TÜRK MÜZİĞİNDE MAKAMLAR, USÛLLER VE SEYİR ÖRNEKLERİ

İnsanoğlu duygu ve düşüncelerini önce cümlelerle daha sonra da mûsıkî ile ifâde etmiştir. Târih boyunca mûsıkînin değişik târifleri yapıldı. 980-1037 yılları arasında yaşayan Türk asıllı âlim İbn Sînâ’ya göre mûsıkî; ‘Birbiriyle uyumlu olup olmadığı yönünden sesleri ve bu sesler arasındaki zaman sürelerini araştıran riyâzî(1) bir ilimdir.’ Diyor Yine Türk asıllı olup 1360-1435 yılları arasında yaşayan Abdülkadir Meragî ise mûsıkîyi; ‘ilk devirlerden beri tertip edilen, kulağa yumuşak gelen nağmelerin bir araya getirilmesi’ olarak târif ediyor. Ecnebilerden de iki târif verelim: Fransız siyaset adamı filizof ve yazar Jean-Jacques Rousseau (1712-1778): ‘Sesleri kulağa hoş gelecek şekilde tertip edebilme sanatı’, Alman filozof Immanuel Kant (1724-1804): ‘Sesler vâsıtasıyla birbirini tâkip eden güzel hisleri ifâde etme sanatı.’ Diyorlar. 

Târiflerden anlaşıldığına göre mûsıkî, hem ilimdir, hem de sanattır. 

İslâmiyet’te mûsıkî, çok tartışılan mevzulardan biridir. Fıkıh(2) ilminde mûsıkî ilmini ve sanatını tam olarak karşılayacak bir kelime yoktur. ‘Bir sözü ahenkli bir şekilde mırıldanmak, şarkı türkü, gazel, kaside ve benzerlerini kulağa hoş gelen heyecan verici bir tarzda söylemek, okumak’ mânâsındaki ‘gınâ’ kelimesinin, ‘mûsıkî’ ile aynı mânâya geldiği ifâde edilmektedir. Bâzı İslâm âlimleri, gınâyı yasaklayıp haram olduğunu söylerlerken, diğerleri hoş karşılamışlar, belli şartlar içerisinde mubah(3) olduğunu belirtmişlerdir. Bu mesele ile alakalı olarak en geniş ve derinlemesine incelemeleri bulunan İmam Gazzali (1058-1111) ve Muhyiddin İbn’l-Arabî (1165-1240), gerek Kur’an-ı Kerim’de gerekse Sünnet’te, gınânın haramlığına dâir bir delil bulunmadığını, sahih bir hadiste mubahlığına dâir delil olduğunu ifâde ederler. 

Bu bilgilerin ışığı altında Klasik Türk mûsıkîsini dinlemenin, bu mûsıkî ile alakalı çalışmaların günah ve haramla bir alakasının olmadığında şüphe yoktur. Bu sebeple Osmanlı Cihan Devleti döneminde, bestekâr pâdişahların da desteğiyle Türk mûsıkîsi, dâima büyük itibar görmüştür.

Günümüzde, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de popüler müziğe daha fazla alaka gösterildiği bir gerçektir. Bununla birlikte, halk arasında klâsik Türk mûsikîsi dinleyicilerinin, hakkındaki çalışmaların giderek attığı görülmektedir. Türk mûsikîsı hakkındaki yayınların artması memnuniyet vericidir. 

Bu sahâda, daha önce de mükemmel eserler veren M. Fatih Salgar’ın Türk Müziğinde Makamlar, Usûller ve Seyir Örnekleri isimli eseri 19,5 X 27,5 santim ölçülerinde, birinci hamur kâğıda basılı 288 sayfalık kitabı, sonbaharın nâdir güzellikteki  ısıtan ve aydınlatan parlak güneşi gibi kültür hayatımıza doğdu. 

Eser, Prof. Dr. Nevzad Atlığ’ın ‘Sunuş’ yazısı ile başlıyor. Sonra M. Fatih Salgar’ın ‘Önsöz’ü var. 

