KUTADGU BİLİG

Günümüz Türkçesi ile adı, ‘Devlet Olma Bilgisi’ veya ‘Mutlu Olma Bilgisi’ şeklinde ifâde edilebilen Kutadgu Bilig; 11. yüzyılda Karahanlı Uygur Türklerinden Yusuf Has Hacib'in, Mesnevî tarzında yazıp Doğu Karahanlı hükümdârı Tabgaç Buğra Han (diğer adı ile Ebû Ali Hasan bin Süleyman Arslan'a takdim ettiği Türkçe eserdir.

Kitap, ‘Siyâsetnâme’ olarak anılan edebî türün ilk eseridir. Diğer özellikleri şöylece özetlenebilir: 

1-Türklerin İslamiyet’i kabul etmelerinden sonraki ilk yazılı eserdir.

2- Allegorik ve didaktiktir.

3- Bazı bölümlerinde ansiklopedik bilgiler içerir.

4- Eser, 4 soyut kavram üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kün Togdı (hükümdar, kanun, adalet); Ay Toldı (mutluluk, saadet); Odgurmış (akıbet, hayatın sonu); Ögdülmiş (Akıl, zekâ)

5- Kitapta; nasıl mutlu olabileceğimiz, hayata nasıl tutunabileceğimiz anlatılmaktadır.

Yusuf Has Hâcib, eserinde kitabın adını ve mânasını şöyle açıklamaktadır: ‘Kitabın adını Kutadgu Bilig koydum. Okuyana kutlu olsun ve ona yol göstersin. Ben sözümü söyledim ve kitabı yazdım: Bu kitap, her iki dünyayı tutan bir eldir. İnsan her iki dünyayı devletle elinde tutarsa; mes’ud olur, bu sözüm doğrudur.’

Ord. Prof. Dr. Reşid Rahmeti Arat, (1900-1964) Kutadgu Bilig’in ‘Kutlu olma bilgisi’ anlamına geldiğini söylemiştir.

Prof. Dr. Sadri Maksudî Arsal’a (1878-1957) göre; Kutadgu Bilig’deki ‘kut’ kelimesi, ‘siyasî hâkimiyet’ kavramını ifâde etmektedir ve tâlih, saadet ve bahtiyarlık ikinci planda kalan ve ancak sonraları ortaya çıkan talî mânâlardır.

Kitap, baştan sona 4 sembolik şahsiyetin karşılıklı konuşma ve münârazalarından oluşmuşmaktadır. Eserde Tanrı, Muhammed Peygamber, Dört Halîfe ve Kara Buğra Hân methedilikten sonra; iyilik etmenin faydaları; bilgi ile aklın meziyet ve faydaları; devletin sıfatı; adalet vasfı; hükümdarın vasıfları; vezirin, kumandanın, ulu hâcibin, kapıcıbaşının, elçilerin, kâtibin, hazinedârın, aşçıbaşının, hizmetkârların vasıfları; dünyanın kusurları; ahiretin kazanılması; beylere hizmet etmenin usûl ve nizâmı, hizmetkârlarla nasıl geçinileceği, avâm ile nasıl münâsebet kurulacağı, Ali evlâdı, âlimler, tabipler, efsûncular, rüya tâbircileri, müneccimler, şâirler, çiftçiler, satıcılar, hayvan yetiştirenler, zenâat erbâbı, fakirler ile münâsebet; evlilik; çocuk terbiyesi; hizmetçilere nasıl muâmele edileceği; ziyafete gitme âdabı; ziyafete dâvet usûlü; memleketi tanzim etme usûlü; doğruluğa karşı doğruluk, insanlığa karşı insanlık gösterilmesi; zamanın bozukluğu ve dostların cefası konuları işlenmiştir.

