GELECEĞE DOĞRU YOL VE MANEVİ YENİLENME:
“KAZAKİSTAN’IN MİLLİ KODU”
BUKET KEMİKSİZ
MSGSÜ Tarih Bölümü YL Öğrencisi
Topkapı Türk Dünyası Kültür Mahallesi’nde Kültür A.Ş.’nin düzenlediği Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in yakınlarda yayınladığı makale ile ilgili konferans 23 Mayıs 2017 Salı günü gerçekleştirildi. Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Kütük, Kazakistan İstanbul Konsolosu Serjan Sarsenbayev, Yıldız Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Yakup Çelik ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinden Prof. Dr. Abdulvahap Kara’nın konuşmacı olarak katıldıkları bu konferansta, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in 13 Nisan’da yazdığı ve Kazakistan’da yeni siyasi vizyon belgesi niteliği taşıyan “Geleceğe Doğru Yol Manevi Yenilenme, Kazakistan’ın Milli Kodu” makalesi çeşitli yönleriyle ele alındı.
Kazakistan’daki son gelişmeleri öğrenmek ve bu konuda değerlendirme ve yorumlar yapmak üzere düzenlenen konferansta Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Kütük toplantıyı açış konuşmasında, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in Kazakistan’ının 21. yüzyıl vizyonu ile ilgili olarak ortaya koyduğu görüşlerinin içerisinde birçok unsurları barındırmakta olduğunu söyledi. Bunlardan ilkinin Kazak kültürünün çok daha güçlü ve dünyada kendini var edebilmek için milli alfabenin Kiril’den Latin harflerine dönüştürülmesi. Bir alfabeden diğer bir alfabeye geçmenin lisan ve yazı ile ilgili araçların değişiminin ötesinde zengin insan kaynağını kültürel anlamda geliştirmek, Batı’nın teknolojisini ve tekniğini almak ve kendi milli kodundan yani özünden bir şey kaybetmeden 21. yüzyıla daha güçlü girme gibi anlamlar taşıdığına dikkati çekti. Kütük ayrıca Kazakistan’ın dünyanın sayılı ekonomileri arasında yer alabilmek için gelişen dijital dünyanın Kazak halkı tarafından yakından takip edilmesi ve bu konuda söz sahibi olunması adına stratejik çalışmalar da yapmakta olduğunu ifade etti.
Kazakistan İstanbul Konsolosu Serjan Sarsenbayev de Kazakistan’ın alfabe değişikliğinin önemine değinerek Türk dünyasında Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığına kavuşan bazı devletlerinin bu konudaki değişimleri gerçekleştirdiklerini, ancak o zamanlar Kazakistan’ın ekonomik manada buna kendini hazır hissetmediğini söyledi. Kazakistan için en uygun zamanın şimdi olduğunu ve bu konuda Türkiye’nin ve diğer alfabe değişikliği yapan Türk ülkelerinin tecrübelerinden yararlanmakta olduğuna dikkati çekti. Bugünkü toplantıda bu ve Nazarbayev’in gelecek ile ilgili politikaları konusunda uzmanların görüşlerini dile getireceklerini ümit ettiğini belirtti.
İlk konuşmacı Yıldız Teknik Üniversitesinden Prof. Dr. Yakup Çelik ise Nursultan Nazarbayev’in kitaplarından hareketle onun maneviyat, bağımsızlık ve dil konularındaki görüşleri üzerinde durdu. Nazarbayev’in kendi ülkesi için nasıl bir çaba sarf ettiğini, geleceğe yönelik ülkesiyle ilgili hangi kaygıları ve hangi düşünceleri taşıdığını yine onun kendi yazdıklarından hareketle yorumladı. Ünlü Kazak yazar Muhtar Avezov’un “Kalkınmış bir ülke olmak istiyorsan işe beşikten başlamalısın” sözünü hatırlatan Çelik hareketle bir ülkenin geleceğinin planlamasının çocuk eğitiminden başlaması gerektiğini ve milli bilinç sağlayarak bir ülkenin ancak var olacağını ve bir milletin ayakta kalabileceğine vurgu yaptı.
Bağımsızlığını kazandıktan Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in yaptığı bir konuşmadan şu sözlerini nakletti: “Maneviyatını seven nesil ülkesini seven, vatanına sadık, ana diline sahip çıkan, derin bilgi sahibi, risk almaktan çekinmeyen, iyi huylu, mert olacaktır.” Bunun için de gençliğin gelenek ve görenekleri iyi bilmesi gerektiğine dikkati çeken Nazarbayev kaynak olarak da Kazak edebiyatını göstermektedir.
