’nun idâresine girmeden önce ne durumdaydılar? Kiminle cihad ediyorlardı ve kimin kanını döküyorlardı? Onlarca beylik ve devletin târihi gözden geçirilirse Timur asıl o zaman anlaşılacaktır.

Emir Timur’un en büyük özelliği, Türk ve Müslümanları birlik ve beraberlik içinde bir bayrak altında toplamasıdır. Cenab-ı Hakk Türk ve İslam dünyasını her daim O’nun arzusuna uygun olarak bulundursun. Düşmanlarını ise zebun eylesin!’ (s: 282-282)

TİMAŞ YAYINLARI:  

Alayköşkü Caddesi Nu: 11 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-511 24 24 Belgegeçer: 0.212-512 40 00  

e-posta: [email protected] /  www.timas.com.tr

Prof. Dr. AHMET ŞİMŞİRGİL: 

1959 yılında Sinop’un ilçesi Boyabat’ta doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı yerde tamamladı. 1978’de girdiği Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Târih Bölümü’nden 1982’de mezun oldu. 1983’te aynı bölümdeki Yeniçağ Anabilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak vazifeye başladı. 1985’te Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. 1989’da Marmara Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Târih Bölümü’ne naklen geçiş yaptı. 1990’da ‘Osmanlı Taşra Teşkilatı’nda Tokat (1455- 1574)’ isimli çalışmasıyla Târih Doktoru unvanını aldı. 1997’de ‘Uyvar’ın Osmanlılar Tarafından Fethi ve İdâresi’ isimli takdim teziyle Doçent oldu. 2003’te Profesör kadrosuna tâyin edildi. Hâlen aynı üniversitede Öğretim Üyesi olarak görevine devam etmektedir. Ayrıca Marmara Üniversitesi Osmanlı Târihi Araştırmaları ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü’nü de yürütmektedir. Prof. Şimşirgil’in çeşitli dergilerde yayımlanmış çok sayıda ilmî makalesi bulunmaktadır. 

Yayımlanmış eserleri: *Kaptan Paşanın Seyir Defteri, *Kayı 1 -Ertuğrulun Ocağı, *Kayı 2 -Cihan Devleti, *Kayı 3 -Haremeyn Hizmetinde, *Kayı 4 -Ufukların Padişahı Kanûnî, *Kayı 5 -Kudret ve Azamet Yılları, *Kayı 6 -İmparatorluğun Zirvesi ve Dönüş, *Kayı 7 -Kutsal ittifaka Karşı, *Kayı 8 -Islahat, Darbe ve Devlet. *Valide Sultanlar ve Harem, *Denizler Fatihi Piyale Paşa 1 -Cerhe Zaferi, *Topkapı Sarayı: Bir Müstakil Dünya, *Osmanlı Gerçekleri, *Otağ-1 -Büyük Doğuş, *Ahmed Cevdet Paşa ve Mecelle Devr-i *Gül Sohbetleri, *Slovakya’da Osmanlılar, *İstanbul, Fetih ve Fatih Fethin Kahramanları.

KUŞBAKIŞI

FIRTINAYLA GELENLER

Hasan Külünk, 1954 İstanbul doğumludur. Makine Mühendisi’dir. Sosyoloji ve Antropoloji alanında yüksek lisans derecesine sâhiptir. Bunlarda da yetinmemiş, Seyit Ahmet Arvasi, Osman Yüksel Serdengeçti, Alparslan Türkeş ve daha pek çok yazar, şâir, devlet ve siyâset adamı ile mütefekkirlerin rahle-i tedrisinden feyz almıştır. 

Talebelik yıllarında dergi yöneticisi ve yazar olarak adını duyurdu. İş hayatının başlangıcında devlette ve özel sektörde üst düzey idârecilik yaptı. 

Hâlen ailesi fertlerinin hissedar olduğu şirketler grubunun Yönetim Kurulu ile Külünk Sağlık, Eğitim ve Kültür Vakfı’nın Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanlıklarını uhdesinde bulundurmaktadır. 

