Yazıklar olsun futbol takımı tutar gibi bilinçsizce parti tuttuğunu zannedip bu ülkeye zarar verenlere. Yazıklar olsun gerçeklerin ne olduğunu bilmeden, okumadan, anlamadan bel altı vurup, sinkaf saçan, memleketin her tarafına kin nefret tohumu atan arsız ve düşüncesizlere.

Klavye başında herkes politikacı kesildi, yazık. Siyaset “Toplumu yönetme sanatıdır” arkadaş. Buna uyan insanlar var, sayısı az da olsa, bilin! Bu insanlar içinde kendi hayatından vazgeçip gerçekten bu ülkeye feda olanlar var, görülsün. Bu insanları tarih zaten yazıyor, yazacak da. Unutulmasın ki, siyasetçi de bu ülkenin bir insanı. Bu topraklarda yaşayan, herkes gibi bu ülkenin özelliklerini yansıtan kişiler. Aynı yapıda olanlar. O halde kendine olan nefreti yansıtan bir toplumun bireyleri olmuyor mu herkes? Hayata karşı öfkeler bu şekilde dışa vuruluyor. Demek ki toplumun yapısı bu arkadaş, bu kadar.  Etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapan her toplum kaos yaşayacaktır, bu siyasetin kuralıdır.

Farkında değil mi insanlar belediye ve il başkanı olup da daha kendi seçmeni ile bir kez yüz yüze gelmemiş şahıslar burnundan kıl aldırmazken fedakârlık bekleyip, bu hayatın ölümlü ruhuna karşı güçsüz oldukları için tepede (imiş) gibilerin siyaset değil de keyif çattıklarının? Akraba, hemşeri, hısım kayırdıklarının? Görülüyor işte. Çabalayan, yorulan, ter döken birileri var, görün. Bu ne nefret yumağı, nasıl bir kötülük rüzgârı? Bir fısıltıya bakılıyor, bir savaş mı çıksın, ne?

Liyakat liyakat! Önce hayatın her alanında liyakat. Herkes ne yapıyorsa başarılı olacak ki siyaset kurumu da kalite ve toplum hizmetini layıkı ile yapacak. Herkes için önce icraat, sonra eleştiri! Ama eleştiri. Paçoz ve adice küfürle ancak daha da kaos, daha da seviyesizlik olur. Ne yani herkes Allah kulu değil mi yahu? Kim Allah nezdinde daha itibarlı, ancak âlemleri yaratan Allah bilir. Bir kere bu şirkten uzak olun.

Sonra da VATAN... VATAN! Başkası yok ki yok. Vatanı sevme tekeli de kimsede değil, asla! Gerçekten VATANSEVER olan zarar ve-re-mez! Kendi adıma "Misak-ı Milli Sınırları" olmaz ise olmazım. TEK VATAN, TEK MİLLET, TEK BAYRAK! Bundan dolayı rahatsız olan var mı, bilemem. Ama bu ülkede doğdum, yaşayacağım ve vakti geldiğinde musalla taşına burada yatacağım. Önce şuna karar vermek gerek. İnsanca, bilgili ve basiretli, hukuk düzeni ve elbette bizi biz yapan herkesin de yaşam hakkına saygılı biri olmak istiyor muyuz? Ve tabi ki TÜRKİYE olarak kalmak kararımız net mi? Yoksa şahsi huzursuzluk, mutsuzluk, yetersizlik ne yapacağını bilemeyen ve bu hayatın ölümlü olmasından yaşanan korku ile başa çıkamayan ruhi hezeyanlarla bilgi temelinden uzak kavga ve sataşmalarla her an pimi çekilmiş bomba gibi ortalıkta, yazarak bağırarak ancak insani değerleri kaybeder. En sonunda tarihi tekerrür ettiririz ki, Allah esirgesin. Herkes üzülür. Kendini bu ülkenin vatandaşı olarak görenler sorumluluk taşımalıdır. Gerçekler buz dağının ardında gizlense de unutmayın tüm buzlar bir an gelir erir. Hava gittikçe ısınıyor gezegende. İster insanlık tarihi, ister dinler tarihi okuyun. Ki âlim olmaya gerek yok ama herkes okumalı. Ama bilmek anlamak gerek konuşmadan önce. Herkesi saygın bulurum. Ama insan saygısı yoksa birinin saygıyı da hak etmez. Bunu da iyi bilirim. Bu konudaki hassaslık benim vatandaş ve VATANSEVER olarak görevim. İnsan gibi yaşamak ve bu ülkeye faydalı işler yapmak inanç, kararlılık ve umudumu kırmaya birer tuğla ören her düşüncesizi kınıyorum. Bu da yurttaşlık ve kul hakkım. Hukuka ve o Yüce yaratana inancı olan anlar diye inanırım.

Ben kul hakkı ile gitmek istemem ebediyete.

Gitmekte kararlı olanı Hakk'a havale ediyorum.

Mevla’m neylerse, güzel eyler.

Bu haftaki köşe yazım Konuk Yazar TRT İstanbul Sanatçısı Sabahat ASLAN tarafından yazılmıştır.

Haftaya Perşembe Görüşmek Üzere Sevgili Dostlarım...