Bu konuyla ilgili Nazarbayev’in şunları söyler: “Kazak edebiyatına eğilir ve onun içindeki milli değerlerimizi yakalarsanız, gençlerinizi beşikten başlayarak yetiştirebilirsiniz.” Nazarbayev, Kazakların kendine has milli özelliklerin yeniden yaşatılması gerektiğini söyler. Bunu da kendisinin cumhurbaşkanı olarak yegâne görevi olarak görür. O “babanın değil halkın çocuğu ol” der ve herkesi memleketin meselelerine sahip çıkmaya davet eder. Ayrıca halkla birlikte yüksek hedeflere ulaşmanın cumhurbaşkanının birinci görevi olarak belirtir.
Bu konuda şöyle der: “Günümüzde halkın çıkarlarını korumaktan başka nasıl bir amaç olabilir? O yüzden bir şairin de, bir devlet başkanın da amacı halkın çıkarlarını korumaktır. Birlik ve beraberliğin olduğu yerde huzur ve bereket olur.” Burada Nazarbayev’in bir şair ve bir başkan tanımlamasını kullanması bir tesadüf değildir. Onun kültür adamlarının da, bir cumhurbaşkanı gibi halk üzerinde etkili olduğunu, halkın geleceğini şekillendirmede etkili olduğunun farkında olduğunu bize göstermektedir. Ona göre ülkenin refah içinde olmasını sağlamak için geçmişten örnek alınmasını sağlamak önemlidir. Bağımsızlığı elde etmek için ülkenin ne tür zorluk ve sıkıntılardan geçtiğini bilen halk Kazakistan egemenliğin değerini de bilecektir.
Nazarbayev ülkesi için dilin önemini de şöyle tanımlar: “Dil olmazsa millet olmaz. Çünkü dil düşünce ve bilimin temelini oluşturur. Diliniz ne kadar güçlüyse biliminiz ve düşünceniz de o kadar güçlü olur.” Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev milli kültür konusuna da önem verir. Milli kültür unsurlarını katmadan yapılan işlerin tümünün kuma su dökmekten farksız olacağını söyler. Nazarbayev, milli kültürüne sahip çıkan ve özgüveni yüksek gençlerin sayısının arttırılmasından yanadır. Konuşmayı çalışmaktan daha çok seven, her şeyi yerli yersiz eleştiren ve eleştirdiği şey için kendi parmağını kıpırdatmayan gençlerin çoğalması onu rahatsız etmektedir.
Gençlerin nasıl olması gerektiğini de şu şekilde açıklar: “Kazak kızları ve oğullarının hayatın her alanında aktif ve başarılı olmasını görmeliyiz. Şimdiki gençler pazarlama, ticaret yönetim ve bilgisayar alanında çok başarılılar. Gençlerimizin 21. yüzyılın ağır yükünün kendi omuzlarının üzerinde olduğunun bilincinde olmaları gerekir. Bizler genç kuşağın boş ve bilgisiz olmasına değil, başkalarıyla rekabet edebilecek hak ve hukukunu yedirmeyen korkusuz cesur ve aynı zamanda edepli yetişmeleri için gerekli desteği sağlamalıyız.”
Bundan sonra konuşan ve Kazak tarihi ve kültürü üzerine araştırmalarıyla tanınan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdulvahap Kara da Kazakistan cumhurbaşkanı Nazarbayev’in Nisan ayı başlarına Egemen Gazetesi’nde yayınlanan makalesinin önemli noktalarına temas etti. Konuşmasını şöyle başladı: “Bu, Kazakistan milli kodları deşifre eden önemli bir makaledir. Burada bu makaleyi hep birlikte tartışmak için toplanmış bulunuyoruz. Nazarbayev sadece bir devlet adamı değil aynı zamanda bir düşünür ve filozoftur. Bugün Kazakistan Avrasya’nın yükselen yıldızı unvanına sahip olmuşsa bu Nazarbayev’in bilgece yönetiminin sayesinde gerçekleşmiştir. Bugün dünyada Kazakistan uluslararası platformda önemli bir yere sahiptir. Nitekim geçtiğimiz yıl Kazakistan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyeliğine seçilmiştir. Bu bağımsızlığını çeyrek asır önce kazanmış yeni bir devlet için çok büyük bir başarıdır. Bu sene Haziran ayında Expo 2017 Kazakistan’da gerçekleşecektir. Bu Avrasya da bugüne kadar yapılmış en büyük uluslararası etkinliklerden birisi olacaktır. Bu etkinlik için 4,5-5 milyon civarında turistin Kazakistan’a gelmesi bekleniyor. Yine bu sene Astana’da 21-25 Haziranda Dünya Kazaklarının V. Kurultayı toplanacaktır. Dünya Kazaklarının ilk kurultayı 1992’de o zaman başkent olan Almatı’da Nazarbayev’in öncülüğünde yapılmıştı.”