Bütün bu meşguliyetlerinin arasında memleket meseleleri üzerinde kafa yormakta, zihin sancılarıyla derin tahliller ve isâbetli tahminler ihtiva eden makaleler yazmaktadır.  Fikir yazılarını, ‘Devletle Hasbihal’ isimli kitap hâlinde yayımlamıştır. 

Türk olup da gençliğinde şiirle ilgilenmeyen, manzume veya şiir yazmayan yok gibidir. Geniş bir ufka sâhip, gönüllerini duygu ve sevgi iksiri ile besleyenlerin - bezeyenlerin şairlikleri, olgunluk yaşlarında da devam eder. Mısra-ı bercesteler önce sayfalara intikal eder, sonra sayfalar zevkle okunan kitaplara dönüşür. 

Hususiyetlerinin bir kısmı özetlenen Hasan Külünk, gönül adamıdır. Gönlü yurt ve millet aşkıyla, insan sevgisiyle doludur. Aşkını ve sevgisini mısralarda nakış nakış işlemiştir. O’nun, ‘Fırtınayla Gelenler’ isimli okunası kitabı zihnindeki ve gönlündeki fırtınaların okuyucuya intikal eden seçkin ürünleridir. 

13,6 X 21 santim ölçülerinde, 140 sayfalık eserde Külünk’ün 90 adet şiiri yer alıyor. Eserden tadımlık olarak alınan bir şiir: 

BEN NEYİM Kİ?

Dünya malı dediğin,                                                                                                                                                                                     İki lokma yediğin. 

Toplaması hoş amma,  

Dağıtmayı unutma.                                          

Mal O’nun mülk de O'nun,                                                                                                                                                                                     O'dur evvelin sonun.                                                                                                                                                                                   İstemek kolay amma,                                                                                                                                                                                      Şükretmeyi unutma.

Verdiği takdiridir,                                                                                                                                                                                                 Sınamak taktiğidir.                                                                                                                                                                                          Nasip mutlaka gelir,   

Bölüşmeyi unutma.

Dinle, düşün, teslim ol.                                                                                                                                                                               Budur ona giden yol.                                                                                                                                                                                     Her şeyi yazmış amma,                                                                                                                                                                      Fikretmeyi unutma.

Bulduğunu otur ye,                                                                                                                                                                                              Ye de nerden geldi de.                                                                                                                                                                                      Sonra kaynağa dönüp,                                                                                                                                                                    Zikretmeyi unutma. 

Musaoğlu ne dersin,                                                                                                                                                                                     Sen de geleni yersin.                                                                                                                                                                                  Herşey aslına dönsün,                                                                                                                                                                                 Divâneyi unutma.

Musaoğlu mahlasıyla 30.05.2016 târihinde yazılan bu mısraların, diğer şiirlerin hakkını gasbedeceği bilinmektedir. Ne var ki kitaptaki bütün şiirleri buraya almak mümkün değildir.  

Hasan Külünk’ün Mayıs 2017’de yayımlanan Fırtınayla Gelen’ isimli şiir kitabı,  başarılı bir karne getiren veya sınıfını geçen, mezun olan her yaştaki öğrenciye; aile arasında sözleri kesilen, nişanlanan ve de evlenen gençlere; ziyâret edilen dostlara ve hatta doğum, sevgililer, anneler, babalar, (şâyet varsa) anneanneler, babaanneler, dedeler, gününü kutlama vâsıtası olarak hediye edilebilir. Sonuncular, bizim kültürümüzün dışında kalmakla birlikte, kitap hediyeleşmesine vesile olursa, günün kutlanması (makul görülemese bile) bir dereceye kadar mâzur görülebilir. 

Hattâ hiçbir vesile olmadan da kitap hediye edilebilir. Hediyeleşmek sünnettir. 

