Kimseye etmem şikayet. Kadere teslimiyetin,  eksik kalmışlığın, yitirilen ümitlerin, yürek dağlayan şarkısıdır… Bir sevgiliye yazılmamıştır. Genç bir  kızın uğradığı haksızlığa ve kaderine sitemidir…
Klasik Türk Sanat müziğinin  gözümün nuru Nihavent makamından olan bu eserin hikayesinden  ve eserin sahibinin hüzünlü yaşam öyküsünden bahsetmek isterim…
O, tanımamız gereken bir kadın… Aşk şiirlerinin, yoğun duyguların  şairi, kurtuluş savaşı sırasında Mitinglerde, şiirleri ile , alevli konuşmaları ile  Milli Mücadeleye destek vermiş olan; Gözyaşları, Kadın ve Vatan, Ağlarım eserlerinin sahibi şair ve yazar İhsan Raif Hanım…
1877’de 2. Abdülhamit döneminde Bakanlık ve Valilik yapmış olan Osmanlı Eliti bir Babanın göz bebeği kızıdır .
Günümüzde Şişli Kaymakamlığı olarak kullanılan Nişantaşı’nda, Rumeli Caddesi üzerinde olan evlerinde Taş Konakta henüz 13 yaşında bir çocukken başına büyük bir talihsizlik gelmiştir…
Kardeşi ile onu eğlendirmek için odasında oyun oynayan  İhsan Hanım, kapı açıldığı vakit daha önce hiç karşılaşmadığı bir adam görür. Tanımadığı o adam içeri dalar…
İhsan hanımı kaçırmaya kalkar ancak genç kız ile hiçbir teması olamaz. Onu kaçırmaya kalkan Mehmet Ali isminde bir adamdır. Adam Korkar, kaçar saklanır ancak olay çevrede duyulmuş, kulaktan kulağa yayılmıştır bir kere.
İhsan hanım tüm ağlamalarına ve yalvarmalarına rağmen babasını ikna edemez… Babası ve Aile eşrafı karar  vermiştir .
13 yaşındaki İhsan Raif, bu adamla zorla evlendirilir. İzmir’e  bir sürgün hayatına gönderilir. Aile olay zaman içinde unutulsun, olay hakkında üretilen dedikodular tükensin diye böyle bir karar alır.
Çok küçük yaşlarda sevmediği, tanımadığı bir adamla evlendirilen İhsan hanım Ailesine, İstanbul’a, çocukluğuna ve hiçbir zaman yaşayamayacağı gençliğine veda etmiştir…
14 Yıl boyunca dönmediği İstanbul’a ve gençliğine veda ederken işte bu dizeleri yazmıştır.
Kimseye etmem şikayet ağlarım ben halime,
Titrerim mücrim gibi baktıkça İstikbalime,
Perde-i zulmet  çekilmiş,
Korkarım İkbalime…
Titrerim Mücrim gibi
Baktıkça İkbalime…
Titrerim mücrim gibi,
Baktıkça İstikbalime…
Kemani Serkis Efendi, tarafından bestelenen ve İhsan hanım tarafından Güftesi yazılan eserin böyle hüzünlü bir hikayesi vardır…
İhsan Hanım kocasının hoyratlığına, çapkınlıklarına 14 yıl boyunca katlanmış, 13 yaşında bir çocukken rızası dışında gerçekleşen bu zoraki evlilikten 3 çocuk sahibi olmuş..
27 yaşında ailesinin kabul etmesiyle nihayet boşanabilmiştir…
İhsan Hanım, sevmenin ve sevilmenin ne demek olduğunu bilmeden  13 yaşında önce kadın sonra Anne olmuş yüksek kadınsı duygulara, romantizme, özlem duyan bir kadındır. Ancak talihsizlik 2. Evliliğinde de yakasını bırakmamış bu evliliği sadece bir gün sürmüştür…
Aşk dolu dizelerin özlemlerin ve gözyaşlarının şairi olan İhsan Hanım yaşamında ilk ve tek dediği bir aşk yaşar…
Sevgi ve Aşk temelli evliliğini yaptığı Fecri Ati topluluğunun kurucularından olan Galatasaray Mekteb-i Sultanisi ve İstanbul Mekteb_i Sultanisinin Osmanlıca, Felsefe ve Edebiyat hocalarından, Hakimiyet-i Milliye’nin siyasi yazılarını yazan, Yeni Ses ve Muahede gazetelerinin baş yazarı, edebiyat eleştirmeni Şahabettin Süleyman’a büyük bir sevgiyle bağlanır. Yazar, Şahabettin Süleyman onun 3. eşi ilk ve tek aşkı olur…1914 yılında evlenen sanatçı çift devrin en tanınmış yazarlarındandır . Çiftin evi  adeta devrin edebiyatçılarının toplantı yeri olur.
