Yüzyıllar önce birbirlerine âşık iki çiçek varmış.  Bahar gelip binlerce çiçek birden açınca erkek çiçek sevdicegini kıskanır, binlerce çiçeğin arasında kaybolmak yerine kışın dondurucu soğuğuna rağmen açmayı ve onu daha çok görmeyi hep hayal edermiş. 
Tekrar bahar gelip tüm çiçekler açınca sevgilisine bu fikrinden bahsetmiş. Ve kışın açmaya benimle var mısın, demiş. Dişi çiçekte bu fikri çok beğenmiş ve bir dahaki sefere ilkbahar yerine, kışın dondurucu soğuğunda karlar arasında açmak üzere sözleşip, baharın bitimiyle birlikte birbirlerine iyi temenniler dileyerek, kışın açmak üzere ayrılmışlar.
Yaz geçmiş, sonbaharın hüzünlü yapraklarının ardından, nihayet kış gelmiş. Havalarda fırtınalar esmiş. Nihayet, kışın en soğuk günlerinde bir zemheri gününde, karların dağları taşları beyaz bir örtü gibi kapladığı bir günde, erkek çiçek sevgilisine kavuşabilmek sevinci ve ümidiyle, karların arasından o bembeyaz gözleri kamaştıran renkleriyle karların arasından yüzünü göstermiş.
Aramış, aramış. Lakin sevgilisini göremeyen kardelen üzüntüsünden boynunu bükmüş ve soğuğun etkisine dayanabildiği kadar dayanmış ve sonunda hayatını kaybetmiş kardelen…
Ama bu ümidini kaybetmeyen kardelen, o gün bugündür her yıl sevgilisine kavuşabilmek için, bıkmadan usanmadan her kış karların arasından sevgilisine kavuşabilmek için karların arasından çıkmaya devam etmiş.
Bu yüzden sevgilisi uğruna ölmeyi göze alan çiçek, kardelen adını almış. Onu aldatan, sözünü yerine getirmeyen çiçek ise hercai imiş. 
Bu hikâyeye sebeple ;“kardelen kadar cesaretin yoksa sevme denir”
Rengi, görünüşü, saflığı, temizliği sembolize etmiştir. Zor şartlarda ve yükseklerde açması, katlanmayı ve nadide olmayı ve asaleti temsil etmektedir.
Sevmek Sevgili uğruna, mecnun gibi çöllerde kaybolabilmek, Ferhat gibi dağları delmeyi kardelen gibi ölmek pahasına karlarda açabilmektir, sevmek.
Bu nadide çiçek, bugün Avrupa’da her şubat ayında kutlanan “Candlemas Day” festivalinin sembolü olmuş bulunuyor. Dünyada başka kutlayan ülke var mıdır, bilemiyorum. Yalnız ülkemizde, kardelenin anavatanı sayılan Toroslar’da, kardelenin değişik türleri mevcuttur. Akseki’de geleneksel olarak her yıl kardelen festivali düzenlenmektedir.
Yerli, yabancı turistler sırf bu çiçekleri yerinde karların arasında görebilmek için, yüzlerce kilometre yol kat edip fotoğraflayıp geri dönmektedirler.
Nuran üçerden bir kardelen şiiriyle
Kardelen çiçeği gibiyim güneşe hasret 
Sana kavuşmak güneşe kavuşmak gibi olacak 
Ve ulaştığımda biliyorum sevdiceğim
Dönmemek üzere buralardan gideceğim Hatıra kalacak adım aşıklara Hayal olacak tepelerde dağlarda
Resimlerde görüneceğim sadece Kar yağdıkça hatırlanacağım belki de
Allah’a yalvarışım dolaşacak dillerde 
Adıma şiirler şarkılar yazılacak Sonumun olduğunu bile bile Güneşime (sana) gelişim anlatılacak Seneler geçse de unutulmayacak Gömülse de toprağa sevdamız Sonunda aynı yerde buluşacağız.. Sessiz.. sessiz…
Hayatımızda sevgi uğruna, en az kardelen kadar cesaretli olabilmek dileklerimle.
Saygıyla kalınız…