Benim hatıralarımda 1950’lerden beri yer alan Kıbrıs’ın adı her geçtiğinde aklıma hep çocukluğumdaki meşhur “Ya taksim ya ölüm” mitingleri gelir...  Bugün fiili olarak kuzey-güney olarak bölünmüş Kıbrıs’ta iki ayrı devlet ve iki ayrı millet olmasına rağmen adanın tamamı üzerinde hak iddia eden Rum tarafı asla hiç bir çözüm planına evet dememektedir. Londra ve Zürih antlaşmalarıyla doğan haklarımız sürekli olarak saklı kalacaktır. Hiçbir platformda bu hakların münakaşasını kabul etmemeli,  Türkiye’nin garantörlüğünü, Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki haklarını hiçbir şekilde müzakere ettirmemeliyiz.

Kıbrıs Türklerin, yaşadıkları katliamlar ve 1974’ten beri uygulanan uluslararası ambargo ve yok sayılmaları  nedeniyle, Güneyli Rumların hiç bir zaman Türkler lehine bir çözüm düşünmeyeceğini  yaşayarak öğrenmiş olduklarını düşünüyorum. Her öneriyi reddetmekte olduklarından Türkler için bir sürü olumsuzlukları olan meşhur Annan planına bile “HAYIR” diyerek Kıbrıs Türklerini kurtarmışlardır. Bizimkiler “yes be annem” aldatmacası içinde yürütükkleri  algı operasyonu ile kendi ayağına kurşun sıkarken, onlar bunu bile yeterli görmemiştir.

Rum lider Anastasiadis, Yunanistan merkezli “Lifo” isimli web gazetesine verdiği, Kıbrıs sorunu ve Türkiye’deki seçimlerle ilgili değerlendirmede “Öncelikle Ankara ile Kıbrıslı Türkler arasındaki göbek bağının kesilmesi, sonra da Kıbrıslı Türklerin ısrarla istediği ‘Dönüşümlü Başkanlığın’ kabul edilmesi için;

-  Garantilerin,

-  Müdahale hakkının kaldırılması ve

-  adadan Türk askerinin tümü ile gitmesi şartımızdır” diyor.(1)

Değerli Prof.Ata ATUN hocamızın deyiyişiyle gerçekte aklından geçen;  “Biz 1964 yılında silah zoru ve 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasına aykırı olarak Anayasayı değiştirdik ve Türklerin ortaklık haklarının tümünü iptal ettik. Hele bir Türkiye’nin garantörlüğü iptal edilsin, müdahale hakkı kaldırılsın ve Türk askeri Kıbrıs adasından gitsin, bakın biz Kıbrıslı Türkleri nasıl iki dakikada adadan temizler, daha evvel yaptığımız gibi anayasayı tek taraflı değiştirir, bırakın Türklerin dönüşümlü Başkanlık hakkı ile Devlet Başkanı olmasını, Muhtar bile olmalarını yasaklarız” açıklamasını bir türlü dile getiremiyor. 1905 yılından beri düşman olarak gördükleri ve adanın yönetimine ortak etmek istemedikleri, 1960 Anayasasına rağmen 1963 yılında başlattıkları silahlı saldırılar sonrasında “Kıbrıslı Türkler isyan etti” yaygarası ile “İsyancı” sınıfına soktukları Kıbrıslı Türklerin varlığını kabul edemezler. (2)

BM Barış Gücünün 4 Mart 1964 tarihinde Kıbrıs’a  ayak basmasından beridir Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türklerini, Kıbrıslı Türklerin kurdukları yönetimleri ve devleti ve bu devletin herhangi bir birimini, “Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığı kendi statülerine eşit bir resmiyet kazanmasın” düşüncesiyle muhatap almamış ve Kıbrıslı Türkleri muhatap alırsa, kendileri ile aynı statüye yükseleceğini düşünerek tüm iletişimini INFICYP kanalı ile endirekt olarak gerçekleştirmiştir.(3)

Her zaman uzun vadeye oynayan ve dış güçleri kullanarak hep avantaj sağlayan Kıbrıs ve Yunanistan ikilisinin sinsi ve şeytani planları hiç bitmez... Uluslararası ilişkilerde zaten dostlukların değil, menfaatlerin varlığı söz konusu olduğundan şaşırtıcı bir durum yoktur ama yine de çok dikkatli olmakta fayda var.

Rumlar, Kıbrıs konısunda asla çözüme yanaşmamakta ve esasında adanın tamamı üzerinde hak iddia ederek, Türkleri ortak yapmamak amaacıyla tüm görüşmelerde çözümü engellemektedir. İki bölgeli bir fiili durumun varlığına  rağmen Güney Kıbrıs Rum kesimini tek taraflı olarak AB üyeliğine kabul ederek en baştan çözümsüzlüğü dayatan AB, Türkiye’yi çözümü engelleyen taraf olarak görmekte ve sürekli taviz beklemektedir.

15 Temmuz 1974’te  Yunanlı Subay Nikos Sampson darbesiyle ele geçirmeye çalıştıkları adayı, 1960 Kıbrıs  Ananayasasına göre garantörlük hakını kullanan Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatıyla engellemiş ve Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlayarak, huzur getirmiştir. 44 yıldır özgür yaşayan Kıbrıslı Türkler, asla hiç bir konuda taviz vermemeli, bugünkü kazanımlarında ve haklarından vazgeçmemelidirler.

Kıbrıslı kardeşlerim 1974 öncesine kadar atalarının yaşadığı mezalimi asla unutmasınlar. Bu işler öyle mavi boncukla, taviz vermekle, dümensuyuna girmekle vs. olmaz. Ne verirsen ver, sonuç değişmiyecek. Çünkü onlar seni ezeli ve ebedi düşman görmektedir... Sana ne fayda varsa Türk Milletinden ve Türkiye Cumhuriyetinden var. Bunu asla ve asla unutma!!!

Bu vesileyle Kıbrıs Barış Harekatının 44.ncü yıldönümünü kutluyor, görev yapan Türk Silahlı Kuvvetlerimizle Kıbrıslı Mücahitleri saygıyla selamlıyor, şehit ve gazileri rahmet ve minnetle anıyorum.

K A Y N A K..........................:

(1)    Prof.Ata ATUN.... http://www.rubasam.com/ArticleDetail.Asp?AID=1884&Title=

(2)    Prof.Ata ATUN.... http://www.rubasam.com/ArticleDetail.Asp?AID=1884&Title=

(3)    Prof.Ata ATUN.... http://www.rubasam.com/ArticleDetail.Asp?AID=1884&Title=