Irak’ın işgal edildiği günlerden başlayarak, yüzlerce yıllık Türkmen kenti olan Kerkük, planlı ve bilinçli bir saldırı altındadır. Hatırlanacağı gibi, bölgenin demografik yapısını kendi amaçları doğrultusunda değiştirmek isteyenler, Irak’ın işgal edildiği günlerde Kerkük’ün tapu ve nüfus müdürlüklerini yağmalamış, kayıtları yakmışlardı. Amaç Kerkük’ün ve bölgenin demografik yapısını değiştirmekti. ABD’li hukukçular tarafından hazırlanan ve Irak Meclisi tarafından kabul edilen Irak “Anayasası”na göre, Kerkük’ün statüsü yapılacak referandumla belirlenecekti. O nedenle Kerkük’ün demografik yapısı, sandıktan arzulanan sonuç çıkacak şekilde düzenlenmeliydi. “Hazırlıklar” bu yönde yapıldı.


Bu “hazırlıkları”, Kerkük’ün tapu ve nüfus müdürlüklerinin neden yağmalandığını, Kerkük’e neden kamyon kamyon yeni insanlar taşındığını, Musul’un IŞİD/DEAŞ tarafından tek kurşun atılmadan ele geçirilmesi sırasında nasıl peşmerge saldırısına uğradığını Irak’ın işgal günlerinden bu yana kaleme aldığımız yazılarda ayrıntılı olarak anlatmaya çalıştık. 


Konuyla ilgili son yazılarımızdan birinde (Hala Susacak mıyız: 21.11.2016) şöyle demişiz: 


“BM kayıtlarına göre hala bağımsız bir ülke olan Irak’ın en stratejik, en değerli coğrafyası olan Musul ve Kerkük vilayetleri, ABD’li hukukçuların hazırladığı Irak Anayasası’nın emrettiği referandum bile yapılmadan Bağdat yönetiminden koparılıyor, Barzani’nin emanetine veriliyor. IŞİD’DEAŞ’ın kullanım süresi doldu, şimdi Musul ve Kerkük Barzani’nin emanetinde.


Yakında Irak Kürt Bölgesi bağımsızlığını ilan edince, Irak’ın en stratejik bölgesi olan Musul ve Kerkük vilayetleri bütün petrol varlığı ile birlikte el değiştirmiş olacak. Sormak isteriz:1991’de Saddam, gaza getirilerek Kuveyt’e sokulduğunda, “Bağımsız bir ülkeyi işgal etti” gerekçesiyle koalisyon kurup tepesine binenlerle, BM kayıtlarına göre bugün hala bağımsız bir ülke olan Irak’ın zenginliklerini yağmalayanlar aynı çağdaş haramiler değiller mi?

Binlerce kilometre ötelerden gelerek bağımsız bir ülkeyi işgal edip parçalayan, Musul ve Kerkük gibi petrol zengini kentlerini Anayasa ve referandum oyunlarıyla ana gövdeden koparıp bağımsız devlete dönüştürerek yağmalayan bu çağdaş korsanlar karşısında susacak mıyız?


Çağdaş haramilerin bağımsız bir ülkenin zenginliklerini yağmalaması, ülkeleri bölüp parçalamasını seyredecek miyiz?

Milyonlarca masum insanın, özellikle Türkmenlerin katledilmesine, Ortadoğu coğrafyasındaki Türk ve İslam izlerinin silinmesine neden olan ve bir adım ötesinde ülkemizin sınır güvenliğini, birliğimizi ve bütünlüğümüzü çok olumsuz etkileyecek bu gelişmeler karşısında hala susacak mıyız?

Irak Kürt Bölgesi Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani, 18 Ekim’de Alman Bild Dergisiyle yaptığı söyleşide, Iraklı Kürtlerin uzun süredir bağımsızlık konusunda ısrarcı olduklarını belirterek, “En geç üç ay içinde Bağdat yönetimi ile bağımsızlık konusunu çözeceğiz. Bunun zamanı çoktan geldi, ancak şu anda DEAŞ ile mücadeleye konsantre olmuş durumdayız. Musul özgürlüğe kavuştuktan sonra, Bağdat’taki ortaklarımızla bir araya gelerek bağımsızlığımızı konuşacağız” diyordu.

Barzani’nin sözünü ettiği Musul, Kerkük, Erbil, Telafer, Sincar, Tuzhurmatu, Tazehurmatu, Diyala.. sınırımızdan Basra Körfezi’ne kadar uzanan bu bölgenin Batılıların çizdikleri haritalardaki adı TÜRKMENELİ’dir. Neçirvan Barzani, tarih boyunca çoğunluk olmadıkları bir bölgenin geleceğinden söz ediyor ve “Bağdat yönetimiyle bağımsızlığımızı koşacağız”diyor; diyebiliyor. (…)

IKBY Başkanı Mesut Barzani ise bağımsızlık konusunda bir adım daha atıldığını “müjdeleyerek” şöyle diyor: “Bağdat’a yaptığımız son ziyarette bağımsızlık konusunu açık açık konuştuk. Anlaşma olmaması halinde referanduma gideceğiz.”

