1974 ÖNCESİ KIBRIS TÜRKÜNE UYGULANAN SOYKIRIMIN EN VAHŞİ ÖRNEKLERİNDEN BİRİ OLAN “KANLI NOEL” FACİASININ 53’ÜNCÜ YILDÖNÜMÜ, TESUD TARAFINDAN DÜZENLENEN ETKİNLİKLERLE ANILDI.

Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) İstanbul İl Teşkilatı Kıbrıs görüşmelerinin gidişatından duyulan kaygıları dikkate alarak, 21 Aralık 1963’te Kıbrıs’ta, Rumların Türkleri katlederek, Ada’yı kana buladıkları “KANLI NOEL”in 53’üncü yıldönümünde peşpeşe üç etkinlik gerçekleştirdi. 24 Aralık Cumartesi günü AVRASYA-BİR Vakfı’nın Küçükçekmece merkezinde, 25 Aralık Pazar günü Maltepe Belediyesi’nin Küçükyalı Evlendirme Dairesi’nde, 26 Aralık Pazartesi günü Medeniyet Üniversitesi’nde Kıbrıs gerçeklerinin anlatıldığı etkinlikler düzenlendi. 

TESUD İstanbul İl Teşkilatı koordinatörlüğünde düzenlenen  “KANLI NOEL”’in 53’üncü yılını anma etkinliklerinin ilki, AVRASYA BİR VAKFI’nda, geniş katılımlı bir konferansla gerçekleştirildi. 1974 öncesinde Kıbrıs Türküne uygulanan soykırımın en acımasız örneklerinden biri olan 1963 “KANLI NOEL”i, bu katliam günlerini bizzat yaşayanlar tarafından dile getirildi. Bu etkinliklere KKTC’li TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Yılmaz BORA ile Yönetim Kurulu üyelerinden Yılmaz HAKVERDİ, Ertan ALP, İsmet EVCİL ve Kıbrıs’ın Nene Hatun’u Zehra Bilge Eray da katıldılar, anılarını, görüş ve düşüncelerini anlattılar..

1974 öncesinde Kıbrıs’ta neler yaşadı, bundan sonra Kıbrıs konusunda ne gibi gelişmeler yaşanabilir?
Bu konuları, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) İstanbul Rasimpaşa Şubesi’nin her yıl geleneksel olarak düzenlediği “Kanlı Noel: 21 Aralık 1963” etkinliklerinde, çocukluğundan  itibaren Kıbrıs davasının acılarıyla yoğrulmuş, gençliğinde elde tüfekle, olgunluk çağında elde kalemle davasını savunmuş ve savunmakta olan mücahitlerden, 1974 Barış Harekatı’na katılmış gazilerden dinledik. 

AVRASYA BİR VAKFI’ndaki konferansta, 1974 Barış Harekatı’nın çok öncesinde, ZAFER BEY kod adıyla Kıbrıs Türkü’nü organize etme, eğitme ve TMT’nin kuruluş çalışmaları içinde olmuş, Barış Harekatı’na bizzat katılmış olan Gazi E.Tümgeneral Cumhur Evcil ve Türk Mukavemet Teşkilatı’nın (TMT) kurucularından Gazi Yılmaz  BORA, hem yaşadıklarını dile getirdiler hem de KKTC’nin yaşatılmasının Kıbrıs Türkü ve Türkiye açısından önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. 

TMT KURUCULARINDAN GAZİ YILMAZ BORA: “DEVLETİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ”  

Gazi Yılmaz BORA, 1974 öncesinde yaşananları tekrar yaşamamak için Kıbrıs Türkü’nün devletine sahip çıkması gerektiğini, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vasiyetinin de bu yönde olduğunu belirterek görüşmelerin gidişatından kaygılı olduklarını dile getirdi. 1963’ten 1974’e kadar Türkiye’nin Rumları dikkatle izlediğini belirten Yılmaz BORA, anavatanın şimdi de görüşmeleri yakından izlediğini söyledi. “Bunları yeterli görmeyen siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları eleştiriyorlar. Bu meydanlar Rumlara bırakılmış değildir. Benim inancım budur. Bizim tepkilerimiz var ve hükümetler bu tepkileri dikkate almak durumundadır” diyen BORA, soruları da yanıtladı ve konuşmasını “Her koşul altında devletimize sahip çıkmalıyız” diyerek tamamladı. 

