Kim istemez, vize istenmeyen bir ülkeye seyahati?
          Pasaporta ihtiyaç duyulmayan, bir yerde istirahati

          Kim istemez, para pul gereksiz, yapılacak bir yolculuk?
          Para harcamaya paydos dedirtecek, hem de oluk oluk

          Her şey, her istek yerine getirilir, istenmeden ücret!
          İstenir sadece, içten edilmesi gereken, bir niyet
         
          Kim istemez, dört mevsim seyahat, yaz kış, gece gündüz
          Yol almak mümkün, olsa da dere tepe, dağlık veya düz

          Üstelik, gösterilecek üniteler; birbirinden ayrı mı ayrı
          İşlevi, fonksiyonu hayrete gark eder, meraklı insanları

          İstenmez bu yolculuğa çıkmak için, ne para ne pul!
          Dedik ya, yeter demek engellere, gayri savul

          Aslında, gideceğin yer sana, ne uzak ne de yakın!
          Böyle bir seyahat için, hani hazırlık, nerede aklın?

          Etme merak dönüş için, o da resmî işlemlerden uzak!
          Zaman mefhumu da, kurmasın zihninde, yersiz bir tuzak

          Duyar gibiyim dediklerinizi, sanki ediyorum sizlerle alay!
          Olacak şey mi bu Allah aşkına, hem ne demek vay vay vay!

          Gelelim sadede derseniz, nedir bu kabul olmıyacak dua?
          Hayal üstüne hayale, dedirtmek için “Amin”, oh ne a'lâ

          Fakat dostlar, dediklerim inanın, hayal değil gerçek
          Yok mu bin bir gerçek suyundan, kana kana içecek?

          Dediğim ülkenin, içinde ve üstündesin zaten
          Üstelik “Ruh” adlı hükümranısın, ülkenin ezelden

          Hem vezirin de var senin; “Akıl” denen müşavir
          O ülke ki, içinde yaşadığın, vücut memleketidir

          Kan nehirleri, saç ormanı, var kemik dağlarını kuşatan eti
          Sinir denilen haberleşme ağı, sağlıyor her türlü iletişimi

          Zaman, imkân, sıhhat ve parasızlıktan; olmuşsun kötürüm!
          Deme sakın: İlahî güzelliklerden, mahrum olarak ölürüm!

          Unutma! Kâşif de sen, keşf olunacak olan da sensin
          Sana; senden uzak ve yakın, acaba kim var dersin?

          Farkına var da, ol kâşifi, kendi muhteşem vücûdunun
          Sönmesin gerçeği bulma ateşin, kesilmesin sakın umudun

          Farkına varmakla bu hakikatin, atmış olursun ilk adımını
          Zaten “İnsan farkedendir.” demiş biri; tarif ederken insanı

          Evet, ne de güzel demiş eskiler:  “Sen seni bil sen seni.”
          Allah'tan gayrına açma sakın, mahzen-i esrar olan sineni

          Sanırlarken seni, hareketsiz duran bir heykel misâli
          Yol üstüne yol kat' et kendinde; fikrin olsun âli mi âli

          Evet, senden sana, parasız bir yolculuk mümkün
          Seyr-i sülûk denen bir seyahat, hem de her gün

          Dediğim gibi yok bunda istenecek, ne para ne pul
          Yeter ki olmaya çalış, senden beklenen idrakli bir kul

          Dağlar taşlar aşarak, nice ırmaklardan geçeceksin
          Çok yükseklerden düşen, çavlan harikalarına ereceksin

          Bitmez, sonlanmaz, esrarlı bir seferin; olacaksın sâfiri
          Anlayacaksın; tefekkürden mahrum, münkir olan kâfiri