Her kulvarda olduğu gibi ülkemizde spor gündemi de olanca hızıyla değişip, birbirinden farklı boyutlar kazanıyor. İşte bu hafta da durum aynen böyle ve ben de bu nedenle iki olaya birden değinmek niyetindeydim aslında.

Bunların ilki Aykut Kocaman’ın Fenerbahçe’de yaklaşan kongre öncesinde istifa etmek istediğine, önce iki başkan adayının da, gelecek yıl için de sözleşmesi devam eden Kocaman’la devam edeceğini açıklamasına ve kupa faciasının hemen ardından, Aziz Yıldırım’ın da Ali Koç’un da bu istifayı kabul edeceklerini ilan etmelerine dair düşüncelerimi aktarmaktı. Lakin ne yalan söyleyeyim Arda Turan vakası önem sırasında bir adım öne geçti. Bu nedenle Aykut Kocaman’a dair yazmayı daha sonraya erteledim.

Evet biz gelelim Arda Turan vakasına...

Onu çok seven, hatasıyla sevabıyla onu Türk futbolunun tüm zamanlardaki en önemli birkaç yıldızından biri, hatta belki de en önemlisi olarak kabul etmiş biriyim. Onu ilk tanıdığımda, 2000’li yılların başlarıydı. Günaydın Gazetesi’nin spor müdürlüğünü yapıyordum. Galatasaray’la birlikte ilk kez sahaya çıktığı Bursaspor kupa mücadelesinde kendisini izlemiş ve “Bu adam Türk futbolunun geleceğine damgasını vuracak” demiştim. Gerçekten de öyle oldu ve Bayrampaşalı Arda önce Galatasaray ve Milli takımımızda başarılı işlere imza attı. Hem Sarı Kırmızılı, hem de Ay Yıldızlı formayla herkesin gönlünde taht kurdu. Bu başarı onu 

Önce La Liga’da şampiyonluk ipini göğüsleyen kadroda yer aldığı Atletico Madrid’e, oradan da dünyanın en önemli takımlarından biri olan Barcelona’ya kadar taşıdı.

Ancak, Katalan ekibindeki futbol serüveninde, saha dışı olayları ve disiplinsiz davranışlarıyla, ‘istenmeyen adam’ ilan edildi ve bu sezonun ara transfer döneminde kendisini Medipol Başakşehir’de buldu. Bir oyuncunun bir takımdan bir takıma gitmesi kadar normal bir olay yok. Ancak, Arda’nın durumu öyle çok sıradan bir transfer değildi. Barcelona’daki hocası Valverde “Bir takımla anlaşamaması durumunda dahi, onunla çalışmak istemiyorum” diyerek konuyu kestirip attı. Yani kendisini bağlayacak bir iskele gerekliydi. O da Medipol Başakşehir oldu. Ancak varlığıyla yokluğu belli olmayan performansının yerine o giderek çöken kariyerine, tarihe geçecek bir ceza ekledi. 16 hafta futboldan men… Demir Grup Sivasspor maçında yan hakemi itip kırmızı kart gören Arda, ardından kendisini oyun dışına gönderen orta hakem Yaşar Kemal Uğurlu’ya da yumruğunu göstererek adeta ipini kendisi çekti.

Ah be Arda, geçmişine, kariyerine hiç yakıştı mı bu iş. Bak, düşen formunu anlayabilirim. Yaşın da ilerledi. Yeni bir takım yeni bir futbol anlayışı. Bunların mantıklı bir açıklaması olabilir. Ancak bu acemice öfke gösterisini açıklayabileceğin hiçbir cümle kuramazsın. Kurmaya çalışırsan da, saçmalamaktan öteye geçemezsin. Umarım aldığın bu ceza giderek eriyen kariyerinin son noktası olmaz ve takım arkadaşın ve kaptanın Emre Belözoğlu gibi, seni bir süre daha izleriz.

Hoşçakalın…