21-22 Aralık 1963’te, Kıbrıs’ta, Türk varlığını yok etmeyi hedefleyen bir katliam yaşanmıştı. Tarihe “Kanlı Noel” olarak geçen bu soykırıma yönelik katliamla Rum EOKA çetesi, tarihte hiçbir zaman Helen adası olmamış olan Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamayı, ENOSİS’i hedefliyordu. Türkiye’nin çeşitli müdahalelerine rağmen adanın Türk yerleşim birimlerinde kundaktaki bebekten 80’lik yaşlılara kadar pek çok masum insan katledildi, toplu mezarlara gömüldü. 

Kıbrıs Türkü, bütün çaresizliğine rağmen direndi, Anavatan’ın da desteği ile TMT çatısı altında teşkilatlanarak varlığını korumaya çalıştı. 

Kıbrıs Türkü, “Kanlı Noel” sonrasında çok acılar yaşadı, ama bu süreçte tarihlere geçecek bir direniş destanı yazdılar. 

Rumlar çaresizlik içinde Toros Dağları’nın sülietine bakıp imdat bekleyen Türklerle dalga geçiyorlardı: “Bekledim de gelmedin..”

Kıbrıs Türkü’nün sesine Anadolu Türkü 24 Temmuz 1974 sabahı ses verdi: “Bir gece ansızın gelebilirim!”

“O GÜN MOHAÇ AKINCILARI FLAMASIYLA ATLAYACAĞIM UÇAKTAN” DEMİŞTİ 

Avrasya Bir Vakfı’ndaki konuşmacılardan biri de E. Tümgn. Cumhur Evcil’di. Cumhur Paşa, ZAFER BEY kod adıyla, 1974 öncesinde Kıbrıs Türkü’nü örgütleme çalışmaları içinde olmuş, Türk Mukavemet Teşkilatı’na bağlı olarak kurduğu MOHAÇ AKINCILARI kahramanlarıyla inanılmaz başarılar gerçekleştirmişti. Derme çatma silahlarla Kıbrıs Türkü’nü korumaya çalıştıkları o karanlık günlerde Rumlar, “Bekledim de gelmedin” şarkıları söylerken MOHAÇ AKINCILARI’na söz vermişti Cumhur Paşa: “Birgün Türk ordusu mutlaka gelecek ve ben o gece elimde MOHAÇ AKINCILARI flamasıyla atlayacağım uçaktan..” 

Ve sözünü tutmuştu Cumhur Paşa, 20 Temmuz 1974 gecesi paraşütünü açıp atladığında, elinde MOHAÇ AKINCILARI flaması vardı.. “Şu Çılgın Türkler” kitabına eklenecek bir sayfanın özeti.. 

KAYSERİ 1. KOMANDO TUGAYI VE BARIŞ HAREKATI

Beşiktaş’ta Çevik Kuvvet’e mensup polislerimizi hedef alan saldırısının ardından hain ve kalleş PKK’nın Kayseri 1’nci Komando Tugayı’nın silahsız erlerine düzenlediği bombalı saldırının yüreklerimizi dağladığı günlerde şöyle diyordu Cumhur Evcil Paşa: 

“Bu Tugay; 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan ve bütün dünyanın hayranlık duyduğu, çok başarılı bir Hava İndirme Harekatı yani Paraşüt hücumu icra ederek, kazanılan ZAFER’in en büyük payına sahip birlikleri arasında en önde olanlardan biriydi. 