Kitap, ‘Temel Bilgiler’, ‘Türk Mûsıkîsinde Beste Şekilleri’, ‘Basit Makamlar’, ‘Hicaz Makamları’, ‘Şed Makamlar’, ‘Mürekkep Makamlar’, ‘Türk Mûsıkîsinde Usuller’ başlığı altında, ara başlıkları da ihtiva edecek şekilde 7 bölümden meydana geliyor. Eser bu hâliyle, yeni başlayanlardan, bilgisini geliştirip zirveye ulaşmak isteyenlere kadar her seviyedeki müzikseverlerin ihtiyacını karşılayacak kapasitededir. 

Eserin, müzikseverlerin ihtiyacını karşılamanın ötesinde, klasik Türk mûsıkîsini en mükemmel şekilde icra edenlerin sayısının artmasına vesile olacağın söylenebilir.  Böylece az sayıdaki konser salonları ile hayranlarının evlerine hapsedilmiş olan zengin ve muhteşem müziğimiz, misâfirlerinin nezâhetini, inceliğini ve asaletini pekiştiren daha şaşalı salonlarda hürriyetine kavuşur. Ve de daha sık olarak icrâ edilir.  

Üstat Fatih Salgar, Abdülkadir Meragî’den Fehmi Tokay’a, Bora Gazi Giray Han’dan Zekâi Dede’ye,  Buhurizâde Mustafa Itrî’den Bimen Şen’e, Tanbûrî Mustafa Çavuş’tan Ali Rifat Çağatay’a, Sadullah Ağa’dan Şemseddin Ziya Bey’e, Tab’i Mustafa Efendi’den Lem’i Atlı’ya, Sultan Üçüncü Selim Han’dan Şekerci Cemil Bey’e,  Hammamîzâde İsmail Dede Efendi’den Şevki Bey’e, Şâkir Ağa’dan Medenî Aziz Efendi’ye… 50’ye yakın bestekârın; Acem-Aşîrân, Acem-Kürdî, Bayâtî, Bestenigâr, Bûselik, Evcârâ, Eviç, Ferahfezâ, Ferahnâk, Gerdâniye, Gül’izâr, Hicâz, Hisar-Bûselik, Hüseynî, Hüzzam, Isfahan, Karcığar, Kürdîli Hicazkâr, Mâhur, Muhayyer, Nevâ, Nihavend, Nişâbürek, Rast, Rehâvî, Sabâ, Sultâni-Yegâh, Sûz-i Dil, Sûznâk, Şedd-i Arabân, Şehnaz, Şevkefzâ, Tâhir, Uşşak, Yegâh gibi 40 civarında makamdan eserini, notaları ve makamlar hakkındaki temel bilgilerle birlikte veriyor. 

Kitabın son 4 sayfasında Türk müziğinde kullanılan 100 adet makamın isimleri ve karakteristik özellikleri hakkında kısa bilgiler listesi bulunuyor. 

Fatih Salgar’ın ve Ötüken Neşriyat A.Ş.’nin bu muhteşem eseri kültürümüze kazandırmış olması her türlü takdirin üzerinde bir hizmettir. 

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.    

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50 Belgegeçer: 0.212-251 00 12 

e-Posta: [email protected]  www.otuken.com.tr  

(1)riyâzî: hesapla, matematikle alakalı  

(2)fıkıh: İslâmiyet’in usül ve hükümlerine ait amelî ve itikadî bilgileri ihtiva eden ilim dalı.  

(3)mubah: yapılmasında sevap veya günah olmayan işler

M. FATİH SALGAR:

22 Şubat 1954 târihinde Adana'da doğdu. 1972 yılında başladığı İstanbul Belediye Konservatuvarı’ndan, Nevzad Atlığ, Süheylâ Altmışdört, İsmail Hakkı Özkan ve Muazzam Sepetçioğlu gibi hocalardan eğitim görerek mezun oldu. 

Nevzad Atlığ'ın düzenlediği koro çalışmalarına katılarak repertuarını geliştirdi. 1978 yılında mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eski Önasya Dilleri ve Kültürleri Bölümü’nden, Yakın Çağ ve Umumî Türk Târihi kürsülerini de dâhil ederek mezun oldu. 

