O VATAN Kİ UĞRUNA ÖLMEYE DEĞERDİ…
MİLLİ MÜCADELEDE BİR KADIN KAHRAMAN
KARA FATMA…

Milli mücadelede Türk Milletinin var olma savaşında Dünya üzerinde ki hiçbir coğrafyada ,hiçbir milletin kadını Anadolu kadını kadar fedakarlık ve cesaret örneği göstermemiştir…
Onlar ki; Memleketin Anaları, elleri kınalı gelinleriydiler…
Pek çoğunun isimlerini bile bilemedik…Bildiklerimize ise vefa gösteremedik...
Onlar Kastamonulu Halime Çavuş’du…Erkek gibi giyinen ,Asker kardeşlerinin Halim Çavuş sandıkları niceden…
Nene Hatun, Halide Edip ,Gördesli Makbule, Yörük Ali Efe ile dağlara çıkan Yunan’a karşı vuruşan İstiklal Madalyalı Çete Emir Ayşe, Nezahat Onbaşı ve Erzurumlu Kara Fatma…
Ne çok hakları var aslında onların ve isimlerini bilmediğimiz nice Anadolu Analarının bizlerin üzerinde…
Ruhları Şad olsun…
Şair F.Hüsnü Dağlarca Elif dedi onlara ve Elif’in Kağnısını yazdı milli mücadele kadınlarına…
Kınalı ellerinden Rüzğar geçerdi daim;
Toprak gülümserdi çarıklarına…
Kara Fatma Milli mücadelede unutulmuş bir kahramandı…Mezarı bile kayıptı…
Ta ki; İçimizden bir kadın, ‘’Kayıtlarımız yetersiz belki ama daha okunmamış 8 milyon evrakımız var Osmanlıca. Şimdi bizim iyi yetişmiş evrak okuyucu ordusuna, araştırmacılara ve onların desteklenmesine çok ihtiyacımız var’’. Diyen
Araştırmacı yazar ve gazeteci güler yüzlü, zarif bir dost   İlknur Bektaş
‘’İlk Kadın Üst Teğmen’’ Kara Fatma kitabını yazarak bizlere  onu hatırlatıncaya kadar…
İlk kadın Üst Teğmen rütbesi alan, Kurtuluş savaşında destan yazan bu kadar onurlu bir yaşam sürmüş büyük bir ismi hatırlatmana hayranlık duydum. Öncelikle eski bir arkadaşın sonra da bir hemcinsin ve meslektaşın olarak kutlarım seni.

Öncelikle seni tanımayan yada merak eden okurlarımız için kendinden bahseder misin?

 Sinema tv- gazetecilik eğitimi aldım. Fotoğraf bölümü mezunuyum. Uzun yıllar yazarlık ve okuma ekseninde gezindim. İkisi bireysel, 3 ü bir ekip olarak katılıp yazdığım kitaplarım var. Eğitim hayatıma iki çocuğum varken devam ettim. Tabii ki zorluklar ve engellerle karşılaştım ama her kadın gibi sabredip azmettim. Önce iyi bir anne olmaya çalıştım. Beraberinde kendime yeni hedefler koyup kendi hedeflerimi aştım. İlk kitabım Saçları Süpürge Bedeni Sömürge adından da anlaşılacağı gibi bizim coğrafyamızın emektar ve zorluklarla mücadele eden günümüz kadınlarını yazdım. Güzel ve başarılı bir adım oldu. Bu kitabımla ödüller aldım. Sonrasında Yemekteyiz Geyikteyiz adlı bir tiyatro oyunu yazdım ve Haldun Dormen de sahnelendi. Televizyonlardaki yemek programlarında bir dönem edepsizce sofrayı ve yemekleri küçümseyen insanlara karşı yazılmış bir oyundu, sevimli başarılı ve ödüllü bir oyun oldu o da. Sonrasında senaryosunu yazıp yönettiğim “Kırık Ayna” adlı kısa filmim çeşitli festivallerden ödüllerle döndü. Bu arada İstanbul Kültür Müdürlüğü ile Taksim Metro da “Seyri İstanbul “  adlı bir fotoğraf sergim oldu.  Çeşitli gazete ve televizyonlarda çalıştım.  Belgesel ve Kültür Sanat Programları yazıp, hazırladım.  Senaryosunu yazdığım başka bir kısa film de Mum Sönmedi filmi. En büyük emeği üzerinde konuştuğumuz Milli Mücadelede Bir Kadın Üsteğmen Kara Fatma’yı yazarken verdim. Şimdi iki yeni kitap aynı zamanlama ile geliyor. Yeni kitaplarım da da yine unutulan Kadın Kahramanlarımız konulu araştırma ve belgeleri içeriyor. Zor ve kapalı kapıları araladığım bir kitap ile geliyorum yeniden ϑ  

