Sevgili okurlarım merhaba, bayramlar yılbaşı kutlamaları, yaş günü ve Pazar günleri benim için hep hüzünlü geçiyor. Nasıl hüzünlü geçmesin ki, yuvasına kartal tadanmış kumrular gibiyiz. Aile akrabalar farklı farklı ülkelere dağıldık. Türkiye, Hollanda, Fransa, Belçika ve Almanya, geniş bir coğrafya dağılmış bir aileyi kolay kolay kim veya kimler bir araya getirebilir ki?

Dolayısıyla aile birleşimi dünyaya yeni gelen çocuklar onların yakınları derken çoğaldıkça çoğaldık. Farklı ülkelerin farklı kültürü, farklı yaşam tarzları, ülkeler arasındaki mesafe, maddi ailevi durumlarla azaldıkça azaldık. Aza koysak almıyor çoğa koysak dolmuyor. Yüreğimize hasreti Gurbeti zorda olsa sindirmeye kabullenmeye çalışıyoruz!..

Biz göçmen kuşlar gittiğimiz her ülkeyi yuva yapmışız vatanımız yapmışız. Her aile ferdi kendine göre bir hayat çizgisi çizmiş. Çizdiğimiz o çizgide aile bağları akrabalar sevdiğimiz dostlar arkadaşlar yüreğimizin derin bir köşesinde saklı.

Saklarız onları yüreğimizde altın gümüş pırlanta misali. Hasretimiz ırakları yakın ediyor. Kan bağlarımıza bağrımızda bağlıyız. Yüreğimiz yanıyor inceden inceye uzaklığın ıraklığın acısıyla!..

Büyüklerimiz bize bu bağı koparmamamızı öğrettiler geldiğimiz vatanı ve aile bağlarını unutturmadılar. Bizlere geçmişimizi örf ve adetlerimizi, nereden gelip nereye gitmemiz gerektiğini benliğimize nakış nakış işlediler. Anamın yazdırdığı mektup başlığı hala hafızamda saklıdır. “Yüksek huzuru alinize takdimimdir. Ey benim deruni dilden, cani gönülden çok kıymetli babacığım.” Diye başlayan sılaya yollanan mektuplar.

Atalarımızın Ana-vatandan gelen mektupları ve tebrik kartları sandıklarında saklıdır. Hatıralarla dolu geçmişin güzellikleriyle dolu mektuplar kaybolmaya yüz tuttu artık yazılmıyor. Atalarımızın hatıralarını saklayamaz hale geldik!..

Hani: “Azı beğenmeyen çoğu bulamaz.” Diyorlar ya…

Farklı coğrafyalarda biz farkında olmadan çoklar bizi azalttı. Elle yazdığımız mektupların yerini elektronik e-postalar aldı. Teknoloji bulunmaz bir nimet, ama gerektiği yerde kullanarak, öğrenerek, öğreterek. Teknoloji hayatımıza girince yüreğimizde sevgi azaldı mı? 

Akılı mantığı ve yüreği bir arada götürmekte bocalayarak, internetten hazır kutlama mesajlarını kopyalayıp sevdiklerimize yollamak daha mı kolay? 

Aklımız bir yerde mantığımız başka yerde yüreğimiz elimizde o zaman korku ne, akıl mantık yüreği bir arada götürmek bizim elimizdeyse öğretilenler ne?

Gurbette yılbaşını özel günleri özlemle bekliyoruz. E-posta dışında, ailemizle kardeşlerimizle ve akrabalarımızla inşallah görüşebiliriz umuduyla. Gelecek yılbaşı Gurbette hasreti azaltırız düşüncesiyle, yüreğimiz elimizde aklımızsa kan bağlarımızda. İnce bir sızı kaplar benliğimizi, sır gibi saklarız, söylemek anlatmak için kelime bulamayız, anlatsak da anlamazlar!.. 

Farklı coğrafyalara dağılan bizler hissettiklerimizi yalnızca kaldığımız ülkenin resmi tatillerinde bir araya gelerek paylaşıyoruz. Noel her yıl 25 Aralık tarihinde Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı dünyadaki Hristiyanların dini bayramıdır. Hollanda’da 25-26 Aralıkta kutlanır. Çam ağaçları Hristiyan dini inançlarına göre süslenir ışıklandırılır. Noel bayramı ve yılbaşı kutlaması birbirine yakın tarihte böylece iki kutlama bir arada yapılır. Bizlerse bizim olmayan Noel yılbaşı gibi bayramlarda birleşiriz kan bağlarımızla. Bize özel olan dini ve resmi bayramlarımızı aramızda yaşarız. Unuturuz ve unutuluruz korkusuysa kimliğimizi benliğimizde saklarız!..

Yüreğimizde bağrımızda ince sızı bekleriz bu yılbaşı bu yıl görüşelim artık bu kadar hasret bu kadar özlem niye? 

Gözlerimiz yolda ellerimiz yüreğimizde gelsinler bu defa gelsinler bitmeyen Gurbet ellerde kan bağları olmadan bayramlar niye?

Sevgi ve saygılarımla

Not: Yazmış olduğum bu makale Hollanda SonHaber.NL gazetesinde Türkçe olarak yayınlanmıştır.