Yaşarken gereken önemi gösteremediğimiz kalıcı değerler, yerine bir süreliğine bizde olan geçici değerlere daha fazla önem veririz bazen.
Gençlik, para, mal, mülk gibi geçici değerler hayatımızda olması gerekenden fazla yer bulur. Hâlbuki doğumumuzdan sonsuza kadar sürecek bizi biz yapan kalıcı değerlere ne kadar önem vermekteyiz. Temiz ahlak, inanç, dürüstlük, yardımseverlik, sevgi, aşk gibi bizi biz yapan gerçek değerler yerine makam, para ve kariyer denen bir gün bizi terk etmek zorunda kalanlara daha bir ehemmiyet vermekteyiz. Yaşantımız bir öğrenme dönemidir. Kim ne örgenmişse sonsuzluk yolculuğunda yolumuzu onlar aydınlatacaktır veya karanlıkta bırakacaktır. 
Manastırda uzun süre kalan öğrencilerine Budist rahipler, artık yetiştin dedikleri öğrencisine sorar. Yola çıkmadan önce yanına çağırdığı öğrencisine; son kez yola çıkmadan önce “20 yıldır buradasın neler öğrendin anlat bakalım” der.
Öğrenci;“yedi gerçek öğrendim” diye cevaplar.
“Say bakalım” der başrahip.
“Birinci gerçek.”
“Dostluklar ikiye ayrılır,  kalıcı ve geçici dostluklar. Zorluklar karşısında bozulan dostluklar daha çoktur, kalıcı dostluklar ise azdır.”
“İkinci şık ise…”
“İnsanların çoğu kalplerini ve beyinlerini geçici değerlere ayırmışlardır. Bu değerler uğruna karakterlerinden vazgeçmek zorunda kalırlar. Bu uğurda kötü işler yapmaktan çekinmezler.
“Üçüncüsü..”
“İnsanlar hedeflerine ulaşmak için, birbirlerini ezmekten ve kötülük yapmaktan çekinmiyorlar. Oysa zorbalıkla elde edilen şeyin ne değeri nede elde kalmayacağını düşünmüyorlar.”
“Dördüncü şık..”
“İnsanlar, anlamı olup olmadığını düşünmedikleri fakat değerli ve anlamlı saydıkları şeyler yüzünden birbirlerine zarar veriyorlar. Toplum hayatını çekilmez hal almasına sebep oluyorlar.”
“Beşinci madde ise.”
“Herkes olumsuzlukların, kötülüklerin ve başarısızlıkların nedenini hep başkalarında arıyorlar. Kimse kendinde suç ve kabahat aramıyor veya kabul edip düzeltme yoluna gitmiyor.”
“Altıncısı.”
“İnsanlar helal rızık ve paylaşmanın önemini kavrayamıyorlar. Paylaşmanın değerini bilmiyorlar. En değerli ve lezzetli lokmanın helal rızık olduğunu kavrayamıyorlar. Vicdanları ve mideleri arasındaki tercihte midelerini ve ceplerini tercih ediyorlar.”
“Yedinci ve son gerçek ise..”
“İnsanlar bir şeye dayanma ve güven duymadan, yaşama gücü bulamıyorlar. Gerçek dayanma ve güvenme gücünün tanrı olduğunu bilmeden yaşıyorlar. Bu yüzden çoğu zaman anlamsız şeylere sarılıyorlar ve güveniyorlar. Belkide güvenmeleri gereken aslında sevgi olduğunu bilmeden, hayatlarını idame ettiriyorlar veya sevginin ne kadar güçlü olduğunu anlamak istemiyorlar...”
Tüm bu söylenenlerden çok mutlu olan başrahip, karşısında bir bilge durduğunu görmek ve buna vesile olması dolayısıyla, ne kadar güzel bir iş yapmanın ve hayata kalıcı bir değer kazandırmanın gururu, mutluğu tüm benliğini kaplıyor. Bu güzel öğretilerin, kelebek etkisi yaratması dileklerini yaratan ulu tanrıya şükranlarını ve en içten dualarını içinden tanrıya bir kez daha iletti.
Ve öğrencisine dönerek;
“Güle güle yavrum, artık yola çıkabilirsin. Yolun açık olsun. Tanrı hep seninle ve yardımcın olsun.” diyerek bir öğrencisini daha yuvadan uçurmanın verdiği neşe ve mutluluk içerisinde kapıya yöneldi. Aynı düşünceler ve fikirlerle yetiştirmek istediği, yeni öğrencisinin yanına oturan başrahip, görevini tamamlamanın verdiği huzurun yerini hiçbir şeyin alamadığı düşüncesi bir kez daha onu mutlu ve huzurlu kılmıştı.
Evet dedi.“Hayata kalıcı değerleri anlatabilecek birini katmak benim için kalıcı bir değer oldu” diye mırıldandı.
Sevgiyle ve saygıyla kalınız.