Yeri gelmişken belirtilmeli: Kitap hediyeleşmesini alışkanlık hâline getirmekte geç kaldık. 

Haydi Bismillah…  

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:   

Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65 

Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr 

SULTAN ALPARSLAN / Fethin Babası:

Selçuklu Sultanı Alparslan (1029-1072), sâdece 9 yıl hükümdarlık yapmış Türk cihangiridir.   

Doç. Dr. Cihan Piyadeoğlu’nun hazırladığı eserde Alp Arslan’ın Cend'den Maveraünnehir'e, Harizm'den Horasan'a, İran'dan Anadolu'ya uzanan seferleriyle muhteşemdir. O, hâkimiyetini doğu ile batı arasında birleştirmiş ilk Türk devletinin muzaffer hükümdârıdır. Bu coğrafyada Türkleri kalıcı kılan fikirlerin kaynağıdır. Anadolu'nun Türkleşmesinden cumhuriyetimizin kuruluşuna kadar gelen yolu, O açmıştır. 

13,5 X 21 santim ölçülerinde, 256 sayfa hacimle Ocak 2017’de yayımlanan kitap, yeni bilgiler sunuyor, gururla okunuyor. Târihçilerin faydalanabileceği gibi, târih severler de zevkle okuyabileceklerdir.  Doğumundan, eğitimine, mücâdelelerinden tahta çıkışına, zafer ve fetihlerinden şehit edilişine kadar romanlara ve filmlere konu olabilecek hayatı, akıcı bir üslupla, kaynaklar ve haritalar eşliğinde sunuluyor. 

KRONİK KİTAP:   

Klodfarer Caddesi Nu: 16 Fırat Apartmanı Daire: 6 Sultanahmet, İstanbul. Telefon: 0.212-516 66 94 Belgegeçer: 0.312-516 99 80 e-posta: [email protected]    http://www.kronikyayinlari.com  

HAYAT AĞACI:

Hayat Ağacı, kökleri cennette, dalları dünyada olduğu varsayılan bir simgedir. Bu ismi taşıyan 16 X 24 santim ölçülerinde, 672 sayfa hacimli kitap, Haziran 2017’de yayınlandı. 

Türkolog Prof. Dr. Şinasi Tekin’in eşi Gönül Alpay Tekin’nin edebiyatla alakalı 21 adet makalesini ihtiva ediyor. Makale başlıklarından bâzıları: *Ali Nihat Tarlan, *Edebî Eserlerin Değerlendirilmesinde Yeni Bir Yaklaşım, *19. Yüzyıl Özbek Edebiyatına Genel Bir Bakış, *Fatih Devri Edebiyatı, *Türk Edebiyatı, 13-15. Yüzyıllar, *Ali Şîr Nevâî’nin Bir Mesnevisi, *Hamdullah Hamdi’nin Leyla ile Mecnun Hikâyesi, *Timur Devrine Ait İki Şiir. 

YEDİTEPE BASIM YAYIN DAĞITIM LİMİTED. ŞİRKETİ:

Çatalçeşme Sokağı Nu: 27 Defne Han Daire:12 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-528 47 53 

Belgegeçer: 0212-512 33 78 www.yeditepeyayinevi.com    e-posta [email protected] 

KISA KISA… KISA KISA…

1-OSMANLI SURİYESİ’NDE BİTMEYEN MÜCADELE: (Selim Han Yeniacun / İlgi Yayınları)

2-OSMANLI TARİHİYLE İLGİLİ TARTIŞMALI MESELELER: (Abdurrahman Türkmen / Cinius Yayınları)

3-KUR'AN-I KERİM TÜRKÇE MEALİ: Elmalılı Hamdi Yazır / Gece Kitaplığı

4-ESKİZ DEFTERLERİMDEN OSMANLI MİMARİSİ: Serap Ekizler Sönmez / Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları.

5-BEYAZ KELEBEKLER (Hikâyeler): Rahimcan Otarbayev / Bengü Yaynları