Kara daha sözlerini Nazarbayev’in bugün bu toplantıda söz konusunu edeceğimiz makalesini niçin kaleme aldığını onun şu sözleriyle ortaya koydu: “Güçlü bir ülke ve sorumluluğu yüksek birlik içinde bir millet olmak için geleceğe nasıl yürümek ve halkın bilincini nasıl değiştirmek gerektiği hususunda fikirlerimi ortaya koymak.” Profesör Kara’ya göre, bu makale sadece Kazakistan’da değil tüm Türk Dünyasında heyecan uyandırdı. Özellikle Kiril harflerinden Kazakistan’ın Latin harflerine seneye geçeceğini ifade etmesi Türkiye’de akademisyenler ve aydınlar arasında olumlu bulunarak tartışıldı. Bu sebeple, bugünkü konferansın “Kazakistan’ın Milli Kodu” şeklindeki başlığı “Türk Dünyasının Milli Kodu” olarak değiştirilirse, yanlış olmaz. Çünkü Nazarbayev Kazakistan’ın gelişmesi ve kalkınmasının yollarını açıkladığı makalesindeki hususlar tüm Türk ülkelerine de uygulanabilir. Nazarbayev, 13 Nisanda yayınlanan makalesinde diyor ki: “Dünya değişiyor. Buna göre biz de değişmeliyiz. Tek düze kalıplaşmış düşünceleri değiştirmezsek, gelişmiş ülkelerle yarışamayız. XX. yüzyıldaki Batı gelişme modeli bugün bize uymaz. Yeni bir gelişme modelinin temel şartı “milli kodu” muhafaza etmek olmalıdır. Yoksa gelişme beyhude bir çabadan ibaret kalır. Fakat milli kodu korumak uğruna toplumdaki ilerici unsurların yanısıra gerici unsurları da muhafaza etmemeliyiz. Yenilenme sırasında, eskiden olduğu gibi, tarihi tecrübeler ile milli geleneklere küçümseyerek de bakmamalıyız. Aksine onları yeni dönemde verimli bir şekilde değerlendirmeliyiz. Eğer yenilenme milletin milli ve manevi köklerinden beslenmezse, yolunu şaşırır.”
Nazarbayev’in ayrıca ülkesinin yeni bir tarihi döneme girdiğini söylediğine dikkati çeken Prof. Dr. Kara onun makaledeki şu sözlerini ifade etti: “Biz bugüne kadar ekonomik ve siyasi reformları gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Hedefimiz dünyada ilk 30 ülkenin içinde girmek.” Daha sonra bugün Türkiye dünyanın 16. Ekonomik büyüklüğüne sahip ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da ilk 10’u hedeflediğini söyleyen Kara Nazarbayev’in bu hedeflere ulaşmak için halkın bilincinin ekonomik ve siyasi reformların önüne gitmesi gerektiğine dikkati çektiğini belirtti. Diğer bir deyişle, halkın bilinci bu yapılan reformlardan daha önce gelişmelidir.
Nazarbayev’e göre milli bilinci şu altı temel üzerinde yenilemek mümkündür: 1. Ülke vatandaşlarının iyi eğitim alarak bilgi ve becerilerini geliştirerek küresel rekabet yetenekleri arttırılmalıdır. 2. Mevcut imkanların iyi değerlendirilmesi konusunda pragmatizm olmalıdır. Nazarbayev makalesinde eldeki değerlerin kıymetini bilmek ve onları verimli kullanmak gerektiğini söyleyerek komünizm ve faşizm gibi ideolojik dogmalardan uzak durmalıyız, onun yerine realizm ve pragmatizm olmalıdır, demektedir. 3. Ülke içindeki vatandaşların dünya görüşlerinde ortak noktalar arttırılarak ahenk ve uyum sağlanmalıdır. Bunu hususta milli gelenekler, edebiyat, musiki gibi milli ruhu oluşturan değerler korunmalıdır. 4. Bilim her şeyde önde ve baskın olmalıdır. 5. Kalkınma devrim değil, evrim yoluyla olmalıdır. Nazarbayev bu hususta 1917 Ekim devrimiyle gelen değişimin Kazaklarda demografik, ekolojik, kültürel ve dilsel ağır tahribatlara yol açtığını hatırlatarak ülkenin doğal yolla gelişimini savunmaktadır. 