İber Yarımadası ve Sicilya’da hakimiyet kuran Müslümanların elindeki şehirleri almak için başlatılan "Reconquista (Yeniden Fetih)" hareketi denilen HAÇLI SEFERLERİ, daha sonra Avrupalı Katolik Hristiyanların, Papa'nın talebi ve çeşitli vaatleri üzerine, genellikle Müslümanların elindeki Orta Doğu toprakları üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için 1095 -1272 yılları arasında sürdürülmüştü.

Daha sonra Türkleri Avrupa’dan, Balkanlar’dan, Anadolu’dan çıkarmak için “ŞARK MESELESİ” adıyla devam etmişti. HAÇLI ZİHNİYETİNİN ifadesi olan ve Türklerin Avrupa’ya ayak basmasıyla başlayan “ŞARK MESELESİ” aslında bir “TÜRK MESELESİDİR”.

Her devirde çeşitli bahane ve kisveler altında süren “Haçlı Seferi”, günümüzde BOP (Büyük Ortadoğu) Projesi adıyla İslam coğrafyasında yürütülmektedir.

Kuzey Suriye’de IŞİD’e operasyon bahanesiyle Akdeniz’e uzanan Kürt koridorunun inşası amacıyla, PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG güçlerinin silahlandırılıp eğitilmesi de bu oyunun bir parçasıdır.

1991 Körfez Harbinden bu yana Irak’ın kuzeyinde fiili olarak yaratılan Kürt Bölgesi yönetiminin, 25 Eylül’de “Bağımsızlık Referandumu” yapma kararı alması bölge ülkelerini rahatsız etti. (Yüz yıl kadar önce de ABD vasıtasıyla referandum oyunu sahnelenmiş ama İstiklal Harbini gerçekleştiren M.K.Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde çöpe atılmıştı.)

Erbil, Duhok, ve Süleymaniye vilayetlerinde yapılacak olan referandum bununla yetinmeyerek Irak anayasasının 140.ncı maddesinde belirtilen KERKÜK gibi tartışmalı bölgeleri de kapsayacak olması bölgenin yerli halkı olan TÜRKMENLERİN varlığını tehdit etmektedir

2004 yılında Irak anayasası hazırlanırken Başta Kerkük olmak üzere bütün ihtilaflı bölgelerde önce normalleştirme sonra nüfus sayımı yapılacak ve 31 Aralık 2007’de de referandumla bölgelerin kaderleri belli olacaktı.

Kürtler anayasaya göre ihtilaflı bölge olan Kerkük’ün tamamını; Musul’un Başika, Akra, Sincar, ilçeleri; Selahattin’nin Tuzhurmatu ilçesi ve Diyala’nın da Hanekin ilçesi ile Mendeli bucağını da kendilerine ait sayıyorlar ve referanduma bu bölgeleri de katıyorlar. Musul’un üç ilçesi hariç diğer ihtilaflı yerler Türkmen nüfusun çoğunlukta olduğu yerleşimlerdir. Kürtler, 2003 yılından itibaren Kerkük, Tuzhurmatu, Altunköprü, Kifri, Hanekin ve Mendeli şehirlerine yüzbinleri aşan nüfus kaydırmışlar, Türk yerleşim bölgelerinin demografik yapısını planlı şekilde değiştirmişlerdi. Seçimler sırasında ihtilaflı bölgelere nüfus kaydırarak hem il meclis üyelerini hem de parlamentoda sandalye sayılarını arttırabilmişlerdir.

Irak, İran ve Türkiye’nin referanduma karşı ortak tavır alması, Kerkük ve Türkmenler’in, Türkiye için vazgeçilmez önemde olduğunun hem bölge yönetimine hem de dünya kamuyuna duyurulması ve Türkiye’nin diplomatik girişimleri sonuç verecek gibi görünüyor.

Kerkük'ü "bir bölgeye bağlı olmayan vilayet" olarak tanımlayan Irak Anayasası'nın 140'ıncı maddesine rağmen, Barzaninin bu konudaki ısrarı “ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek” politikası olduğunu düşündürüyor. Bu yolla Irak Hükümetinden pazarlıkla tavizler koparmayı, petrol gelirlerinden ödenmeyen tutarların tahsilatını ve bağımsızlığa giden yola bir adım daha yaklaşmayı sağlayacak.

Biz ise üzerimizde oynanan oyunu da görerek hamasi söylemlerle değil, akılcılıkla yol almak zorundayız. PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’ye büyük ölçüde silah yardımı yapan ABD’nin ve AB’nin Türkiye’ye örtülü silah amborgosu uyguladığı, AB ile ilişkilerimizin bozulduğunu, Yunanistan, Ermenistan gibi komşu ülkelerin hasmane duygularla dolu olduğunu, sözde müslüman kardeşimiz olan Araplar dahil, dostumuzun kalmadığı bu dönemde içerde PKK, FETÖ, IŞİD terörünün pusuda beklediğini, ekonomide işlerin parlak olmadığını düşünerek hareket etmeliyiz.

İğneyi kendimize batıracak olursak, Barzani’yi Ankara’da “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla alkışladığımızı, Diyarbakır meydanında sahneye çıkartıp ahaliye selamlattırdığımızı, İstanbul ve Ankara’da bağımsız bir devlet Başkanıymış gibi göndere IKYB Bayrağı çekerek karşıladığımızı da unutmayalım...

Osmanlı özentisiyle boş hayaller peşinde koşmak yerine, Harbiye marşında “Kanla İrfanla Kurduk Biz Bu Cumhuriyeti” sözlerinden ders çıkarıp, ilim irfanla bu Cumhuriyetin kurulduğu herkesin kulağına küpe olmalıdır...