Merhaba Sevgili Okurlar;
Ben diğer yazarlar gibi darbe yazıları yazmaktansa ve benzer yazılar okumaktan sıkıldığınızı düşünerek, benim için hayat tecrübesi ve akademik kariyerine, görüşlerine saygı duyduğum nadide bulunan, yıllarını üniversitelere veren 17 senelik Akademik hayatında çeşitli zorluklarla karşılaşan, değerli bir Akademisyenin anlattıklarını siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim.
Bu ülkede bir arada yaşamak isteyen milyonlar var. Biz de o milyonlarca insan arasındayız ailecek. Elbette hiç birimiz aynı fikirde olmak zorunda değiliz. Ama ortak bir görüşümüz var: Dünyanın en bereketli, en güzel topraklarında huzur içinde ve özgürce yaşamak istiyoruz. Hepimizin dedeleri, nineleri, ataları bu topraklar için savaşmış, kan dökmüş. Dediğim gibi tek amacımız bir arada yaşamak. Mutlu ve huzurlu bir şekilde. Ben aylardır yazıp çizdim. Bu memleketten daha güzelini bulursanız buyurun gidin dedim gitmek isteyenlere. Halen de aynısını aynı kararlılıkla söylüyorum. Bana "sen de gitmek istemiyor musun?" diye sorduklarında "mesleğim akademisyenlik. Eğer üniversiteler burada liyakata göre alırsa neden gideyim? Ben mesleğimi icra etmek istiyorum" dedim.
Hatırlayan hatırlar. Darbe girişimine en baştan itibaren karşı durdum. Demokrasi bu ülkenin en temel bileşeni. Bizi  ayakta tutan şey. Üniversitelerin en temel misyonu demokrasi fikrini aşılamak olmalı her zaman. Öğrencilerinin arasında ayrım yapmayan, insanları "şuncu buncu" diye ayırmadan öğrencileri dinleyen, her öğrencisine eşit mesafede durmayı başarabilen öğretim üyelerine bu ülkenin şimdi her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Ben kendimi biliyorum. 17 senelik akademik hayatımda hiç bir öğrencime ayrım yapmadım. Hiç bir cemaate, siyasi gruba yakın durmadım. Öğrencimin de, meslektaşımın da hakkını savundum. Bunu yaparken de hep baskı yedim, cemaatlerine katılmadıklarımdan da baskı yedim, o cemaatlerin güdümlediği yöneticilerden de. Bunu da açıkça, mertçe dile getirip karşılarında ezilip büzülmedim. Baktım ki kurumda kaldığım sürece baskı devam edecek ve ders anlattırmayacaklar bana, istifa ettim. Hatta bir devlet üniversitesinden istifa ettiğimde cemaatçilerin "oh be" dediklerini de bizzat duydum. Bir ülkede bir siyasi görüşü sevip sevmemek başka bir şeydir; devleti ve vatanı sevmek başka. Ben demokratik, laik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti'ni seviyor; demokratik yollarla yani seçimle başa gelen her iktidar ve seçilmişe saygı duyuyorum. Demokrasiyi, seçimleri, güçler ayrılığını, özgürlüğü, cumhuriyet, düşünce özgürlüğünü anlatan bir akademisyenin demokrasi dışı yöntemleri savunmasının kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
Sokaklara çıkan, tankların önüne yatan, uçan jetlerin üstüne atlamaya kalkan Türk halkına saygı ve sevgi duyduğumu buradan açıkça beyan ediyor, muhalefet partilerinin liderlerinin de en az iktidar kadar demokrasinin yanında durmuş olmalarının Türkiye için büyük bir umut ışığı olduğunu iddia ediyorum. Bu toplumsal uzlaşma ortamının bozulmaması ve daha iyi bir Türkiye için göreve her zaman hazırım. Kamuoyuna arz ederim.