Coğrafya, yeryüzündeki dağılışı inceler. Bu bilim ile az çok iştigal eden hemen herkesçe bilinen en kısa anlamıdır. Bu anlamla bağlantılı olarak yaşadığımız yer, tarihi eserlerimizin, evlerimizin, gezdiğimiz yolların,  hatıralarımızın ve kültürümüzün aşk ettiği tüm yapıların bulunduğu mekânların bütünüdür coğrafya. Müslüman bir genç için yaşanılan yerin ve ümmetin yaşadığı tüm mekânların, İslam’ın yaşatıldığı, temsil edildiği, ibadet ve ritüellerinin icra edildiği saha olması hasebiyle büyük öneme haizdir. 

Yüce Allah, İslam’ın neferini vatan kavramı üzerinde derin etütler yapmaya vazifelendirmiştir.  En başta bu sebeple vatan sevgisi bizim medeniyet tasavvurumuzun zeminini oluşturur. Gençliğimizin coğrafya kavramıyla ilgisi bu yüzden ilk olarak vatan topraklarımızdır. Bunun hemen akabinde ümmet coğrafyası ve diğer mazlum coğrafyalardır.  Bu tavır hem Müslüman kimliğimizin gereği hem de tarihimizin bize verdiği bir ödevdir. Dava şuuruna sahip Müslüman dünyaya gözünü kapatarak yaşaması mümkün değildir. Çünkü tüm yeryüzü tebliğ ve irşat sahasıdır. 

Bugün zihinlerimizde oluşan vatan kavramının manası dünkünden daha geniş ve daha derindir. Vatan şuuru, inanç kaynaklı değerlerimizi merkeze alır. Ülkemize ve değerlerimize herhangi bir menfi müdahale söz konusu olduğunda Rabbani âlimlerin vazife aldığına tarihimizde birçok kez şahitlik ettik. Hem tarihin hem de İslam’ın öğrettiği gerçek vatan sevgisi imanın bir neticesidir. Ümmet-i Muhammedin yaşadığı tüm coğrafyalar mukaddestir. O topraklarda var olan İnanç kaynaklarımızla örülmüş ne varsa tüm İslam toplumları için mukaddestir. 

İslam’ın sancaktarı günümüz Müslüman gençliği devrin şartları ile İslam medeniyetine hedefler oluşturma vazifesindedir. Bu vazife bizzat Kuran tarafından verilmiştir. İlk ayetlerin nüzul oluşundan bugüne değişmeyen hedefimiz tevhit mücadelesidir. Bir Müslüman için hayatın anlam kazanabilmesi rıza-ı İlahi ile mümkündür. Rabbimizin razı olduğu kullar(müttakiler) ise yalnız Allah’ın hâkimiyetine inanıp onun emir ve yasaklarını hayat düsturu bilenlerdir. 

Özellikle İslam düşmanı şarkiyatçıların ve İslam’a ve onun nezdinde İslam toplumuna bugz eden Küfür Ehlinin varmak istediği hedef İslam’a ait kavramların içini boşaltmaktır. Coğrafya ile birleşen “Vatan” kavramının da anlam derinliği kaybedilmek, içeriği çarpıtılmak ve boşaltılmak istenmektedir. Bu durumda Müslüman bir gencin, özellikle küfrün ”Vatan” kavramı üzerinde yapmak istediği dejenerasyonun farkında olması gerekir. Vatanın bir avuç topraktan çok daha öte derin anlamlara haiz olduğunun bilinmesi gerekir. 

Ehli küfrün bir diğer hedefi Müslümanları değerlerinden koparmaktır. Bunu en başta inancına saldırarak yapmaya çalışıyorlar. Yaşadığımız bölgenin ve İslam’la şereflenmiş tüm coğrafyaların itikat hususunda fikirsel bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Müslüman için coğrafya yaşadığımız topraklarla sınırlı bir anlamdan ibaret olamaz, en başta inancımız bize bu konuda izin vermez. İslam davasının neferi coğrafyayı sadece bir yaşam alanı değil inançlarının hayat bulduğu, insanlığın rahat bir nefes aldığı yaşatma idealini gerçekleştireceği bir alan olarak değerlendirir.

Geleceğin İslam’a ait olması gerektiği ulvi fikrine sahip olanların bu kutsal davaları istikametinde tüm dünyaya İslam ahlak ve faziletlerini en güzel şekilde temsil ederek göstermektir. 

Yüce yaradan hepimizi, onun emir ve yasakları ile istikamet alan ve istihdam olanlardan eylesin 

Tevfik ve İnayetle…