1973'ten itibâren Üniversite Korosu'nun çalışmalarına katıldı ve 1976-1988 arasında şef yardımcısı olarak yüzlerce üniversiteli gence Türk mûsıkîsi klasiklerini öğretti. 

Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. 

1976'da kurulan Devlet Korosu’nun kadrosunda ses sanatkârı olarak yer aldı. 

İstanbul Üniversitesi Konservatuarı’nda, 1978-2005 yılları arasında usul öğretmenliği yaptı. Bir süre İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nda da öğretim görevlisi olarak çalıştı. 

Nevzad Atlığ ile birlikte 40 fasiküllük, Türk Musikisi Klasikleri notalarını yayımladı. Yesarî Asım Arsoy ve İsmail Hakkı Özkan ile ayrıntılı musiki çalışmalarında bulundu. İstanbul Ansiklopedisi'nin yanı sıra çeşitli dergilerde ve gazetelerde araştırmaları ve makaleleri yayımlandı. ‘Dede Efendi’, ‘Üçüncü Selim’, ‘Türk Musikisinde 50 Bestekâr’, ‘Mevlevi Âyinleri’ ve ‘Hacı Ârif Bey’ adlı kitapları Ötüken Neşriyat tarafından yayımlandı. 

Bakırköy Müzik Akademisi Derneği kurucularından olan Fatih Salgar, 2006'dan bu yana Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu'nun şefliğini yapmaktadır.

KUŞBAKIŞI:

BİRAZCIK IHLAMUR, BİRAZCIK GELİNCİK GELİNCİK:

13,5 X 21 santim ölçülerinde, 160 sayfalık kitabın yazarı Sermin Canik diyor ki: 

Almanya'da Sivas kökenli bir işçi çocuğu olmak, bana çok şeyler kazandırdı. Mesela: iğne ile kuyu kazarken ilk tattığım bir yudum suya şükretmeyi… İşte bu benim alın terim demeyi… Annemden; hayatta hazır hiçbir şeyin tadı olmadığını… Babamdan; alın teri olmadan elde edilen her şeyin değersiz hatta haram olduğunu… ve mücâdeleyi ve tabîi karşılıksız sevmeyi de… Din, dil, ırk, renk gözetmeden sevmeyi... Sadece sevmeyi sevdiğim için sevmeyi… 

Hukuk fakültesini derece ile bitirsem de yıllardır Avukat olarak çalışsam da köyüme vardığımda bağdaş kurup ayran aşı içmeyi unutmadım... 

Hâli hazırda çalıştığım devlet kurumunda insanların hazin hikayelerini dinlerken, hayatlar hakkında karar verirken öğrendiklerimin, yaşadıklarımın okuyanlara soluk olmasını arzu ettim. 

Roman türündeki eser, Şubat 2017’de yayımlandı.  

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:  

Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65  

Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: [email protected]  www.bilgeoguz.com.tr

DEVLET VE TARİKAT:

Yrd. Doç. Dr. Zekeriya Işık’ın 232 sayfalık eseri, Mayıs 2016’da yayımlandı. 

Özellikle Sultan ikinci Mahmud Han döneminde Yeniçeri ocağı kaldırılırken Bektaşî tekkelerinin kapatılmasıyla baş gösteren şiddetli tartışmalar sebebiyle devlet-tarikat ilişkileri bir alev çemberiyle çevrili olarak algılanır. İşte elini bu çemberden içeri sokabilen yazar, cihan devletinden Cumhuriyet’e, tarikattan cemaate doğru yaşanan târihî ve sosyolojik dönüşümün ana hatlarında dikkatle geziniyor. ‘Devlet mekanizması tarikatlarla arasına nasıl bir mesafe koymalı?’ sorusunun târihî kökenlerini irdelerken tarikat müessesesinin batınî açıklamasını bir fener gibi okuyucunun eline tutuşturuyor. 