Kara Fatma gerçekten  çok önemli bir isim fakat maalesef ne acıdır ki bizlere tanıtılmamış ve  zamanla  unutulmuş bir kahraman. Bu çalışmayı nasıl gerçekleştirdin?
Hakkında yeterince yazılı bilgi ve arşiv metni var mıydı?

Oldukça zordu. Roman ve atfedilen birkaç çalışma vardı ama efsaneden öte gidecek benim aradığım nitelikte konuyu ortaya koyan bir çalışma yoktu. Araştırmam 4.5 yıl sürdü. Belgelere ulaşmak öyle kolay değildi. Zaten pek çok belge de Osmanlıcaydı. Bu konuyu çözmek için Osmanlıca öğrendim. Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı belge ve kaynaklarını taradım. Yaşadığı sürece geçtiği güzergahları, tüm yurt kütüphanelerini ve eski gazeteleri taradım. Kısa cümleleri, anıları, kayıtları sabırla uç uca eklediğimde bu eser ortaya çıktı. 
Ona nasıl ulaştın? Bu kitabı yazmanda ki sebep neydi İlknur?
Ne yazık ki bir reddediliş öyküsünün inatla başarılış öyküsüdür bu kitap. Kadın kahramanlarımızın dünya kadınlar günü programı için önemli bir televizyon kanalına gitmiştim. Bu konuyla kimse ilgilenmez, reytıngi de olmaz. Dünya kadınlarını da eklersen belki dendiğinde milli ve manevi duygularım rahatsız oldu. O gün ben de bunları gün yüzüne çıkartmaya kendime söz verdim. İşte bu kitabın çıkış öyküsü

*  *  *  *

KARA FATMA’YI ANLAMAK İÇİN,
DÖNEMİ VE MEMLEKETİ İYİ ANLAMAK LAZIM…


Hazırlık aşaması oldukça uzun sürmüş bir çalışma olmalı.Gerçek bir kahramanın yaşamını yazmak aynı zamanda büyük bir sorumluluk.Üst Teğmen Kara Fatma’yı ‘’Oya gibi işledin’’ belli ki.
Kitabı henüz okumayanlar ve okuyucularımız için Kara Fatma’dan Bahseder misin?
Fatma Seher Erden kimdir?

Kara Fatma’yı anlamak için önce dönemi ve memleketi iyi anlamak lazım. Toplumsal ve siyasal ortamın karmaşasının yanında memleketimizin her yanı yağma ve istilalarla zapt edilmiş, millet kadın erkek çokluk çocuk cepheye koşuyordu. Pisi pisine hunharca öldürülmektense şerefinle namusunla ölmek yeğdir. Zaten kadınların ölümleri de bambaşka acıları barındırıyor. Savaşlar uzun ve cepheler öyle çok yerde ki artık erkeksiz köyler var. Savunmasız kalan kadın ve çocuklar başlarının çaresine mecburen bakmak zorundaydılar. Bir kurşunla ölmekten öte bir felaket bekliyordu onları çocuk ve kadınların namusuna el uzatılması ölümden büyük korkularıydı bizim namuslu ve imanlı analarımızın. İşte o analardan biridir Üsteğmen Kara Fatma. Ailesinden 23 insanı kaybetmiş. Eşini iki oğlunu vatan uğruna şehit vermiş. Yılmamış kendi evlatlarının yerine koymuş tüm evlatları. Onlar için ateşe koşan bir cengaverdi o…

Neden kendisine Kara Fatma adı verilmiş? Bu adı duyduğunda insanın aklına gözü kara , güçlü kuvvetli bir kadın görüntüsü geliyor sanki?

 Aslında tüm okuduklarımızdan aynı algıya varıyoruz ama kendi öz yeğeni ile konuştuğumda teyzesinin kısa kızıl saçlı yeşil gözlü olduğunu öğrendiğim gün siyah beyaz fotoğrafların dışında iki satır bilgi ile ne eksik yanlış hükümlere vardığımızı da gördüm. Kısa boyludur. Ortalama 1.45 cm. boyundadır. Onun cesareti boyundan posundan değil yüreğinden gelir. 

