Cumhurbaşkanlığı Danışma Kurulu Üyesi, akademisyen Prof. Dr. Ata Atun, Rum kesiminin “Kıbrıs sorununu Türkiye ile müzakere edip çözmek istiyoruz” açıklamasının Kıbrıslı Türkleri muhatap almadıklarının göstergesi olduğunu söyledi ve ekledi: “Kıbrıslı Türklere azınlık muamelesi.”

Cumhurbaşkanlığı Danışma Kurulu Üyesi, akademisyen Prof. Dr. Ata Atun, Rum kesiminin, "Türkiye'nin iyi niyet gösterisi olarak Maraş'ı iade etmesi" gerektiği fikrinin ardında çok önemli bir nokta olduğunu kaydetti. “Burada gözden kaçırılmaması gereken husus, tüm kontrolünün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin silahlı kuvvetleri olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı idaresi altında olmasına rağmen, Türkiye'den Maraş'ı istemeleridir” diyen Atun, Rumların maksadının Kıbrıslı Türkleri bir kenara itmek ve kendisine muhatap olarak Türkiye'yi almak girişimine yasallık ve geçerlilik kazandırmak olduğunu ifade etti.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye ve Dışişleri bakanlarının aynı gün yaptıkları “Kıbrıs sorununu Türkiye ile müzakere edip çözmek istiyoruz” açıklamasının Kıbrıslı Türklere "Siz bizim muhatabımız değil, devletimiz içindeki azınlıksınız. Size, Ermenilere, Latinlere ve Maronitlere verdiğimiz azınlık haklarından başka verebileceğimiz hiç bir hak yoktur, ortağımız ise asla olamazsınız" manasında olduğunu belirten Atun, yeni Rum stratejisinin özünün bu olduğunun altını çizdi.
Cumhurbaşkanlığı Danışma Kurulu Üyesi, akademisyen Prof. Dr. Ata Atun, 24 Şubat 2013 tarihinde Rum Cumhurbaşkanı seçilen Nikos Anastasiadis’in hala daha KKTC Cumhurbaşkanı ile müzakere masasına oturmadığını, iki liderin sadece bir kez BM'nin organize ettiği bir akşam yemeğinde bir araya geldiklerini ifade etti. Anastasiadis’in bu yemeğe katılmamak için elden geleni yapmasına karşın Birleşmiş Milletlerden gelen baskı nedeni ile zoraki bir şekilde katılmak zorunda kaldığını anımsatan Atun,  Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile o günden sonra bir araya gelmediklerine dikkat çekti.

Rum kesiminin müzakere masasına oturma ortamının yaratılmaması için elden geleni yaptığını ifade eden Atun, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Anastasiadis önce ekonomik yıkımı bahane ederek müzakereleri Ekim 2013'e ertelemek istediğini açıkladı.  Bu isteğine BM tarafından itiraz edilmemesi ve onanması üzerine müzakerelerin Ekim 2013'de başlayabileceğini ama bunun için de ön koşulların oluşması gerektiğini öne sürmeye başladı.

“KONFEDERASYON VE İKİ DEVLET İSTEMEYECEKLERİNİN SÖZÜNÜ ALMAK İSTEDİ”
Kıbrıslı Türklerin müzakerelerde Konfederasyon istemeyeceklerinin veya da iki ayrı devlet talep etmeyeceklerinin teyidini talep etmeye başladı masaya oturmak için. Arkasından müzakerelerden sonra yeni bir devletin oluşturulmayacağını, 1963 yılında silah zoru ile gasp ettikleri 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Anayasasında çağdaşlaşma için bazı değişiklikler yaparak Kıbrıslı Türkleri bu yapının içine kabul edebileceklerini söylemeye başladı.