Bilhassa ‘kutub’luk meselesi üzerine İslam fikir târihinde oldukça değişik yorumlar yapıldığını, devleti idâre edenlerin bir mânâda yetkiyi bu ‘kutub’lardan mânevî işâretle aldıklarına dair inançların devlet-tarikat ilişkilerini etkilediğini öğrendiğimiz kitap, öncelikle tartışmaya ideolojik zeminde târifler getiriyor.  Akabinde bu başlığı vahdet-i vücut, velayet gibi konular üzerinden derinleştiriyor. Kitabı emsallerinden ayıran özelliklerden biri, tarikatların dünya idâresi üzerine telakkilerine geniş çaplı olarak yer veriyor. Yine tasavvufun içinden doğmuş fakat zaman zaman ‘yoldan’ çıkarak muhaliflerin devlete başkaldırmasının bir yöntemi hâline gelen mehdilik meselesi de teferruatıyla ele alınıyor. 

Osmanlı Devleti’nin ideolojik bir değerlendirmesinin yapıldığı bölümde ise aşiretten cihan devletine giden sürecin kilometre taşları tarikatlar bağlamında değerlendiriyor. Yazar Zekeriya Işık, devlet ve tarikatı iki ayrı damar kabul ediyor ve bunlar arasında uzanan yüzlerce kılcal damarı bir hekim titizliğiyle inceliyor.

ÇİZGİ KİTABEVİ:   

Sahib-i Ata Mahallesi, Mimar Muzaffer Caddesi Nu: 41, Helvacıoğlu Apartmanı Dâire: 1 Meram, Konya. Telefon: 0.332-353 62 65  Belgegeçer: 0.332-353 10 22 e-posta: [email protected] www.cizgikitabevi.com

Türkiye’nin Dış Politikası ve ORTADOĞU:

Adalet eski Bakanı Av. İsmail Müftüoğlu; asırlar boyunca Osmanlı Cihan Devleti’nin hâkimiyetinde bulunan ve çekildikten sonra yangın alanına dönüşen bölge Ortadoğu bölgesini inceliyor. Sahipsiz kalan Ortadoğu toprakları üzerinde, meydana gelen boşluktan istifâde için, emperyalist devletler ve küresel çetelerin nasıl birbirleriyle yarıştığını anlatıyor. Teşhisini objektif olarak ve kesin çizgilerle belirtiyor: ‘Söz sâhibi olması gereken Türkiye, Ortadoğu’daki yangını söndüreceği yerde, yanlış dış politikaları sebebiyle, seyirci olarak kalmıştır. Türkiye’den ümidini kesen Ortadoğulu Müslüman ülkeler, kurtuluş çâresi olarak emperyalist devletler ve küresel sermâye çeteleriyle anlaşmak mecburiyetinde kalmışlardır. Buna rağmen ırak, Suriye, Libya, Afganistan vurulmaktan kurtulamamıştır.’ Ve Sayın Müftüoğlu’nun hükmü: ‘Büyük devlet, hâmi olan devlettir. Âdil davranan devlettir. Sömürmeyen ve sömürtmeyen devlettir. Hakkı üstün tutan devlettir. Yangını seyreden değil, söndüren devlettir.’ 

13,5 X 20,5 santim ölçülerinde birinci hamur Iwory kâğıda basılı 360 sayfalık eser; geçen Temmuz ayında Rahmet-i Rahman’a yolcu ettiğimiz Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın takdim yazısı ile başlıyor. Ortadoğu ile çok yakından alakadar olan ve İslam Kalkınma Bankası’nda görev yapan Hocaların Hocası’nın değerlendirmeleri dikkat çekiyor. ‘Takdim Yerine’ başlığı altında Dr. Cezmi Bayram okuyucuya Türk Dünyası’nda küçük bir ufuk turu yaptırdıktan sonra büyük bir tevâzu ile yazısının başlığına, neden ‘Takdim Yerine’ kelimelerini koyduğunu açıklıyor. Okumaya, zarif sebebi öğrenmeye ve tatbik etmeye değer. 