Bir kadın gerçekten aşık olmuşsa ve o yüce duyguya eşlik eden bir yürek bulmuşsa; sürgüne gönderilmiş, sevmediği bir adamla evlendirilmiş ,o ürkek, ümitlerini yitirmiş, yaralı bereli kalbiyle şehrinden, ailesinden, evinden ayrılmış olan kanadı kırık bir kuştan Milli mücadele yıllarının en alevli konuşmalarını miting alanlarında yapan Kadın ve Vatan şairlerinden, yazarlarından birini yaratır.
Adını klasik Türk sanat musikisine ve edebiyat tarihimize kazır…
Felsefeci ve yazar, Dücane Cündioğlu’nun çok sevdiğim sözünde olduğu gibi “Birini bulmak başka, birbirini bulmak ise bambaşkadır.’’ Onlar birbirlerini  bulabilmiş şanslı bir azınlıktan olmayı başarmışlardır.
Şair ve yazar İhsan Raif, erken sayılabilecek bir yaşta henüz 49 yaşında Paris’te, geçirdiği bir ameliyat sırasında can vermiştir…
Kısa sayılabilecek yaşamından üç farklı adam ve üç farklı dönem geçmiştir. Henüz küçük bir kız çocuğu iken evlerini basan, onu alıkoymaya çalışan bir adamla 14 yıl süren, İzmir’de yaşadığı sürgün hayatının sebebi olan  ilk evliliği…
İlk ve tek aşkım dediği çok sevdiği 37 yaşındayken aşık olduğu  zamansız  kaybettiği eşi yazar, Şahabettin Süleyman… Onunla geçen Milli mücadele dönemi ve  edebiyatla dolu olan sanatında  en üretken ve verimli  olduğu yılları…
Ve yas günlerinde ona teselli olan, arkadaşlık kuran İhsan hanıma aşık olan ve onun uğruna Müslüman olan Fransız eşi…
Üç beraberlik, üç adam, tek bir  aşk…
İlkinde hoyratça alıkonulan eziyet gören bir yaralı bir kuş..
2. evliliğinde aşk ve tutkuyla bağlı olduğu çok sevdiği ortak düşünceler ile yaşama aynı yönden baktığı öğrendiği yaratıcı ve cesur bir kadın olduğu ‘birbirini bulduğu’ 37 yaşında  kavuştuğu ‘ilk ve tek aşkı’ ..
Ve ona deliler gibi aşık olan uğruna din değiştiren Fransız…
Sizce İhsan Raif hanımefendi genç sayılabilecek bir yaşında,  son nefesini verdiğinde hangi adamı düşünmüştü?
Bir kadın, hele bir de yazar bir kadın size aşık olmuşsa siz, Ut  ve kadeh çatlatan, kalem kırdıran unutulmaz eserlerin kahramanı olmuşsunuzdur istemeseniz bile. Onlar aşklarını yüreklerinin ve kalemlerinin yettiği kadar betimler.
Bazen bizleri, eserleri aracılığı ile cesaretleri ve aşklarıyla kendilerine hayran bırakan kahramanlar  bazen ise sevgisinden kaçan korkaklar ile tanıştırırlar…
“Yazar kadınlar aşklarını hiçbir zaman unutmazlar”…
Onları affetmeseler de, kırgın olsalar da, onlardan kaçsalar da, bir daha görüşmemek üzere vedalaşsalar da, bir daha hiç kimseyi onun yerine koyamazlar…
Çünkü; Onlar bilirler ki birbirini bulmak yaşam boyunca yalnızca bir kez başınıza gelebilecek ve tekrar edilemeyecek bir rastlantıdan ibarettir…

Yaz bir kenara lazım olur…
Yazar ve Şair İhsan Raif hanımın  hayatı  yaşam öyküsü mutlulukları  aşkları ve hüzünleri ile romanlaştırılarak Mehmet Öklü tarafından kitaplaştırılmıştır.. Bestesi Kemani Serkis efendi tarafından yapılmış kimseye etmem şikayet adlı  eseri arşivleri tarayarak bulabilirseniz bir de Sadri Alışık, yorumuyla  dinlemenizi tavsiye ederim…