“MÜZAKERELERİN SEVİYESİNİ DÜŞÜRMEK İSTEDİ”   
Süreci daha da uzatmak ve seviyesini aşağıya çekmek için seçimlerden hemen evvel ve hemen sonra açıkladığı üzere müzakereleri kendisinin yapmayacağını ve bir müzakereci atayacağını söyleyerek, müzakerelerin seviyesini düşürmek girişimini başlattı. Bu doğrultuda da müzakerecisini atamamak ve süreci başlatmamak için elden geleni yaptı. Maksadı burada müzakereleri sabote etmek ve sulandırmak olduğundan müzakerecinin kim olması gerekti konusunu Rum Ulusal Konseyine götürdü ve konseyde kabul edilen kişiyi atadı.

 “MAVROYANNİS ‘HAYIR’IN MİMARIDIR”
Müzakereci olarak atanan Andreas Mavroyannis, dönemin BM Genel Sekteri Kofi Annan'ın geniş katılımlı ekibi tarafından hazırlanan ve Kıbrıs'ta "İki kesimli, iki bölgeli, siyaseten eşit iki halkın oluşturduğu politik olarak aynı statüde iki Federal devletten oluşan Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti"nin kurulmasının esaslarını içeren Annan Planının, 24 Nisan 2004 tarihinde gerçekleştirilen Referandumunda Kıbrıslı Rumların "Hayır" oyu kullanmasının mimarı olan kişidir.  

“MÜZAKERELERİ ÇIKMAZA SOKMAK İÇİN O GÖREVE GETİRİLDİ”
Mavroyannis, Yunan Milliyetçiliğini hedef ve ülkü edinmiş olan DIKO adlı Rum siyasi partisinin etkin ve çalışkan bir üyesi olup, müzakereleri yokuşa sürmek, çıkmaza sokmak için bu göreve getirilmiştir. Yapı olarak Rum Ulusal Konseyi'nin kararlarından bir milim bile dışarıya çıkmayacak bir kişiliğe sahiptir. KKTC Cumhurbaşkanının özel temsilcisi olan Osman Ertuğ'un her isteğine usulüne göre "hayır" demek ve her görüşmeden sonra "Türkleri anlaşma istememekle suçlamak" için görevlendirilmiştir.”

 “BAŞKA BİR SENARYO PEŞİNDELER”
Müzakerecilerin seviyesinde tüm bu gelişmeler yaşanırken, Anastasiadis’in Türk ve Rum Cumhurbaşkanları seviyesinde bambaşka bir senaryoyu uygulamaya koymaya çalıştığını söyleyen Atun, önce Müzakerelere başlamak için "Türkiye'nin iyi niyet gösterisi olarak Maraş'ı iade etmesi" gerektiği fikrini ortaya attığını, AB üyesi devletlerin başkanlarına ayrı ayrı gönderdiği bir mektupla bu isteğini dile getirerek, bu talebinin gündeme alınması ve görüşmeler müktesebatının içinde yer etmesi çabasına girdiğini vurguladı.

“MAKSAT KIBRISLI TÜRKLERİ BİR KENARA İTMEK”
“Bu girişimindeki gözle görülmeyen gerçek püf noktası, şu anda Maraş kentinin tüm kontrolünün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin silahlı kuvvetleri olan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı idaresi altında olmasına rağmen, Maraş'ın iadesini Türkiye'den istemesidir. Maksadı Kıbrıslı Türkleri bir kenara itmek ve kendisine muhatap olarak Türkiye'yi almak girişimine yasallık ve geçerlilik kazandırmaktır” diyen Atun, bu stratejinin devamının, geçen hafta içinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye ve Dışişleri Bakanlarınca ayrı ayrı yerlerde "Kıbrıs Müzakerelerini sonuçlandırmak için Türkiye ile görüşmek istedikleri ve Kıbrıs sorununun da ancak bu yöntemle çözülebileceği" sözleriyle dile getirildiğini açıkladı.