Eser, 6645 beyit, 85 bâbdan oluşmaktadır. Beyit numaraları parantez içinde belirtilmekle birlikte 85 bâb aşağıdaki gibidir:

Mensûr Mukaddime (1-38)

Manzûm Mukaddime (1-77)

(Kutadgu Bilig)

1-Tanrı Azze ve Cellenin Medhi (1-33)

2-Peygamber Aleyhi's-Selâmın Medhi (34-48)

3-Dört Sahâbenin Medhi (49-62)

4-Parlak Bahar Mevsiminin ve Büyük Buğra Han'ın Medhi (63-123)

5-Yedi Yıldız ve On İki Burç (124-147)

6-İnsanoğlunun Değerinin Bilgi ve Akıldan Geldiği (148-161)

7-Dilin Meziyeti ve Kusuru, Faydası ve Zararı (162-191)

8-Kitap Sâhibinin Özrü (192-229)

9-İyilik Etmenin Medhi ve Faydaları (230-286)

10-Bilgi ile Aklın Meziyet ve Faydaları (287-349)

11-Kitabın Adı, Mânası ve Yazarın İhtiyarlığı (350-397)

12-Sözün Başı: Hükümdar Kün Togdı Hakkında (398-461)

13-Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün-Toldı Hizmetine Girmesi (462-580)

14-Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (581-619)

15-Ay-Toldı'nın Hükümdara Kendisinin Saâdet Olduğunu Söylemesi (620-656)

16-Ay-Toldı'nın Hükümdara Devlet Sıfatını Söylemesi (657-764)

17-Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfını Söylemesi (765-791)

18-Hükümdar Kün Togdı'nın Ay-Toldı'ya Adâlet Vasfının Nasıl Olduğunu Söylemesi (792-954)

19-Ay-Toldı'nın Hükümdara Dilin Fazîletini ve Sözün Faydalarını Söylemesi (955-1044)

20-Saâdetin Devamsızlığı ve İkbâlin Dönekliği (1045-1157)

21-Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Nasîhat Vermesi (1158-1277)

22-Ay-Toldı'nın Oğlu Ögdülmiş'e Öğüt Vermesi (1278-1341)

23-Ay-Toldı'nın Hükümdar Kün Togdı'ya Vasiyetnâme Yazması (1342-1547)

24-Hükümdar Kün Togdı'nın Ögdülmiş'i Çağırması(1548-1580)

25-Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Huzuruna Çıkması (1581-1590)

26-Ögdülmiş'in Hükümdar Kün Togdı'nın Hizmetine Girmesi (1591-1849)

27-Ögdülmiş'in Hükümdara Aklın Târifini Söylemesi (1850-1920)

28-Ögdülmiş'in Beyliğe Lâyık Bir Beyin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (1921-2180) 

29-Ögdülmiş'in Beylere Vezir Olacak Kimsenin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2181-2268)

30-Ögdülmiş'in Hükümdara Kumandanın Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2269-2434)

31-Ögdülmiş'in Hükümdara Ulu Hâcib'in Nasıl Bir İnsan Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2435-2527)

32-Ögdülmiş'in Hükümdara Kapıcı-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2528-2595)

33-Ögdülmiş'in Hükümdara Elçi Olarak Göndermek İçin Nasıl Bir İnsan Lâzım Geldiğini Söylemesi (2596-2671)

34-Ögdülmiş'in Hükümdara Kâtibin Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2672-2742)

35-Ögdülmiş'in Hükümdara Hazinedarın Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2743-2827)

36-Ögdülmiş'in Hükümdara Aşçı-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2828-2882)

37-Ögdülmiş'in Hükümdara Meşrubatçı-Başının Nasıl Olması Lâzım Geldiğini Söylemesi (2883-2956)

38-Ögdülmiş'in Hükümdara Hizmetkârların Beyler Üzerindeki Haklarının Neler Olduğunu Söylemesi (2957-3186)

39-Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a Mektup Yazıp Göndermesi (3187-3288)

40-Ögdülmiş'in Odgurmış'ı Ziyaret Etmesi (3289-3317)

