İnanın uzun zamandır hiç kimseden “ben bilmiyorum” cümlesini duymadım. Bir söz yazarımız var, en son ondan duymuştum “ben bilmem unutmayı, ben bilmem ” diye… Her ne kadar unutmaktan bahsetse de ben bilmem diyebilmesi, duyabildiğim en son bilmemdi. Artık herkes her şeyi biliyor, tevazuluk diye bir şey söz konusu değil. Sistem çöktü herkes bildiği için zekâ seviyesi  error veriyor. Zamanın bilgeleri bile bir şey sorulduğunda ben bilmem diye cevap verebilirken, çoğu şeyi de elekten geçirip süzdükleri halde ben bilmem diyebilecek bilgelikle göçüp gittiler. Zannediyoruz ki ben bilirim cümlesi herkesi etkiler. Bir yandan da doğru, çünkü birey, artık kendine ait özel biri olmaktan çıkıyor ve herkesleşiyor. Ben diye bir şey kalmıyor, beyin çöplüğü her yer.

Mesela sahte diploması olanlar bile prof kesildi. İnsanlara gerçek olmayan şeyler gerçekmiş gibi anlatılıyor. Benim gibi garipler de hayal kurup gerçekleştirmek için çabaladığı halde ve hala okul okuması bile sisteme şizofrenik hastalar diye düşüyor. Malum artık gerçek, sahte olmuş yanılsamadan ibaret veya bilinçaltına işlenen gerçeklerde. Biz insanlar görsel varlıklarız, görsele yatkındır beynimiz. Ekranlarda illüminati sembolleri fink atıyor. Çizgi film, dizi, reklam, klip, her yere bir şey sıkıştırılmış canlı bomba gibi her yer. Yapılan yeni mimariler bile sembollere dayanıyor. Renkler ve isim enerjileri de cabası, sürekli körleştirilen, duyarsızlaştırılan bir toplum olma yolunda her gün yeniden doğuyoruz.

Toplumu kesme şeker gibi sıkıştırılmış, bir şekle sokmaya çalışıyorlar. Toplumdaki bireyler kariyerizm tutkusuyla her günü her yönüyle aynı robotlaşma çabası içinde. Neyin çabasını verdiklerini tam anlamadan sadece tatmin ölçülerinde rahatlıyor ve ilerliyorlar. Çoğunluk küçük burjuvalar, hikâyelere konu olacak kadar. Artık hayat kariyerizm ve konformizm. Her ne kadar ortaya dökülmese de çoğumuz bu döngüye uyumlanıyoruz, kabul ediyoruz ve barışık yaşıyor gibi mutlu mutlu kandırılıyoruz. Bizler homo sapiens olarak acaba hangi bilinmeyene gidiyoruz.  Üzgünüm ama beynimizde yeni sürüm yapmaya uğraşan bu görseller olduğu sürece neolitik çağ yeni beyin diye düşünüyorum.

Olan şeyler yokmuş gibi gösterilip, tekrar tekerrür ediyor biz de “aaa” diye musmutlu pamuk şekerleri gibi yumuş yumuş insanlar oluyoruz. Where are you going insanlık diyesim geliyor. Açıkçası bu yaşanan durumlardan dolayı, çoğu mutlu olurken ben çok rahatsızım. Olan nesil ve yeni gelecek nesil hakkında çok büyük endişelerim var. Hepimiz şirinceye mi gitsek diye düşündüm bir an ama yine de kurtuluş yok. Mayalar sanırsam bir şeyi atlamış “artık tanrı” canlı para, onlarda godomanlar ve onların yalakalarında şimdi şirince de kurtarmaz bizi…

“Güneşin bile bir zerre sayıldığı kainatta kendini büyük görmek edebe uygun bir şey değil”
 –Hafız Şirazi