 “DAVUTOĞLU’NUN ÖNERİSİNİ KABUL ETMEDİLER”
Atun, Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye ve Dışişleri Bakanlarının “Kıbrıs sorununu Türkiye ile müzakere edip çözmek istiyoruz” açıklamasını şu sözlerle değerlendirdi: “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Maliye ve Dışişleri bakanlarının aynı gün yaptıkları ‘Kıbrıs sorununu Türkiye ile müzakere edip çözmek istiyoruz’ açıklaması gerçekte Kıbrıslı Türklere ‘Siz bizim muhatabımız değil, devletimiz içindeki azınlıksınız. Size, Ermeni’lere, Latin’lere ve Maronit’lere verdiğimiz azınlık haklarından başka verebileceğimiz hiç bir hak yoktur, ortağımız ise asla olamazsınız’ manasındadır ve yeni Rum stratejisinin özünü oluşturmaktadır.
 Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Yunanistan Dışişleri bakanı Evangelos Venizelos ile geçen ay New York'taki BM binasında yapılan 68. BM Genel Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı görüşmede, Kıbrıs sorununa çözüm getirme hedefiyle Kıbrıs Türk ve Rum liderlerinin özel temsilcilerinin/ müzakerecilerinin adada yaşayan iki halkın anavatanlarının Dışişleri bakanları ile çaprazlama görüşme yapmaları önerisi Türkiye'nin çözüm isteğini net bir şekilde ortaya koymasına rağmen, Rum ve Yunanlıların Bizans politikası ve uygulamasına takıldı.  

“ERTUĞ VENİZELOS, MAVROYANNİS’TE DAVUTOĞLU İLE GÖRÜŞECEK”
Yunanistan Dışişleri bakanı Evangelos Venizelos New York dönüşü 30 Eylül'de Atina'da yaptığı resmi açıklamada, T.C. Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu ile yapıcı bir görüşme yaptığını ve bu kapsam içinde, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin talebi üzerine’ Türk hükümetinin Kıbrıs Rum müzakereci ile görüşmeyi kabul etmesi üzerine Yunanistan hükümetinin de Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi ile görüşmeyi kabul ettiğini resmi olarak dile getirdi. Bugün yani, 21 Ekim Pazartesi günü bu doğrultuda KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Özel Temsilcisi Osman Ertuğ, Rum müzakereci Andreas Mavroyannis ile Türkiye ve Yunanistan Dışişleri bakanlarının üzerinde mutabakata vardıkları, Ertuğ'un Venizelos ile Mavroyannis'in de Davutoğlu ile çapraz bir görüşme yapması konusunu netleştirme ve tarihleme görüşmesi yapacak.”

 “HAYAL ÜRÜNÜ YAPAY ENGELLER KOYACAKLAR”
Müzakerelerin geçmişinde Rumların birçok engelleriyle karşılaşıldığının altını çizen Atun, bu görüşmede de Mavroyannis'in söz konusu çapraz görüşmenin gerçekleşememesi için hayal ürünü bir takım yapay engelleri masaya koyacağı” görüşünü ortaya koydu. Prof. Dr. Ata Atun, “görüşmenin bitiminde de Türk muhatabı Ertuğ'un anlaşmaz bir kişi olduğunu ve söz konusu çapraz görüşmeyi engellemek için her yolu denediğini açıklayacağını söylemek hiçte yanlış bir öngörü olmayacaktır” dedi.

“KIBRISLI TÜRKLERİ BİR KENARA İTECEKLER”
Kıbrıs Rum Yönetiminin, müzakereler için 1968'den beri BM tarafından uygulanan " Kıbrıs sorununu, Kıbrıs'ta mevcut iki halkın liderlerinin görüşerek çözmesi" ilkesinden ayrıldığını ifade eden Atun sözlerini şöyle tamamladı: “Kıbrıslı Türkleri bir kenara itip, sorunu Kıbrıs Rum Yönetimi ile Türkiye arasında yapılacak görüşmelerle çözme yoluna sokmak istediği çok açık ve net. Anastasiadis kendisine muhatap olarak, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yerine, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı almak istemektedir. Rumların yeni Kıbrıs sorunun müzakere stratejisi budur ve işin içine hem bloke ettikleri AB-Türkiye müzakereleri başlıkları ile doğalgazın Avrupa'ya Türkiye üzerinden gönderilmesi konusunu sokmak istiyorlar. Buna ilaveten de Maraş'ı talep ediyorlar.”