41-Odgurmış'ın Ögdülmiş ile Münâzara Etmesi (3318-3511)

42-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyanın Kusurlarını Söylemesi (3512-3645)

43-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Dünya Vâsıtası ile Âhiretin Kazanılmasını Söylemesi (3646-3712)

44-Odgurmış'ın Hükümdara Mektup Yazıp Göndermesi (3713-3895)

45-Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'a İkinci Mektubu Göndermesi (3896-3970)

46-Odgurmış'ın Ögdülmiş ile İkinci Defa Münâzara Etmesi (3971-4030)

47-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Beylere Hizmet Etmenin Usûl ve Nizâmını Söylemesi (4031-4164)

48-Öğdülmüş'ün Kapıdaki Hizmetkârlar ile Nasıl Geçinileceğini Söylemesi (4165-4319)

49-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Avâm ile Nasıl Münâsebet Kurulması Lâzım Geldiğini Söylemesi (4320-4335)

50-Ali-Evlâdı ile Münâsebet (4336-4340)

51-Âlimler ile Münâsebet (4341-4354)

52-Tabipler ile Münâsebet (4355-4360)

53-Efsûncular ile Münâsebet (4361-4365)

54-Rüyâ Tâbircileri ile Münâsebet (4366-4375)

55-Müneccimler ile Münâsebet (4376-4391)

56-Şâirler ile Münâsebet (4392-4399)

57-Çiftçiler ile Münâsebet (4400-4418)

58-Satıcılar ile Münâsebet (4419-4438)

59-Hayvan Yetiştirenler ile Münâsebet (4439-4455)

60-Zenâat Erbâbı ile Münâsebet (4456-4468)

61-Fakirler ile Münâsebet (4469-4474)

62-Evlilik (4475-4503)

63-Çocuk Terbiyesi (4504-4526)

64-Hizmetçilere Nasıl Muâmele Edileceği (4527-4572)

65-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Gitme Âdabını Söylemesi (4573-4643)

66-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Ziyâfete Dâvet Usûlünü Söylemesi (4644-4679)

67-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Dünyadan Yüz Çevirip, Olana Kanâat Ettiğini Söylemesi (4680-4933)

68-Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış'ı Üçüncü Defa Dâvet Etmesi (4934-5030)

69-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Gelmesi (5031-5034)

70-Hükümdar Kün Togdı'nın Odgurmış ile Görüşmesi (5035-5131)

71-Odgurmış'ın Hükümdara Öğüt vermesi (5132-5466)

72-Ögdülmiş'in Hükümdara Memleketi Tanzim Etme Usûlünü Söylemesi (5467-5631)

73-Ögdülmiş'in Geçen Hayatına Acıyarak, Tövbe Etmesi (5632-5720)

74-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Tavsiyede Bulunması (5721-5761)

75-Doğruluğa Karşı Doğruluk, İnsanlığa Karşı İnsanlık Gösterilmesi (5762-5952)

76-Odgurmış'ın Hastalanarak, Ögdülmiş'i Çağırması (5953-5992)

77-Ögdülmiş'in Odgurmış'a Rüya Tâbirini Söylemesi (5993-6031)

78-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Rüya Gördüğünü Söylemesi (6032-6036)

79-Ögdülmiş'in Odgurmış'ın Rüyasını Tâbir Etmesi (6037-6046)

80-Odgurmış'ın Bu Rüyaya Başka Bir Tâbir Söylemesi (6047-6086)

81-Odgurmış'ın Ögdülmiş'e Nasîhat Etmesi (6087-6285)

82-Kumaru'nun Ögdülmiş'e Odgurmış'ın Ölüdüğünü Söylemesi(6286-6292)

83-Kumaru'nun Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6293-6298)

84-Ögdülmiş'in Odgurmış İçin Mâtem Tutması (6299-6303)

85-Hükümdarın Ögdülmiş'e Baş Sağlığı Dilemesi (6304-6520)

İlâveler

1-Gençliğine Acıması ve İhtiyarlığı (6521-6564)