6. Halkın bilincinin açıklığı. Nazarbayev tüm vatandaşların dünyadaki gelişmeleri izlemek açısından İngilizce öğrenmesini istemektedir. Çünkü, ona göre, gelecek 10 yılda dünyada yaşam tarzı, iş, dinlenme, tatil, insan ilişkileri gibi alanlarda pek çok şey değişecektir. Bunlara gözlerimizi kapatmamak mümkün değildir. Milli bilincin geliştirilmesi konusunda Nazarbayev daha önceki yıllarda da bir takım çalışmalar yapıldığını da ifade etmektedir. Makalesinde bu hususta “Biz daha önce bunu yaptık. 2004’te Kazakların Kültürel Miras Programı ve 2013’te Tarihin Dalgasında ismiyle tarihçilere büyük destek sağladık” demektedir. Prof. Dr. Abdulvahap Kara bu süreçleri yakından takip eden biri olarak Nazarbayev’in devletin bütün imkânlarını bilim adamlarına açtığını söyleyebilirim, dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Dünyada ne kadar Kazak ve Türk Tarihi ilgili kaynak olarak ne varsa toplandı. Bunun sonucunda yüzlerce ve hatta binlerce cilt tarih araştırma eserleri yayınlandı. Bunlarda milli tarihe ve dolayısıyla bilince yapılan büyük bir katkıdır. Bilindiği gibi Sovyet döneminde Kazakistan’da milli bilinç yok edilmeye çalışılmıştı. Bunu onarmak için tekrar tarihin köklerine inmek lazımdı. Nazarbayev bunu sağladı ve bunla da yetinmeyip 2009 da Nahcivan da gerçekleşen Türk Devlet Başkanları Zirvesi’nde Türk Akademisi kurulmasını teklif etti ve bugün Astana’da bu kurum hala çalışıyor. Bunun da görevi Türk Dünyasının tarihini araştırıp incelemek, elde edilen neticeleri hem kendi halklarını hem de dünyaya tanıtmaktır. Bu da Nazarbayev’in milli bilinci yenileme konusunda yapmış olduğu büyük katkılardan birisidir.” Kara’nın düşüncesine göre, Nazarbayev’in milli bilinci geliştirme çabaları büyük Türk düşünürü İsmail Gaspıralı’nın “Dilde, Fikirde, İşte Birlik!” şeklindeki meşhur şiarını hatırlatmaktadır.
Nazarbayev’in makalesinde Kazakistan’ın yakın gelecekte yapması gereken en önemli işlerden birisinin alfabe değişikliği olduğunu söylediğine vurgu yapan Prof. Dr. Kara Nazarbayev’in makalesinde Türklerin tarih boyunca kullandığı alfabelerden, yani Orhun alfabesi, daha sonra Türkler’in İslamiyet’i kabulünden sonra asırlarca Arap alfabesinin kullanılışı ve nihayet 1917 Ekim Devriminden sonra kısa süreli Latin Alfabesi denemesi ve ardından bugünkü Kiril harflerine geçişe temas ettiğini ifade etti. Nazarbayev’in Latin harflerine 2025 yılında geçilmesi gerektiğini 2012’de yayınladığı “Kazakistan - 2050” isimli stratejisinde ifade ettiğini söyleyen Kara Kazak Devlet Başkanı’nın makalesinde “2017’de Latin harfleri standartını belirlemeliyiz. Önümüzdeki iki yılda da bunun düzenlemesini yaparak yürürlüğe koymalıyız” sözlerine yer verdiğini anlattı.
Prof. Dr. Abdulvahap Kara konuşmasını Nazarbayev makalesinin sonuç kısmında yer alan şu sözleriyle tamamladı: “Küresel çağda süreçler kapıyı çalmadan izinsiz içeri girebiliyor. Bu sebeple devre göre yenilenmenin gerekleri tüm devletlerin önündedir. Yeni dönemde iç yenilenme bizim gelişmemizin temel kaidesidir. Yaşamak için değişmesini bilmek gerek. Bunu yapmayanlar tarihin tozları arasında kaybolup gideceklerdir.” Konferans dinleyicilerin soruları ve katkıları ile devam etti. Bundan sonra konuşmacılara teşekkür plaketleri takdim edildi. Hatıra resimleri çekildi.Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev’in bilge bir devlet adamı olduğu, bu konferansta çeşitli yönleriyle ele alınan makalesiyle bir kez daha pekişti. Bu sebeple Sayın Nazarbayev’in bu makalesini tüm boyutlarıyla bize anlatan bilim adamlarına ve konuşmacılara ve feyz aldığımız bu konferansın düzenlenmesinde emeği geçen tüm herkese teşekkürü bir borç bilirim.