Ben, Hava İndirme Tugayı daha bir bölük halinde iken, 1962’de, bölüğün komutanı olmak şerefine nail olmuştum. Daha sonra Paraşüt Taburu’nda bölük komutanlığı yaptım ve Kıbrıs Barış Harekatı’na da, Hava İndirme Tugay Karargâhı’nda görevli olarak katıldım. Benim de mensubu olmaktan iftihar ettiğim bu seçkin ve kahraman tugayımızın, ta başından beri hain PKK ile mücadelede de çok önemli görev ve operasyonlarda imzası vardır. Dağlarda kırsalda bu kahramanlarla başa çıkamayacağını anlayan hain ve kalleş PKK’nın silahsız yiğitlere saldırısını da ayrıca kınıyor ve lanetliyorum. 

PKK’nın ağababaları; artık bu büyük milletle, bu kahraman ordu ve emniyet güçleri ile başa çıkılamayacağını anlayıp, usulü dairesinde teslimden başka çareleri olmadığını anlamalıdırlar.” 

“KOD ADI: ZAFER BEY”, kitabı yazılacak, filmlere konu olacak bir kahramanlık destanıdır. Ömrünün 61 yılını Kıbrıs davamıza vakfetmiş olan Gazi E. Tümg. Cumhur Evcil Paşa’mızla aynı gazetenin yazı ailesinde olmaktan her zaman gurur duyduk. Tarihin kaydettiği o unutulmaz zaferler böylesine büyük, büyük olduğu kadar mütevazi kahramanların fedakarlıkları sayesinde yazılıyor. Kendisini, kod adıyla “ZAFER BEY”i ayakta alkışlıyoruz.

“KIBRIS TÜRKÜ’NE SOYKIRIM UYGULANMAK İSTENDİ”

21 Aralık 1963 gecesi, Rumların savunmasız Kıbrıs Türküne saldırmasıyla Akritas Planı’nın uygulamaya konulduğunu ve 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı yapılana kadar Ada Türklerinin soykırıma varan katliamlarla yok edilmeye çalışıldığını anlatan Evcil Paşa, o dönemde Rumların, Kıbrıs Türküne gönderilen iğne, ilaç ve bebek maması yardımlarının bile engellemiş olduğunu hiçbir zaman unutmamamız gerektiğini söyledi. Evcil Paşa, Kod adı ZAFER BEY’den Kıbrıs Gazisi Tümgeneral Cumhur Evcil’e uzanan o direniş destanının arkasındaki gerçekleri büyük bir tevazu içinde anlatırken, KKTC’nin yaşatılmasının Kıbrıs Türkü ve Türkiye açısından önemini harita ve grafikler eşliğinde (özetle) şöyle anlattı:

“Rumların Kıbrıs’ta Türkleri katlederek Ada’yı Yunanistan’a bağlamak için başlattıkları katliamın üzerinden tam 53 yıl geçti. 21 Aralık 1963’te başlayan ancak 25 Aralık günü Türk Hava Kuvvetleri’nin Lefkoşa üzerinde yaptığı ihtar uçuşu üzerine durdurulabilen bu katliam, bu soykırım; Noel kutlamalarına rastladığı için Kanlı Noel olarak anılagelmiştir. 
Bilahare Rumların tekrar başlattığı bütün Ada sathına yayılarak devam eden katliamın en kanlı, en gaddar ve vahşi örneklerinden biri de Rum eşkiyaların Leşkoşa Kumsal Baskını’dır. 
Kumsal, Lefkoşa’da bir semtin adıdır ve Türk Alayında görevli Tabip Binbaşı Nihat İlhan, eşi ve üç çocuğu ile bu semtte oturmaktadır. 21 Aralık Rum taarruzlarından beri görev başında olan Bnb. İlhan’ın çocuklarının biri yedi, diğeri dört yaşında, en küçüğü de dokuz aylık bir bebektir. 
Bnb. İlhan’ın ailesini, o günlerde hiç yalnız bırakmayan ev sahipleri ve komşuları, 24 Aralık’ta da bir arada kendilerini daha güvenli hissettiklerinden toplanmışlar. 
Akşam bağırıp çağıran, etrafa rastgele ateş eden Rum eşkiyalar evin kapısını zorlayınca; Bnb. İlhan’ın eşi ve çocukları ile misafir ev sahibi ve eşi ve bir yakınları hanım ve küçük kızı banyo ve tuvalete kaçmışlar. Kapıyı kırıp eve giren gözü dönmüş katiller her yere girip dört masum yavruyu, iki kadını katletmiş kurşun yağmuruna tutukları iki kişiyi de öldü sanıp, evin boş odalarına ateş edip kaçmışlar. 
 
