Kıbrıs’ta çözüm için devam eden görüşmeler; malumları Şubat ayında GKRY Meclisinin aldığı Enosis Plebisiti’nin Rum okullarında kutlanmasına ilişkin karar üzerine kesilmişti.

Müzakere masasını terk eden GKRY Cumhurbaşkanı Anastasiadis; garantilerin kalkacağını, Türk askerinin Ada’yı terk edeceğini, Türk nüfusunun sınırlandırılacağını, Türklerin elindeki mal ve arazilerin alınacağını ve azınlık haline getirileceklerini Cenevre görüşmeleri arifesinde Rumlara müjdelemiş ve bu hususları Akıncı’ya da kabul ettirmeyi başardığını açıklayarak seçimler için güya avantaj sağlamıştı.

Aslında bu Enosis Plebisiti’nin kutlanması ile ilgili GKRY Meclis kararı da seçim yatırımı idi ve KKTC’de büyük tepkilere neden olmuştu. Başta Sayın Akıncı olmak üzere KKTC Cumhuriyet Meclisi bütün siyasi partilerin ortaklaşa hazırladıkları bildiri ile söz konusu karar kınanmış ve GKRY Meclisince geri alınması talep edilmişti.

Görüşmelerin tekrar başlaması için BM ve AB’nin girişimleri ile Rumlar kararı geri almayıp, uygulamayı Eğitim Bakanlığına bırakmakla yetindiler. Ardından bir araya gelen iki Cumhurbaşkanı, 11 Nisan’da görüşme kararı aldılar.

Ben bu yazıyı gazeteye teslim ettiğimde görüşmeler daha başlamamıştı.

Daha önceleri de, 1968’den beri devam eden görüşmeler kesilmiş tekrar başlamış, yine defalarca kesilmiş yine defalarca başlamış ve bu yüzden uzunca bir zamandır bu görüşmeler “nafile turlar” olarak anılır olmuştu.

Cenevre görüşmeleri sırasında ve sonrasında Türkiye’nin olmazsa olmazları, bu defa kamuoyu önünde, en yetkili ağızlar tarafından açıklanarak, Anastasiadis’e ve Rumlara beklentilerinin imkansızlığı hatırlatılmıştır.

Şimdi daha önceleri birkaç defa daha belirttiğim gibi Sayın Akıncı; Türkiye tarafından çizilen bu çerçeve dışında kalan bütün beyanlarını geri aldığını açıklayarak Annan Planı’nın gündemden çıkarılmasını talep etmelidir. Böylece sadece Rumlar değil Kıbrıslı soydaşlarımız da belirsizlikten kurtarılmış olacaklardır. Zira bu görüşmelerin de nafile turlar kafilesindeki yerini alacağı apaçık ortadadır.

ANAYASA REFERANDUMU

Değerli okurlarım, bu haftanın sonunda, Pazar günü de aylardır konuşulan T.C. Anayasa değişiklikleri için oy kullanıp tercihlerimizi belirleyeceğiz. Aslında bir devlet hayatında sistemlerden ve yasalardan daha çok, sistemlerin işletilmesinin, yasaların uygulanmasının önemli olduğu malumlarıdır. En iyi bir yasa iyi uygulanmadığında nasıl iyi sonuçlar alınamıyorsa, yasaların noksanlıkları iyi uygulamalarla düzeltilebilmektedir. Hatta yazılı bir anayasası olmayan İngiltere’de, anayasası olan birçok ülkeye göre demokrasi hakim kılınabilmektedir.

1960’dan bu tarafa iki defa Anayasamız tümü ile, birçok defa da pek çok maddeleri değiştirilmiştir. Belli ki bu Anayasalarımız geniş bir mutabakatla, özel ve siyasi çıkarlar bir tarafa itilerek, gelecek kuşakları da kapsayacak gerekçelerle hazırlanmamış veya hazırlanamamış.

Mesela TBMM seçimlerinin yenilenme süresi iki de bir değiştirilmekte, bu süre bir 4 yıl, kısa bir süre sonra da 5 yıla çıkarılmaktadır.

Bu örneğe, milletvekili sayısının da ilave edilebileceği malumlarıdır.

Bu tür değişiklikleri zorunlu kılan gerekçeler için en azından, geniş bir mutabakatın sağlanamadığı akla gelmiyor mu?

17 Nisan Pazartesi, bakalım halkımız nasıl bir karar verecek?