GÜNÜMÜZDE YAZMAK LÜKS BİR EYLEM..
HELE BİR DE ÇİÇEKLİ BÖCEKLİ KONULARDAN BAHSETMİYORSAN…


Ben mahcubiyetle söylüyorum biraz da bunu ama  senin aracılığın ile tanıdım Kara Fatma’yı. Tanıdım diyorum çünkü ;pek çoğumuz onu tanımıyoruz neden?

Estağfurullah. Aslında bayağı ses getiren bir çalışma oldu. Bu konuda şanslıyım. Yayınevim ve basın bu konuda beni yalnız bırakmadı. Toplumun her katmanına ulaşmaya çalıştık ama ilgi meselesi de önemli. Popüler kitap diye bir şey de var. Okuması kolay ve moda olan. Yönelimler birbirinden farklı. İyi Kitap demlenen çay gibidir. Durdukça demini alır. Daima okuru olur. Kütüpanelerde yerini alır. Bu bir başvuru kaynağı zamanla ilgi düşmedi bu kitabımda mesela… Ben elimden geleni yaptım sanırım sıra kıymet bilen okurun, çiçek böcek şarkı paylaşırken aldığımız keyfi böyle eserlere destek vermek için sorumluluk ve destek amacıyla yaptığımızda eminin rüzgar değişir… 
Günümüzde yazmak lüks bir eylem. Yazmayı dert edinen için cidden dert. Yayınlamak başlı başına bir muamma. Yazarlıktan para da kazanamayan yetenekli ve istekli kişi, işini gücünü bir kenara koyup kendisini araştırmaya adayacaksa onu birinin, birilerinin finanse etmesi lazım yaşayabilmesi ve araştırabilmesi için. Ben örneğin arabamı sattım bu çalışmayı tamamlayabilmek için. Karşılığında arabamı geri alamadım belki ama çok önemli bir şeye şeref ve gurur duyacağım çok güzel bir çalışmaya imza atmış oldum.

VATAN SEVGİSİ OLMAZSA BAĞINDAN BAHÇESİNDEN DIŞARI ÇIKMAMIŞ BİR KADININ
CEPHEDEN CEPHEYE KOŞMASINI VE MÜCADELE VERMESİNİ AÇIKLAYAMAYIZ…


Kara Fatma’nın eşi yanılmıyorsam bir Binbaşı ve Kafkas cephesinde şehit olmuş. Bu kadar yürekli bir kadının askeri kabiliyetinde eşinin de bir rolü olabilir mi? Vatan severlik duygusu çok yüksek bir kahraman  aynı zamanda çok başarılı bir kadın  asker. Ancak; Bir Anadolu kadınını iptidai şartlar mı  böylesi büyük bir liderlik özelliği yüklemiş ti? Sormak istediğim şu aslında Kara Fatma kendi halinde bir Anadolu kadını ve iki oğlu var ve askerlik hakkında bilgisi yokken askeri anlamda nasıl bu kadar başarılı olabiliyor? Düzenli bir ordu yönetiyor değil mi? Kendisine bir müfreze teslim ediliyor yanılmıyorsam.
 Eşinin rolü tartışılmaz. Alaylı bir Binbaşı olan dervişlerden Ahmet bey çok değerli bir askerdir. Görevi gereği birçok cephede yer almış. Eşini ve oğullarını bu konuda bilinçlendirmiştir. Öyle olmasa bağından bahçesinden dışarı çıkmamış bir kadının cepheden cepheye koşmasını ve en önde mücadele vermesini açıklayamayız. Üstelik Kara Fatma sorumluluk sahibi dobra ve mert bir kadındır.

Kendisine Üst teğmen rütbesi veren  Atatürk’ dü. Atatürk ile nasıl bir araya geliyor?

Mustafa Kemal Atatürk ile defalarca bir araya gelir. İlk karşılaşması ve askerliğe müsaade alması çok konuşulur. Onu görebilmek için İstanbul dan sivas’a kadar kah yürüyerek kah at üzerinde oldukça meşakkatli bir yolculuk sonunda paşanın huzuruna varır. Görüşmek istediğini bildirir. Hemen kabul edilmez. Israrları sonucunda karşısına siyah çarşafı ile çıkar ve peçesini açarak eşinin de rütbeli bir asker olduğunu ve cepheye katılmak istediğini söylemesi ile gerek çete kuvvetleri gerek askerlik görevi ile milli müdafaya katılmıştır.