(…) O kara günler, bunun gibi pek çok, gözü dönmüş vahşi Rum şakilerinin katliamları ile doludur. 24 Aralık 1963 günü yaşanan bu katliamdan sonra Tabip Bnb. Nihat İlhan’ın evi, o günü yansıtacak şekilde Barbarlık Müzesi olarak muhafaza edilmektedir. 

Yunanlı subayların komutasında yürütülen bu vahşet, Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtar uçuşundan kısa süre sonra bütün Ada sathında yine devam etmiş, Mart 1964’te şehit edilen soydaşlarımızın sayısı 209’a, yaralı sayısı 1200’e ulaşmıştır. Birçok yurttaşımızın da kaybolduğu bu dönemde malını, mülkünü, işini, aşını herşeyini  terketmek zorunda kalan 24 bin soydaşımız güvenli bölgelere göç ederek tam 11 yıl, adeta bir açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkum edilmişlerdir. 
Bu acı ve ızdırap dolu kara günler unutulmamalıdır. 
Unutmayalım ve unutturmayalım.” 

“AB’NİN DAĞILMA SÜRECİNDE YUNANİSTAN KIBRIS’I İLHAK EDECEKTİR”

Ada’nın hem Kıbrıs Türkleri hem de Türkiye açısından önemini harita ve fotoğraflar eşliğinde anlatan Evcil Paşa görüşmelerinin geleceği konusunda da şunları söyledi:  

“Sizlere Kıbrıs’la ilgili gelişmeler konusunda mevcut bilgi ve düşüncelerimi nakletmeye çalıştım. Aslında hayatımın 61 yılını kaplayan Türkiye’nin bu beka sorunu, tabii size aktarabildiklerimle sınırlı da değil. 

KKTC’nin korumasız bir şekilde AB’ne alınmasını, yani Türkiye AB üyesi olmadan hele bir federal yapı içinde AB’ne katılmasını bazı çevrelerin özlemle beklediği ifade edilegelmektedir. Oysa meseleye geniş açıdan bakmak gerekmektedir. 

KKTC’nin federal bir yapı içinde AB’ne katılması halinde, Türkiye ne kadar garanti alırsa alsın, bu garantiler AB için bağlayıcı olmadığından, Türkiye ile KKTC irtibatlarının Yunanistan tarafından kolaylıkla koparılabileceği aşikardır ve Kıbrıs’ın artık bu durumdan kurtarılması imkansız gibidir. 

Ayrıca ikisi de AB üyesi Federal Kıbrıs ve Yunanistan’ın birleşmesi yani ENOSİS’in gerçekleşmesinin, AB içinde her zaman AB’nin kararı ile olabileceği ve bu süreci Türkiye’nin sadece izlemek zorunda kalacağı ortadadır. 

Bu olumsuzluklara ‘Zaten AB dağılma sürecine giriyor’ mülahazalarının bizim için çözüm getirmeyeceği de aşikardır. Zira AB’nin dağılma sürecinde Yunanistan’ın ilk işi, Kıbrıs’ı ilhak olacaktır. 

Görüldüğü gibi KKTC hangi yolla olursa olsun AB’ne teslim edildiğinde, bütün yollar ENOSİS’e çıkmaktadır. Türkiye bütün gücü ile, bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de bu yolları kapatmalıdır.” 

Konuşmalar sonrasında Cumhur EVCİL Paşa’ya ve TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Yılmaz BORA’ya Avrasya Bir Vakfı şükran plaketleri sundu.

RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUZ

“Kanlı Noel” etkinliklerinde her zaman aramızda görmeye alıştığımız Cennetmekan Rauf Denktaş’ın yokluğu yüreğimizi yakarken, şanlı Türk tarihine bir bayrak, bir devlet armağan eden büyük devlet adamını rahmet ve saygıyla anıyoruz; mekanı Cennet olsun..