“UYAN HANKE, GELİYORUM!”

“Yürüyorken dağlara, şehitlerden selam geldi savaşan tüm sağlara”

Helikopter, açıklandığı gibi, yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmüş olabilir. Fakat, aynı bölgede daha önce de benzer olaylar yaşamışsak, orada görev yapan helikopterlerin her ticari helikopterde bulunan engel tanıma sistemleriyle donatılması zorunluluğu ortaya çıkmışsa ve bu eksiklik bir türlü giderilememişse, bu olaya kaza deme hakkımız var mıdır? 

Tümgeneral Aydoğan Aydın, 19 Nisan’da, PKK’nın kurtarılmış bölge ilan ettiği dağlarda başlattığı nokta koyucu operasyonlarla, “Çılgın Türkler” sayfalarına eklenecek yeni bir destan yazmıştı. 

Şırnak’ta ciğerimizi dağlayan olayda söz konusu helikopter yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmüş olabilir. Olay açıklandığı gibi bir kaza olabilir, ama sonuçları göz önüne alındığında, her türlü olasılığı akla getirebilen bir “kaza”dır. 

Batılı “dostlarımızın” eğitip donattıkları, NATO’nun kanatları altına aldıkları terör örgütlerinin elemanlarıyla bir ordu oluşturmaya ve ülkemizi güney sınırlarımız boyunca kuşatacak bir terör kuşağı oluşturmaya çalıştığı bir dönemde, Şırnak’ta 13 askerimizin şehadetine neden olan helikopterin düşmesine “kaza” gözüyle bakmakta zorlanıyoruz. 

Helikopter, açıklandığı gibi, yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmüş olabilir. Fakat, aynı bölgede daha önce de benzer olaylar yaşamışsak, orada görev yapan helikopterlerin hemen her ticari helikopterde bulunan engel tanıma sistemleriyle donatılması zorunluluğu ortaya çıkmışsa ve bu eksiklik bir türlü giderilememişse, bu olaya kaza deme hakkımız var mıdır? Bugün bütün ticari helikopterlerde bulunan “Kayan Harita (Moving Map) ve GPS yardımıyla  EGPWS (Zenginleştirilmiş Yer Yakınlık Uyarı Sistemi) yazılımlarının TSK’daki helikopterlerde bulunmaması nasıl açıklayabiliriz? 

Bir başka açıdan bakalım.. ABD’nin PKK/YPG’yi donattığı omuzdan atılan, “ısıya duyarlı portatif alçak irtifa savunma sistemi” olarak bilinen ve daha çok helikopter “avlamak” için kullanılan SA-18 Grouse ve stinger füzelerinin, omuzdan atılan ve kızılötesi ile morötesi ışınlara yönelen hava savunma sistemlerinin sınırlarımızdan içeri sızdırıldıkları bilindiğine göre, Şırnak’ta yaşadığımız yürek dağlayıcı olay konusunda “kaza mı, suikast mi?” sorgulaması yapmamak mümkün mü? Hatırlayalım, terörün bitirilmesi konusunda çok önemli başarılara imza atan Eşref Bitlis’in de, Güneydoğu’ya giderken bir uçak kazasında hayatını kaybetmesinde de aynı yürek yangınlarını yaşamıştık.

BAĞRIMIZ BİR YANARDAĞ GİBİ KAVRULUYOR; ÇOK HAKLI NEDENLERİ VAR

Helikopter, açıklandığı gibi, yüksek gerilim hatlarına takılarak düşmüş de olabilir. Fakat, askerlik hayatı komando ve özel harekat tugaylarında geçen Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın kimliği, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşadıkları ve PKK’nın kurtarılmış bölge ilan ettiği Kato, Gabar, Cudi, Namaz dağlarında gerçekleştirdiği “temizlik harekatı”nın terör örgütünde yarattığı moral çöküntüsü dikkate alındığında, 13 canımızın şehit olmasına neden olan helikopter “kazasına” daha sorgulayıcı bir açıdan bakılması gerektiği düşüncesindeyiz. Çünkü, Ortadoğu haritasının yeniden çizilmeye çalışıldığı bir dönemde, bizleri, gelişmeleri çok dikkatle izlemeye ve irdelemeye mecbur eden bir süreçten geçmekteyiz. 

Tümgeneral Aydın, 19 Nisan 2017’de başlattığı kapsamlı ve nokta koyucu operasyonla PKK’nın girilemez dediği dağlarda 82 mağarada gizlenmiş en büyük cephaneliğini ele geçirmişti.  Şırnak 23'üncü Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral Aydoğan Aydın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kato’yu ziyareti sırasında, Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’a telefonla tekmil verirken,  "Buranın temizlenmesi Ankara ve İstanbul'da terörün belinin kırılmasında da etki yapacaktır" demişti. Cennetmekan Komutanımın dile getirdiği bu gerçek, yalnız PKK’yı değil, dünyayı, kurguladığı terör örgütleri ve terör eylemleriyle yönetme çabasında olan küresel aktörleri de rahatsız etmişti. 

“ÇILGIN TÜRKLER”E EKLENECEK YENİ BİR DESTAN YAZMIŞTI

Tümgeneral Aydın’n “kurtarılmış bölgeler”de gerçekleştirdiği başarılar, Türkiye’yi Ortadoğu denkleminin dışına savurmaya çalışanların kurguladıkları oyununa büyük darbe indirmişti. Bölgede, dost düşman herkesin gözü Tümgeneral Aydoğan Aydınların üzerindeydi. Cennetmekan Aydın Komutanımın 19 Nisan’dan bu yana bölgede gerçekleştirdikleri “Çılgın Türkler” sayfalarına eklenecek yeni bir destandı. Bağrımız bir yanardağ gibi kavruluyor; çok haklı nedenleri var elbette. 