Kara Fatma hangi cephelerde savaştı?

İzmir, İzmit, Bursa, İznik, Sakarya , Sapanca, Adapazarı, Düzce, Hendek , Afyon

Peki İlknur Milli Mücadeleden sonra neler olur Kara Fatma’nın yaşamında?

Eşini ve iki oğlunu yitirmiş olduğunu biliyoruz..
Geri gideceği evi eşi çocukları ve yakınları kalmamıştır. Yurdun birkaç şehrinde yaşamaya çalışır ama en son İstanbul Kasımpaşa’da bir vakıf evine yerleşir. Zamanın Belediye Başkanı aynı zamanda bir Erzurumlu olan Lütfi Kırdar tarafından. Çok fakir ve zor yıllarıdır milletimiz için o da bu dönemde bu zorlukları yaşar. Yalnızlığı çok hisseder. Milletin resmi ve özel bayramlarda yanına ziyarete gitmesi ile çok mutlu olduğunu tanıklarından dinledim, biliyorum. 

BU KAHRAMAN KADIN ASLINDA
SADECE 1.45 BOYUNDA BİR DEVDİ…


Bu belki de sormak istediğim en önemli soru benim için ona daha sonra ne oldu? Milli mücadeleden sonra ona Sahip çıkılmadı mı? Bu dillere destan kadın kahraman cephede ki mücadelelerden başarıyla geçerken hayat mücadelesinde neler yaşadı İlknur?

Bir kere şöyle bir psikolojide daha birkaç yıl öncesinde evi, eşi çocukları olan köyünde mazbut bir yaşamı olan kadın bir anda onları kaybetmenin acısı ve hırsı ile dağ taş aşan, düşmanın gözüne baka baka ateş eden bir savaşçı olup çıkmıştı. Orada o 1.45 boyunda bir devdi. Kimsenin onu engellemediği, dur durak bilmeyen bir askerdi “üsteğmendi” o. Bir Türk kadını için en üst makam. Savaş mücadelesinde galip olmuş hayat mücadelesinde zorlanmıştı. Kendisine destek olacak olan kimsesi yoktu. Ağabeyi o dağ taş aştığı yol arkadaşı haksızlıklar karşısında susmayan bir kabadayı olmuştu. (Cephelerde gözünü budaktan sakınmayan bir adam olduğundan adı Deli Sülo olarak bilinir) Ve bir gün onu Tophanede sırtından vururlar. Onun ölümü Kara Fatma yı bitiren son darbe olur. Bütün sevdiklerini kaybetmiştir. Çok çok hasta olur. 

Kara Fatma Darülacizede mi öldü?

Cevap:  Evet Darülacize de  hastanede 11 gün tedavi için yatmış ve orada vefat etmiştir. Öyle düşünülenin aksine aç ve perişan ölmemiş yani. Orada bakımı, beslenmesi ve sağlık hizmetleri yağılmıştır. Millete kahraman darülacizede kimsesiz öldü algısı yayılmaya çalışılıyor. Buna katılmıyorum. Ziyaretçileri ile çekilmiş fotoğrafları var elimde. O dönemde evine en yakın hastane Sultan Abdülhamit Hanın yaptırdığı büyük ve kıymetli bir yerdir Darülaceze müessesesi 

Kendisine verilen maaşı Kızılay’a bağışlamasının sebebi nedir?

Kendi fakruzaruretini önemsemez. Onun gibilerin en büyük derdi memleketin hal ve ahvali. Ben nasıl olsa bir boğazımı geçindiririm. Memleket kalkınsın. Ben para için savaşmadım diyecek kadar mert ve tok gözlü bir kadındır Kara Fatma

GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI VE TÜRK KIZILAYI DESTEĞİ İLE
KARA FATMA’NIN ANIT MEZARI YAPILDI…


İlknur, hakkında New Yourk Times’da haberler yapılmış bir kahramanımızın Mezarı belli mi? Neden kayıp bir mezarı var? Bu çok büyük bir talihsizlik.

