Tümden başa sarmak istiyorum. Bu konuya nasıl dahil olduğumu anlatmayacağım, ama yine de üstü kapalı bir şekilde belirtmem gerekir ise diye bir kuple anektod düşebilirim. "Adriana Lima'nın yeni sevgilisinden haberdar mısın?" gibisinden bir soru ile tüm beyin fonksiyonlarımı yitirdiğimi sandığım ana dek Metin Hara'dan bu güne dek hiçbir şekilde haberdar değildim. Kişisel gelişim kitaplarına ve yazarlarına zerre kadar güvenim olmayan bendeniz, bir kez daha onlara karşın ne kadar da doğru bir tutum sergilediğimin farkındalığına kavuştum. Dediğim gibi, o güne dek ne kendisinden, ne de kitaplarından haberdar değildim. Varlığından bir miktar haberdar olmam dahi beni elemlere komşu eder iken, keşke her şey bu kadar basit olmasa idi diye düşünüp, durmamak elde de değil. Akıl almaz şeylerin başında sadece kişisel gelişim de gelmiyor. Kim bunları başımıza bela etti ise, kitap satışlarının düşmesinin asıl sebebi bu tür yazarların kitaplarını satın alıp, sadaka veriliyor olması, ama unutulan o ki; sadakaya karşı duruşumuz sanıyorum ki güpegündüz belli! 

Sürekli buradaki köşemde çeşitli ekollerden, deneyimlerden ya da çeşitli fraksiyonlardan bahsedip, dururdum, ama tam da bugün hep birlikte kıraathane sohbeti yapalım istedim. Umarım taşlanmayız. Bir kez olsun 5N1K kuralını egale edip, ne, nerede, nasıl, ne zaman ve kim sorularını merceğimize almıyor, tavşan kanı çaylarımız boğazımızı yaka yaka nefes borumuzdan ilerken iken, sıcağı sıcağına kanser olma riskimizi, bu sefer Adriana Lima ve Metin Hara çiftinin haberi ile yapalım istiyorum. Pekiyi, hazır mısınız?

Öncelik ile sormak istiyorum. Hanımefendinin bir önceki sevgilisi yakışıklı, fiziği düzgün, milyonlar kazanan bir sporcu iken, yaklaşık dokuz ay kadar beraberliklerindeki ilişkilerinde tek bir kare paylaşmamış olduğuna bir ben biliyor olamam, ama şimdi bu kadın neden ise bu adam ile sarmaş dolaş poz verebiliyor? Para, lobi gücü ve diğer etkenler ile gündeme düşmesi, skandal olayların altına imza atmadan başarılı bir yazar olmanın mümkün olacağına bu adamı kim inandırıyor? Çünkü biliriz ki; gerçek bir yazar ön plana çıkmayı reddeder, çünkü o bir Rock yıldızı değildir. O öylesine ateşten bir gömlek giyer ki; yüzyıllar geçse de hatırlanacak olma ihtimalini hesaba katmaktadır. Hali, hareketleri iç dünyasının resmidir ve onun iç dünyasında trajediler, huzursuzluk ve hüzünlerden başka bir şey yoktur. Gerçek bir yazardan bahsediyoruz ya şu an, işte o yazarlar hayat boyunca bir şeylerin çabasındadırlar ve değiştirmek istediği olgular, dünyalar vardır. Ve bu yüzdendir de, tüm bunlar onun ilgisini çekmemiş olabilir. Çünkü bir yazar hiçbir zaman su götürmez gerçeklerin peşinden koşmaya çalışmaz, ama inanın ki; bu tür adamlara da hiçbir şey olmaz!

Adama da hak vermek zorundayız. Onlarca konferans yaptı, kitap yazdı, film midir, dizi midir projelerde yer aldı. Ve sonrasında baktı olmayacak… Fakat başka bir dünya mümkün der iken, bunlardan bahsetmiyor olduğunu umut ve ümit ediyorum. Aksi halde kuracağın dünyada nefes almanın zorluğu yadsınamaz. Ve şimdi de çıkması muhtemel kitabı ile ergenlerin, kaybetmişlerin, yarım kalmışların ve çaresizlerin sayesinde yok satacaktır. Benzin istasyonlarının vazgeçilmezi olur. Umarım mutludur. Artık o umduğu, hep kurmak isteyip de bir türlü kuramıyor olduğu o dünyaya pencerelerini açabilir. Bittabi bir şey daha söyleyip, bitirmek istiyorum. Konferans veya TV programlarında bu adamın karşısına canlı yayında Ricky Gervais veya George Carlin gibi biri çıkarılmadığı için sürekli bir şeyler anlatıyor, izleyenler ve dinleyenler de ne anladıklarını ya da ne dinlediklerini pek de anlamıyorlar, ama tabii önemli olan bu ya! Ki biraz araştırdığımda çok da şaşırılacak bir durumun olmadığı, zaten ta en başından beri reklam ürünü olduğunu, uzmanlık alanının halihazırda sömürüye çok açık bir konu iken, sabah programları, dramatize edilmiş yaşam ve başarı öyküleri ile dolu dizgin bir çizgide ilerlediğini gördüm. İnsanların zekaları ile dalga geçmekten vazgeçilmeli. Pes doğrusu!

Felsefeleri algılayıp benimseyebilmek için belirli bir bilinç seviyesine ulaşmak gerekir iken, gidip de daha önce hiçbir konuda düşünmemiş, bilgi ve fikir mekanizması gelişmemiş, sorgulama yeteneği olmayan insanlar, çıkarları doğrultusunda şekillenen, fırsatçı, o anki mutluluğu dışında hiçbir şeyi ve hiç kimseyi düşünmeyen bencil insanlara nasıl dönüştürülür der iseniz; kişisel gelişimcilere bakınız. Kaçık zihinlerin, uçuk felsefeleri ile insanların kişisel gelişimlerini sağlamak bir kenara dursun, bozuk birer karaktere dönüşmelerine sebep oluyor iken; başka bir dünya mümkün diyor olmalarının tek bir gerçeklik payı yok. Geçmişin, geleceğin, doğanın ve varoluşunun bilincinde olup, insan iç huzurunun içinde bulunduğun anın yansımasında olmalı iken, bir anda dikkat etmez ise eğer Metin Hara gibi insanlar boy gösterir. Bu da bize müstehak!