Mesut ve Neçirvan Barzani konuşuyor, Irak Başbakanı İbadi konuşuyor, ama bu post-modern işgal projesinin gerçek sahibi ABD ve Batılı ortaklarıdır. “Irak Kürdistanı’na bağımsızlık” kamuflajı altında tarihte eşi benzeri görülmemiş bir yağmalama operasyonuyla, Musul ve Kerkük Irak’tan koparılıyor, 1991’deki Körfez Savaşı sonrasında, 36. Paralel boyunca bölünen Irak’ın kuzey parselinde oluşturulan Kürt Bölgesi Yönetimi’ne kaydırılıyor.


Yakın bir gelecekte Irak Kürt Bölgesi Yönetimi, kukla Bağdat Hükümeti’yle ‘konuşarak’ bağımsızlığını ilan edecek ve Irak’ın en stratejik coğrafyası, petrol rezervleriyle birlikte el değiştirmiş olacak.”


Çağdaş yağmacıların planı belli. Hala susmaya devam edersek, başta Kerkük olmak üzere, Irak’ın kaderini başkaları yazacak.

 

Irak Türkmen Cephesi Lideri Erşat Salıhi’ye ve Irak Türkmenlerine her türlü tehdit ve baskı yapılıyor. Reşat Salihi ve Türkmenler, “Tek dayanağımız Türkiye” diyerek direnmeye devam ediyorlar. Türkiye Irak Türkmenlerinin arkasında olduğunu duyması gerekenlerin duyabileceği şekilde dile getirmelidir. 

Irak Türkmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği “Erşat Salihi’ya Destek Bildirisi” yayınladı. Bildiride şöyle deniyor:


ERŞAT SALİHİ'YE DESTEK BİLDİRİSİ

Irak Türkmen Cephesi Genel Başkanı ve Kerkük Milletvekili Sayın Erşat Salihi, 28 Aralık 2016 tarihinde, Ekim ayında DAİŞ'in Kerkük'te gerçekleştirdiği, özellikle Türkmen bölgelerinin hedef alındığı ve PKK'nın şehre sızmasına neden olan saldırılardan sonra Kerkük'e bağlı Havice bölgesinin DAİŞ'ten kurtarılmasının önemi ile ilgili bir açıklamada bulunmuştur. 


Bu açıklamada bölgenin teröristlerden temizlenmediği sürece Kerkük'ün yeniden bir DAİŞ saldırısı ile karşı karşıya kalabileceğini, bu sebeple bölgenin kurtarılması adına acilen bir operasyonun gerekli olduğunu belirtmiştir. Başkan Salihi, bu amaçla Irak Başbakanı Haydar El-Abadi'ye, Kerkük'e acil askeri güç göndermesi çağrısında bulunmuştur. Bunun üzerine Bölgesel Kürt Yönetimi yetkilileri, bazı parlamenterler ve özellikle Talabani'ye bağlı KYB Güvenlik Peşmerge Komutanı tehdit ve hakaret dolu mesajlar yayınlayarak halkın seçtiği bir milletvekili olan liderimizin dokunulmazlığının kaldırılması ve yargılanması talebinde bulunmuştur. 


Başkan Salihi'ni, DAİŞ terörüne karşı Bağdat Hükümeti'nden yardım talep etmesinden doğal bir durum yoktur. Kerkük'ün güvenliğine ilişkin makamlarına fiili olarak el koyan Bölgesel Kürt Yönetimi yetkililerinin bundan rahatsızlık duyması altta yatan tehlikeye ve gizli ajandaya işaret etmektedir. Ancak yapılan karalama girişimleri, sarf edilen hakaret ve tehditler, önce liderimiz Erşat Salihi'yi sonra da biz Türkmen halkını bir nebze bile olsa yıldırmaya yetmeyecektir. Ömrünü Türkmen davasına adamış, bu yolda gördüğü hiçbir eziyetin, verdiği hiçbir kaybın kendisini yıldırmasına izin vermeyen liderimiz bu boş, mesnetsiz söylem ve talepler karşısında da dimdik ayakta duracaktır. Tehditler ancak korkakları yıldırır. Türkmen milleti ilelebet mücadeleye devam edecektir! 


Türkmen halkı olarak, Irak Hükümeti'ni, Türkmen lideri ve Kerkük Milletvekili Sayın Erşat Salihi'yi tehditlere karşı korumaya, dokunulmazlığının kaldırılması konusundaki ciddiyetsiz ve yıldırma maksatlı iddiaları dikkate almamaya ve terör örgütü DAİŞ konusunda Başkan Salihi'nin işaret ettiği Kerkük'teki operasyonu bir an önce başlatmaya davet ediyoruz. 


MEHMET TÜTÜNCÜ 

IRAK TÜRKLERİ KÜLTÜR ve 

YARDIMLAŞMA DERNEĞİ GENEL BAŞKANI