Mezar yeri 59 yıl muamma olarak geçti. Ama uzun ve ısrarlı araştırmalarımla mezar defin kayıtlarına ulaştım. Mezar yeri ve adasını kesin belli, noktası kayıp olarak netleştirdim. Bunun üzerine birtakım başvurular, televizyonlardan radyolardan ve gazetelerden ve çağrılar yaptım. Yüzlerce insan aradı bu konuda. Çok sağ olsunlar Genel Kurmay Başkanlığımızın alaka ve destekleri ile Türk Kızılay ı, Genel Müdürlüğü tarafından Anıt Mezarı yapıldı. Kasımpaşa Kulaksız da yani kaybolduğu ve gömülü olduğu mezarlıkta..

BİZİM KADINLARIMIZ KÖYLÜSÜ İLE ŞEHİRLİSİ İLE
VATAN MÜDAFASINA GÖNÜL VERMİŞTİR….


‘’Artık kadın yok! Erkek yok! Artık istiklal var!’’ Bu Kara Fatma’ya ait bir söz. Milli mücadeleye destek olan kadınlarımızın neredeyse hepsi isimsiz kahramanlar. Neden onların isimlerine hikayelerine ulaşamıyoruz? Neden nitelikli çalışmalar yok onlar hakkında?
Kayıtlar tutulmamış mı İlknur?

 Savaş arşivimiz hakkında nitelikli çalışmalar var ama sayıları çok az. Kadın kahramanlarımız hakkında aslında kadınlarımız kayıt olmak için bir yere başvurmamış. Öyle bir zamanları, düşünceleri, kaygıları olmamış. Sürekli bitmeyen savaş yıllarında eşi, babası ağabeyi, kardeşi, oğlu ya şehit oluyor ya ağır yaralı geliyor. Yokluk var fakirlik var. Geleneksel rolleri var. Kimse geniş zamanları olup gidip askere gönüllü yazılayım diye bir şey yaşamamış tam söyle gerçekleşmiş, durumun vahametini kestirip öne atılmışlar. Bunların isimleri ya aile, komşu söylenceleri ile yâda kayıp olduklarında askerlik şubelerine başvurularla belirlenen isim ve kayıplar ortaya çıkmış. Öyle kayıplarımız var ki evler bombalanmış cepheye giden dönmemiş, kimin ne zaman nerede şehit olduğunu tam ayırt etmeyi geçtik sayısını bile netleştiremiyoruz…
Bizim kadınlarımızın köylüsü şehirlisi vatan müdafasına gönüllü koşmuş. Kimi geri hizmette Kızılay (eski adı Hilal-i Ahmer Cemiyeti) gibi birçok hayır cemiyetine kimi cepheye en öne atılmış. Kayıtlarımız yetersiz belki ama daha okunmamış 8 milyon evrakımız var Osmanlıca. Şimdi bizim iyi yetişmiş evrak okuyucu ordusuna, araştırmacılara ve onların desteklenmesine çok ihtiyacımız var.   

İlknur sen aynı zamanda bir senarist ve yönetmensin. Süpürge sapından lapa yapan yırtık çarıklarla gezen bu isimsiz kahramanlardan  Kara Fatma’nın  Belgeselini de çektin…

Bu çok emek verilen uzun süren bir çalışmaydı o belgesel şükür bitti.

Anadolu’nun Analarından Kara Fatma’yı bizlere tanıttığın bu araştırma eserinin dışında gelecek çalışmalarından söz eder misin son olarak…

Kara Fatma kitabım 2013 yılında yayınlandı 2-3 baskı yaptı 10 bin civarında sattı ve hala bu araştırma kitabıma ilgi devam ediyor. Tabii bununla çok mutlu oluyorum. Ama sanırım bu bir sorumluluk ve diğer unutulmuş kadın kahramanların en azından isimleri nezdinde anılmasının bir araştırmacı olarak vicdani yükünü de taşıyorum. Bu yüzden Kara Fatma kitabımın bitimi ile kadın kahramanlarla ilişkim bitmedi tam tersi yeni başladı. 7 yıldır araştırdığım Kadın Kahramanların hepsini toparladığım yeni kitabımda büyük ilgi çekeceğine inandığım kadın Şehit ve Gazi kayıt envanterleri araştırma çalışmam da var. 
Ayrıca tüm bu çalışmalarıma eş zamanlı olarak başka bir yapımcı ve ekibi ile bir dizi ve sinema filmi için çalışmalarımızı yürütüyoruz. En yakın olanı dizimiz, çok ses getirecek bir iş hazırlıyoruz. 

Bu güzel röportaj için sana çok teşekkür ederim. Kalemine emeğine sağlık..

Asıl bu şahane röportaj için ben teşekkür ederim.