Muhterem Av. Müftüoğlu’nun, sayfaları gözlere ve gönüllere hitap eden, alışılmışın dışında, ince bir zevkle hazırlanmış kitabı, kendilerinin kaleme aldığı ‘Önsöz’ ve ‘Giriş’ten sonra 5 bölüm hâlinde devam ediyor. Son 18 sayfada, ‘Sonsöz’, ‘Kaynakça’ ve ‘Dizin’ başlıklı bölümler var. 

Birinci bölümde ‘Neden Ortadoğu / Şark Politikaları’ sorusunun cevabı veriliyor. (s: 43-66)

İkinci bölümün ilk kısmında, ülkemizi ve milletimizi de çok yakından alakadar eden ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ele alınıyor. 

Yazar önce Ortadoğu’nun neden önemli olduğunu inandırıcı bir tarzda ortaya koyuyor. ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin tarihçesi’ başlıklı ara bölüm (s: 72-78), dünya siyâsetinin kararlı ve telaşsız gelişmelerinin içyüzünü açıklıyor. ‘ABD’nin asıl maksadı’ başlıklı kısımda Türkiye topraklarının hedefte olduğu, yaşanmış hâdiselerin ışığında tembel zihinlerin idrakine sunuluyor. 

Emperyalist Ülkelerin ve Türkiye’nin Ortadoğu Politikaları’ başlıklı üçüncü bölümde yazar, İngiltere’nin, Rusya’nın, ABD’nin, Almanya’nın, İsrail’in, İran’ın Ortadoğu ile alakalı hesapları; ‘gelecek geçmişin devamıdır’ anlayışı ile açıklanıyor.   Türkiye’nin Ortadoğu politikaları ise 1923-1950, 1950-1960, 1960-1980, 1980-1990, 1990-2000 ve 2000’den sonrası 6 safhada inceleniyor. (s:168-238) Diplomatik nezâket sâikiyle belirtilmemiş olmakla birlikte, net bir şekilde anlaşılıyor: ‘Türkiye’nin Ortadoğu politikası yoktur.’

Emperyalist Güçler ve Küresel Çeteler’ başlıklı Dördüncü bölüm, yalınkılıç ve doğrudan mücâdele sahasıdır. Yıllarca ‘düşman’ diyerek yumruk salladığımız kum torbalarının üzerine artık düşmanların gerçek ismi yazılmıştır. 

Beşinci ve son bölümdeki tahliller, varılan hükümler sebebiyle okuyucu, Av. İsmail Müftüoğlu’nun mükemmel bir Ortadoğu uzmanı olduğu kanaatine varıyor. 

Türkiye’nin yönetimi ellerinde tutanlar, 150 yıllık yakın târihimizi okuyup okuduklarını şuur hâline getirebilselerdi, bugün içeride huzuru, dışarıda itibârı yüksek bir ülkenin vatandaşı olarak başımız dik, gönlümüz ferah dolaşma imkânı bulurduk. 

Bundan sonra Türkiye’nin yönetimine tâlip olacaklar 150 yıllık târihimize ek olarak İsmail Müftüoğlu’nun ‘Türkiye’nin Dış Politikası ve Ortadoğu’ isimli kitabını da okumalılar. Mümkün olsa da milletvekili aday adayları bu kitaptan imtihan edilseler, geçer not alanlar, aday olabilse…

ALİOĞLU YAYINEVİ:    

Çatalçeşme Sokağı Nu: 29/B Üretmen Han. Cağaloğlu İstanbul. Telefon: 0.212-511 29 23  

Belgegeçer: 0.212-522 88 80 E-posta: [email protected]  www.alioglu.com   

KISA KISA… KISA KISA…

1-YOL AYIRIMINDAKİ TÜRKİYE: (Selçuk A. Şirin / Doğan Kitap)     

2-KARANLIK KIZ: (Elene Ferrante – Eren Yücesan Cendey – Everest Yayınları)  

3-YEVGENİ ONEGİN: (Aleksandr Puşkin – Sabri Gürses / Alfa Klasik)     

4- SİNEMA EDEBİYAT İLİŞKİLERİNDE TÜRK MODERNLEŞMESİ: (Mehmet Gökyayla. Mühür Kitaplığı)     

5- KIRK HADİS: İsmet Özel. Şule Yayınları.