2-Zamanın Bozukluğu ve Dostların Cefâsı (6565-6604)

3-Kitap Sâhibi Yusuf'un Kendisine Nâsîhat Etmesi (6605-6645)

Şekil ve Anlatım: 

Yusuf Has Hâcib’in eseri, dil itibariyle Karahanlı devri Hakâniye Türkçesi’nin bir metni olarak sınıflandırılmıştır. Arapçanın ilim, Farsça’nın şiir dili olduğu bir dönemde, Türkçe yazılan bu eserde kullanılan alfabe, kesin olarak belli değildir. Ancak bugünkü mevcut nüshalara esas olan üçüncü defa yazılışında kullanılan alfabenin Arap harfleri ile yazıldığı kesindir. Eser, Türkçe yazılmasına rağmen, ölçüde Fars edebiyatı ölçüsü olan aruz vezni (faûlun faûlun faûlun faûl), nazım biriminde Fars edebiyatı nazım birimi ‘beyit’ kullanılmıştır. Eserin nazım biçimi, yine Fars edebiyatına ait olan ‘mesnevî’ nazım biçimidir.

 Nüshalar:

Yazıldıktan bir süre sonra unutulmuş ve çok dar bir kesimin istifâdesiyle sınırlı kalmış olduğu anlaşılan eser, iki kere ortaya çıkarılmıştır. İkinci defa ortaya çıkarıldığında manzûm mukaddime ilave edilmiştir. Daha sonraki bir devreye ait olan üçüncü defa ortaya çıkışında ise ilk ortaya çıkışında ilâve edilen manzûm mukaddimenin eksik ve kötü bir hulâsası olan mensûr bir mukaddime eklenmiş, ancak ne zaman ve nerede yazıldığı hakkında bilgi verilmemiştir. Kutadgu Bilig’in bugün elimizde bulunan her üç nüshası, eserin bu üçüncü tedvinine aittir. Aynı nüshaların birer istinsahlarıdır.

 Herat Nüshası: 

Kutadgu Bilig’in ilk defa bulunan ve dolayısıyle bu eser üzerindeki çalışmalara esas olan bu nüsha, 1439’da, Herat’da istinsah edilmiştir. Bu nüshanın Anadolu’ya geçmesi, önce Tokat’a ve sonra 1474’de, Fatih Sultan Mehmed Han döneminde, İstanbul’a gelmiş olması hakkında, esere sonradan eklenmiş şu kayıt vardır: ‘Sekiz yüz yetmiş dokuz yılında Abdurrezzak Şeyh-zâde Bahşı için, Fenârî-zâde Kadı Ali, İstanbul’dan mektup göndererek, Tokat’tan getirttiler; mübârek olsun, devlet gelsin, mihnet gitsin.’ 1839 yılında, İstanbul’da Avusturya elçiliği müsteşarı tanınmış Türkolog ve tarihçi Von Hammer (1774-1856) tarafından ele geçirilmiş, Viyana İmparator Sarayı kütüphanesine hediye edilmiştir. Macar müsteşrik Hermann Vambery, (1832-1913) 1870 yılında, eserin bin kadar beytinin Almanca tercümesini neşretmiş, transkripsiyonunu yapmıştır. 1910 yılında Radloff, (1837-1918) transkripsiyonunu ve Almanca tercümesini neşretmiştir. Türkiye’de ilk defa 1942’de Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım halinde basılmıştır

Fergana Nüshası:

Kutadgu Bilig’in ele geçen nüshaları arasında en önemlisidir. Bu nüshayı Türkistan’da, Fergana’da bulan Zeki Velidi Togan, (1890-1970) eser hakkında genel bir bilgi vermiştir. Buna göre, kitabın dağınık sahifeleri sonradan bir araya getirilerek dikilmiş ve dörtlükler altın suyu ile yazılmıştır. Diğer nüshalara göre daha itinalı yazılmış olan bu nüshanın baş ve son kısmı eksiktir ve nerede, ne zaman, kimin tarafından, kimin için yazılmış olduğu hakkındaki kayıtlar da, bu eksik sahifeler ile birlikte kaybolmuştur. Herat ve Mısır nüshalarında başta mensûr mukaddime, sonra manzûm mukaddime, ardından babların fihristi ve sonunda Kutadgu Bilig metni gelirken Fergana nüshasında manzûm mukaddime yoktur. Türkiye’de, 1943 yılında, Türk Dil Kurumu tarafından tıpkıbasım halinde yayınlanmıştır.

Mısır Nüshası: 

Bu nüsha, 1896’da, Kahire’de, Hidiv (bugünkü Kral) Kütüphanesinin o zamanki müdürü Alman âlim Moritz tarafından bulunmuştur. Kütüphane tanzim edilirken, bodrum kata atılmış olan dağınık kitap ve sahife yığınları gözden geçirildiği sırada, Kutadgu Bilig’e ait parçalar toplanarak, bir araya getirilmiş ve böylece bu nüsha, kaybolmaktan kurtarılmıştır. Nüshanın bazı kısımları zâyi olmuş, başında ve ortalarında bazı sahifeler, rutubet tesiri ile zedelenmiş, geri kalan kısmı ise iyi muhafaza edilmiştir. Nüsha çok dikkatle yazılmış ve atlanılmış kelime ve beyitlerin yerleri işaretlenerek sahife kenarına eklenmiştir. 1943 yılında bu nüshanın da tıpkıbasımı Türk Dil Kurumu tarafından yayınlanmıştır.

Kutadgu Bilig; Türkiye Türkçesine Ord. Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat tarafından çevrilmiştir. Ticârî faaliyetten çekilmiş olan Kabalcı Yayınevi tarafından 2006 yılında sert kapak içerisinde ciltli, 1285 sayfalık kitap, sahaflarda bulunabilir. 

Antik Kitap tarafından 2008 yılında yayınlanmış 109 sayfalık özet kitap, ayrıca 46 sayfalık e-kitap vardır.

Türk Dil Kurumu’nun yayımladığı Kutadgu Bilig, 16 X 24 santim ölçülerinde, 576 sayfadır.

İş Bankasının 2015 yılında yayımladığı 12,5 X 20,5 santim ölçülerinde 520 sayfalık kitap, İş Bankası Kitap Satış mağazalarında bulunabilmektedir. 

YUSUF HAS HÂCİB: 

Yusuf Has Hâcib hakkındaki bilgilerin tek kaynağı, yine kendi eserine sonradan eklenmiş olan manzûm ve mensûr mukaddimelerdir. On birinci yüzyılda, Balasagun (Kuz-Ordu)’da doğmuştur. Asil bir aileye mensup olup, ilmî, fazîletleri, zühd ve takvası ile cemiyetin içinde en yüksek hizmet mertebesine ermiş bir zattır. Eserine 1069 yılında Balasagun’da başlamış, daha sonra gittiği Kaşgar’da 1070 yılında tamamlamış ve Karahanlı hükümdarı Tavgaç Kara Buğra hânlar hânının huzurunda okumuştur. Hâkan, şâirin kalem kudretini takdir ederek, O’na iltifat etmiş ve yanına alarak, ona ‘Has hâcib’ unvanını vermiştir. Bundan dolayı nâmı Yusuf Has Hâcib olarak yayılmıştır. Eserini yazarken 50 yaşında olduğunu belirtmektedir. Bu bilgilerden O’nun 1019 yılı civarında doğduğu söylenebilir. Ölüm tarihi hakkında herhangi bir bilgi günümüze intikal etmemiştir. Eserin ilave kısmında kendisinden bahsederken, ihtiyarladığını, hayatını insanlara hizmet etmekle geçirerek ibâdete geç kaldığını belirtmektedir.

Mekânı cennet olsun.