Türkiye yeni Cumhurbaşkanını seçmek, parlamento üyelerini yenilemek ve yeni Anayasayı yürürlüğe almak üzere seçime gidiyor. İktidar Partisi ve ittifak ettiği MHP mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını duyurdu.
MHP’deki girişimleri sonuçsuz kalınca seçimin hiç gündemde olmadığı günlerde ekran ekran dolaşıp “Ayın 15’inden sonra ben Başbakan olacağım” diyen Meral Akşener, erken seçim kararı için ilk anda “Bu bir baskın seçimdir” dedi ne hikmetse. Sonra da ‘Yüz bin imza toplayıp Cumhurbaşkanı adayı olacağını’ ilan etti.
Ana muhalefet CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Cumhurbaşkanlığına aday olmamak için adeta ayak diretiyor; düşük oy oranına sahip partilerle anlaşmalar yapıp partisinin dışından bir ismi ‘ortak aday olarak’ sandığa götürmeye çalışıyor.
CHP’nin ortaklık görüşmeleri yaptığı Saadet Partisi’nin Kasım 2015 seçimlerindeki oy oranı yüzde 0,68, oy adedi ise 325 bin 947. Pazarlık masasındaki Demokrat Parti’nin oranı yüzde 0,15, oy adedi de 69 bin 370. CHP bu ortaklığa Bağımsız Türkiye Partisi, Demokratik Sol Parti ve Millet Partisi’ni de dahil ederek AK Parti-MHP arasındaki Cumhur İttifakına karşı ‘Büyük ortaklık’ havası estirmeye çalışıyor. Hatta sağ seçmenin gönlünü okşayacak, oyunu alabilecek bir aday çıkarmak için de geleneksel ‘CHP kriterlerinden’ vazgeçti. Görünen o ki yüzde 25 bandında oy alıp seçimden sonra ‘Biz bir şey kaybetmedik, ortaklarımız bir şey getiremedi’ mazeretini üretmeye çabalıyor.
Sakın ifadelerimiz oy oranlarını küçümsemek yahut önemsiz görmek şeklinde anlaşılmasın; elbette halkın her bir reyi değerlidir. Fakat durum, ‘Dinime dahleden Müslüman olsa’ sözüne son derece uygun görünüyor!
**
TEMEL BEY, KENDİNİ TEFE KOYANLARLA YAN YANA

Sivas’ta Madımak katliamı yaşandığında Temel Karamollaoğlu Belediye Başkanıydı. Alevi-Sünni çatışmalarını başlatmak üzere planlanan hadiseleri Erbakan’ın Liderliğindeki Refah Partisi yandaşlarının çıkardığı iddia edildi, bulunduğu makam dolayısıyla Karamollaoğlu suçlu ilan edilmek istendi. Elbette iddia ve iftiranın en büyük tarafı o günkü adıyla SHP idi.
Bugün bakıyorsunuz; Karamollaoğlu CHP’lilerin onur konuğu olduğu Erbakan’ı anma programları düzenliyor, plâketler verip taltif ediyor, ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarma, ortak Milletvekili Listesi hazırlama turları yapıyor. SHP ve ardılı CHP’nin merhum Erbakan’a sağlığında yaptıklarını anlatmaya ise gerek dahi yok!
**
DP’LİLER CHP LİSTESİNE NASIL GİRECEK

Keza CHP’nin Demokrat Parti’den de, çıkaracağı Cumhurbaşkanı adayı için destek isteyip, ortak milletvekili listesi hazırlamak gibi öneri götürdüğünü öğreniyoruz.  Gültekin Uysal, Konya programlarında birkaç defa görüştüğümüz genç, geleceğin önemli simalarından olmaya namzet bir siyasetçi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün, kürsüde DP Genel Başkanı ve Başbakan Adnan Menderes’i hedef alan, “Şartlar tamam olduğunda ihtilâl haktır, o zaman sizi ben bile kurtaramam” sözleri partisinin duvarında olmasa da, yüreklere kazınmış olmalıdır!
İçinde 27 Mayıs’ı da barındıran propaganda sürecinde DP’lileri, CHP listesinden Milletvekili adayı görmek, ‘Celladına âşık olmak’ deyiminden başka neyle izah edilebilir?
**
KILIÇDAROĞLU OSMANLI’DAN ÇOK ÇEKMİŞ!

CHP’lilerin öteden beri Osmanlı’yı reddettiğini herkes bilir de, Kılıçdaroğlu, üstelik bir Yörük Türkmen programında  ‘Osmanlı'nın Yörüklere zulmettiğini’  söyleyerek cehaletin değil, tarihe ihanetin zirvesine çıktı. Şu sözlere bakın:
“Benim inancımda da, köklerimde de sizin inancınız, yaşamınız var. Bu çadırlar zulme direnenlerin, Kuvayı Milliyecilerin, Dadaloğullarının, Avşarların çadırlarıdır. Ferman padişahınsa dağlar bizimdir diyenlerin çadırlarıdır. Bu çadırlar o nedenle hepimizin ortak çadırlarıdır. Bu çadırlar güzel Türkçemizi yaşatan çadırlardır. Osmanlı'nın zulmüne karşı burada ne mücadeleler verildi.”
Kılıçdaroğlu’na en güzel cevabı üstat Murat Bardakçı verdi:
“…Hem anadili, hem de askerî lisanı Türkçe olan Osmanlı İmparatorluğu’ndan bahsederken ‘Sarayda Farsça konuşulurdu’ demesi, Osmanlı Devleti’ni kuran Kayı boyunun da bir Türkmen aşireti olduğunu göz ardı ederek İstanbul’un Türk’ü ile Anadolu’nun Türk’ünü farklı ve birbirine düşman ayrı milletler gibi göstermesi, Yörükler ve Türkmenler ile devlet arasında geçmişte vergi tahsili gibi meselelerden kaynaklanan gerginlikleri ‘zulüm’ diye nitelemesi tuhaf, hattâ ayıp iddialardır ve bu iddiaların ortaya atılmasının ardında şayet derin bir cehalet değil de bir kasıt mevcut ise, vaziyet daha da vahim demektir!.. Artık 2018’deyiz ve 1930’lardan kalma böyle ‘geçmişi karalama’ edebiyatı tuhaf, hattâ fazla ucuz kaçıyor!"
Kılıçdaroğlu Osmanlı Devleti’ni kuran Kayı boyunun bir Türkmen aşireti olduğunu bilmeyecek kadar cahil olamaz. Bu halde ‘vahamet’ tespitinin üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor!
**
Garabete bak; sen ömrü boyunca Osmanlı’nın asaletini anlatan, onun şanını, yüceliğini belleklere yerleştirmeye çalışan Erbakan’ın partisine genel başkan ol; sonra da o partiyi ‘Osmanlı Yörüklere zulüm yaptı’ diyen CHP’nin eteğine bağla!
Sen darağacında sallandırdıkları Merhum Başbakan Adnan Menderes’in mirası Demokrat Partili ol ve “İhaneti vataniye suçu işlediler, asılacaklar” diyen İnönü’nün mirası CHP’nin listesinden milletvekili olmak için pazarlık masasına otur!
Ne oldum değil, ne olacağım demek gerek.