Taştan yapılmış kemer ve köprülerde, kavisin en üst tarafında yer alan, eşkenar yamuk veya üçgene benzeyen (teknik olarak trapezoid) şekilli taştır. Kemer taşlarının en büyüğü ve en önemlisidir, yapının dengede kalmasını sağlar, bir nevi yapıyı kilitler. 
Mimarideki tanımı bu şekildedir. Kilit taşı yapıyı ayakta tutan en önemli taştır ve kilit taşını yerinden çekmek yapının çökmesi anlamına gelmektedir.
Kilit taşını örnek vermemdeki anlam devletlerin ayakta kalmasını sağlayan tıpkı kilit taşının işlevi gibi görev yapan bazı değerleri vardır. Toplum tarafından benimsenmiş bu değerlerin yazılı olmasa dahi yıpratılması işlevsiz hale getirilmesi toplumda tahribata yol açacaktır. Sonuç olarak çöküşün başlangıcı da diyebiliriz. Bir nevi bir milletin sinir uçlarıdır bu değerler.
Uygulanan hukuk dışı işlemler adaletsizlik insan onuruna  uymayan politikalar zamanla halkı ahlak erozyonuna uğratmaktadır.  Bugün bulunduğumuz coğrafyada yani Ortadoğu da eleştirdiğimiz yanları olmakla birlikte sonuçta işleyen canlı bir demokrasisi vardır ülkemizin.  Çölde bir vahayı andıran Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi çoğulcu demokrasi ve parlamenter sisteme dayalı bir idare şeklidir. Bir ulus devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin dili ve bayrağı tüm toplum tarafından benimsenmiş kişinin etnik kökene bakılmaksızın herkese eşit haklar tanımış adınada; Türk Milleti denmiştir. Bu değerler üzerine inşa edilen cumhuriyetimiz tüm toplum tarafından kabul görmüş yazılı veya yazılı olmayan birçok ortak gelenek ve göreneklerimizle tek vücut olmuşuz.  
Evet bu çerçevede kurulan devletimiz Ortadoğu gibi bir coğrafyada dünyanın egemen güçlerinin at koşturduğu yer altı ve yer üstü doğal kaynaklarını paylaşma alanı olan bölgede kendini koruyup varlığını  sürdürebilen demokrasi ve insan haklarında yine bu bölgede en iyi durumda olan sanayi ve tarımda ilerleyebilen  hangi dinden olursanız olun dışlanmadan dini vecibelerini yerine getirebilen bir ülkeyiz. Tabi kısmen olumsuz örnekler olmakla birilikte Ortadoğu’ya ve ezilen milletlere Afrika vb. gibi işgal, sömürü altındaki  ülkelerin ilham kaynağı ve örnek olmuş bir milletiz. Tabi burada bu rejimi kuran sistemin işlemesini sağlayan ulu önder Mustafa kemal Atatürk tüm dünyanın takdirini kazanmış fikirleriyle ve felsefesiyle örnek olmuş büyük bir şahsiyettir. Ruhu şad olsun.
Bu ahval üzerine emperyal güçlerin Ortadoğu’ya tam hâkim olabilmek için bu bölgede bir ulus devletin ve demokrasinin işlediği bir devlet onların bölgede at koşturmalarını imkânsız veya sınırlı hale getirmektedir. Etrafımıza şöyle bir bakınca kan ve gözyaşından başka bir şey görememekteyiz maalesef. Bu kargaşa etnik mezhepsel çatışmalarının neticesinde kamplara bölünmüş halklara yaptıklarının yanlış olduğunu kime hizmet ettiklerini anlatmak mümkün görünmemektedir. Aynı dine inanan, aynı kıbleye yönelen insanlar bile Allah için bunu yaptıklarını kendilerini inandırmış olmaları dinden ne kadar uzaklaştıklarının dahi farkına varamamış olmaları tam bir garabet vahim bir durumdur.
Evet, kilit taşı başlığımız bizi ayakta tutan sistemi her ne pahasına olursa olsun yaşatmalıyız bagımsız olarak varlığımızı sürdürmek istiyorsak totaliter rejimlere ve kamplaşmalara prim vermeden demokrasi yolundan asla taviz vermeden ilerlemekten geçmektedir.
Ortadoğu’nun kan gölü içerisinde iken kendimiz koruyabiliyorsak getirilen bu sistem sayesindedir. Bizleri etnik ve mezhepsel olarak bölmek isteyenlere prim vermemeliyiz. Kamplaşma bir toplum için kanserli hücreye benzemektedir. Kansere karşı alınmayan önlem sadece bir uzva değil tüm vücuda zarar vereceğini bilmeliyiz. 
Kilit taşımızın adı demokrasidir, cumhuriyettir, hukuktur, özgürlüktür, bağımsızlıktır, eşitliktir, dilimizdir, dinimizdir, kültürümüzdür.. Tüm bunların yerinden çekilmesi veya tahrif edilmesi çöküştür yıkılıştır.