29 Temmuz 2005 tarihinde ise Türkiye’de ki hükümet imzaladığı Ek- Protokol ile Rum yönetimi, 12 Eylül 1963’de imzalanan’’ Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasında ortaklık yaratan Ankara Anlaşmasına dâhil edilmiş olunuyordu!

24 Nisan 2004 Annan planı döneminde yaşananlar! Halk oylamaları sonuçları! Kıbrıs Türk Halkına oynanan oyunlar! Yerine getirilmesi asla mümkün olmayacak vaadlerin verilmesi! K.K.T.C Kurucu Devlet Başkanı Sn. Rauf R. Denktaş’ın, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayarak; bu göreve yenilikçi zihniyeti temsil eden CTP’nin parti başkanı, M.A.Talat’ın seçilmesi! CTP’nin yeni parti başkanı Sabit Soyer’in Başbakan oluşu! Rum kesiminde de lider değişimi sonucunda, Birleşik Kıbrıs için yola çıktığını söyleyerek, dünya kamuoyunun her zaman olduğu gibi tüm desteğini arkasında bulan Hristofyas’ın Rum Toplumunun yeni lideri oluşu. Ayrıca lideri olduğu AKEL partisinin de uygulamış olduğu politikalara sıcak yaklaşımlar sergileyen CTP’nin de birleşme konusunda benzer politikalar uygulaması, aynı ideolojiyi paylaşmaları! Yeni liderlerin çözüm adına başlattıkları müzakereler sürecinde yaşanan teslimiyetçi politikalar! 19. Nisan. 2009 tarihinde K.K.T.C’de yapılan erken genel seçim sonrasında; Kıbrıs Türk Halkının ezici oy tercihi tercihi ile CTP-ÖRP iktidarının seçim sandığına gömülmesi sonrasında; UBP’nin tek başına iktidara gelmesi ve Sn. Eroğlu’nun Başbakan olarak göreve başlaması.

Yukarıda sıraladığım olaylar; Kıbrıs Türk Halkının adada ki yaşam mücadelesinde cereyan eden gerçeklerin ta kendisidir…

Bu gerçeklerin yaşanmadığını hiç kimse söyleyemez! Birileri inkâr etse, tarih sayfalarından silmeye çalışsa bile, tarihin bizzat kendisi affetmez!

Sevgili Kıbrıs Türk’ü, Sevgili Gençler:

Bu gün ise gelinen bu noktada hedeflenen gerçek:

Birleşik Kıbrıs adına senin egemenliğinden, kimliğinden ve devletinden vazgeçmendir!

42 yıl önce kan ve can bedeli ödeyerek vatan yaptığın bu topraklara 110 bin Rum’un yeniden dönmesi, senin yeniden göçmen olman demektir!

1960’lı yıllarda Rum’un esaretinden, toplu kıyımından kurtulmak için güneyde bıraktığın ata yadigârı topraklarının bu süreçte esamesi dahi okunmamaktadır!

Bu nasıl bir müzakere sürecidir ki!

Senin geleceğine şekil verenler, hiç bir konuda sana bilgi dahi vermeden karar verebilmekte ve ben yaptım oldu zihniyetini bir türlü terk etmemektedirler!

Bu süreçte;

AB’nin bilinen komiserleri! Kıbrıs’tan Türk askerini çıkartmak için her türlü yola başvurmayı kendine vazife edinmiş olanlar; Kıbrıs AB üyesidir, garantörlüğe ihtiyacı yoktur o halde Türkiye’nin garantörlüğü kabul edilemez derlerken…

Bu kafadan bacaklılar;

GKRY bulunan binlerce Yunan askerinden, subayından, ‘Yunanistan’dan Ege Adalarından’ Rum kesimine gelip de yerleşen ‘Rum Yerleşiklerden’, Rum kesimindeki giderek artan silahlanmadan nedense hiç söz etmezler!

Kıbrıs Milli Davası Türk Milletinin davasıdır. Bu davanın kırmızıçizgileri, halen geçerli olup; bu çizgiler; Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Yüce Meclisince kabul edilmiş şekliyle aynen muhafaza edilmektedir!

İnancım odur ki;

Büyük Türk Milletinin, onun ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk Halkının onaylamadığı çözüm modeline de Yüce Meclisimiz de ‘Evet’ demeyecektir.