Türkiye üzerinde hesapları olan bazı “dost” ülkeler, 15 Temmuz darbe girişimiyle, öncelikle ordumuzu hedef almışlardı. Allah, bu toprakları vatan yapan şehitlerimizin yüzsuyu hürmetine bu alçakça girişimi boşa çıkardı. Darbe girişimini atlattık, ama sancıları sürüyor. O nedenle, Güneydoğu bölgemizi ana gövdeden koparmayı hedefleyen teröristlerin kurguladıkları tuzakları boşa çıkaran, PKK’nın kurtarılmış bölge ilan ettiği dağları, tepeleri karış karış temizleyen Tümgeneral Aydoğan Aydın ve 12 askerimizin bir helikopter kazasına kurban gitmesi ciğerimizi bir başka dağladı. Daha önce aynı bölgede iki helikopter kazasının yaşandığı, pilotun deneyimli ve bölgeyi tanıyor olması bilgileri kaygılarımızın ve kuşkularımızın artmasına neden oluyor. 

BU GÜNLERDE BÖYLESİ BİR YÜREK YANGINI YAŞAMAMALIYDIK

Sınırımızın hemen ötesinde, Rakka’yı DEAŞ’tan kurtarma bahanesiyle, tüm dünyanın terörist örgüt olarak tanıdığı PKK ve YPG’nin militanlarını eğitip en gelişmiş silahlarla donatarak bir ordu kurma çalışmaları yürütülürken, sınırlarımızı karış karış kontrol altına almayı başaran, PKK’ya darbe üstüne darbe vuran Tümgeneral Aydoğan Aydın’ın kem gözlerin hedefi olacağı gözardı edilmemesi gereken bir olasılıktı. Peki, bu olasılıklara rağmen, başta Tümgeneral Aydın olmak üzere, bu çok değerli askeri kadro nasıl oldu da gecenin ilerlemiş bir saatinde aynı helikoptere bindirildi?

Böylesine önemli bir süreçte, böylesine önemli bir kadronun bir kazaya kurban gitmesinin oluşturacağı şok dalgasının ordumuzu da milletimizi de çok olumsuz etkileyeceği hiç düşünülmedi mi? “Çözüm Süreci”nde yaşadığımız hendek savaşlarının ve 15 Temmuz savrulmasının yaralarını sarmaya çalıştığımız bugünlerde, yarınlarımız konusunda umutlu olmaya her zamankinden daha fazla  ihtiyacımız var. O nedenle, bu helikopter kazasını, bu yürek yangınını yaşamamalıydık. 

15 Temmuz savrulması nedeniyle, araç ve mühimmat kullanımı, istihbarat paylaşımı gibi konularda, ordumuzun birimleri arasında koordinasyon kopuklukları oluşmuş olabileceğinden söz ediliyor. Çok kritik bir dönemde terör örgütünün belini kıran, Güneydoğu sınırlarımızı karış karış kontrol altına alan Tümg. Aydın ve ona eşlik eden kadronun aynı helikoptere bindirilmesi böylesine bir koordinasyon eksikliği ile açıklanmaya çalışılıyor, ama bu açıklamalar da yürek yangınımızı bastırmaya yetmiyor.. 

Tümg. Aydoğan Aydın’a “geleceğin Genelkurmay Başkanı” gözüyle bakılıyordu. Üst akıllarla, paralel yapılarla ilgisi bağlantısı, diyet borcu olmayan vatansever bir Türk askeriydi. 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle Çukurca’da gözaltına alınmıştı, ama darbeci olmadığı, o gece, komutanı olduğu 1. Komando Tugayı’ndan tek bir askerin çıkmasına izin vermediği anlaşılmıştı. Aynı helikopterde hayatını kaybeden  Albay Songül Yakut da, Balyoz Davası sürecinde FETÖ kumpasıyla TSK’dan ihraç edilmiş,  sonradan aklanıp görevine dönmüştü. 

“UYAN HANKE, GELİYORUM!”

Tümgeneral Aydın, üsteğmenken yazdığı “Hanke Ağıdı” şiirini, “Uzaklarım yakınlaştı/İnancımla, davamla/ Uyan Hanke geliyorum/ Heybetimle, havamla” diye noktalamıştı. Kandil Dağı’nda üslenerek yıllarca ülkemizin güney bölgelerinde terör rüzgarları estiren PKK’nın Sincar’da yeni bir Kandil oluşturmasının, Suriye’nin kuzey bölgelerinde YPG ile işbirliği yapmasının Türkiye açısından çok tehlikeli sonuçlar üretebileceğini gören Tümgeneral Aydın, yıllardır “kurtarılmış bölge” olarak anılan dağları tepeleri hallaç pamuğu gibi savurmuş, İçişleri Bakanı Soylu’yu Kato’nun zirvesine davet ederek, verilen görevin yerine getirildiğine ve sınır bölgelerimizin teröristlerden temizlendiğine ilişkin tekmil vermişti. 

Bu görüntülerin gazete ve televizyonlarda yayınlanması PKK ve Suriye uzantısı olan YPG’de büyük bir moral çöküntüsü yaratmıştı. Batılı dostlarımızın NATO’nun kanatları altına aldıkları PKK/YPG’nin bu moral yıkımını tamir edecek bir “başarıya” imza atması gerekecekti. Şırnak’ta kahramanlarımızı taşıyan helikopterin yüksek gerilim hatlarına takılarak düştüğü açıklandı.  Akla yatkındır; doğru kabul edelim. Fakat, “Tümgeneral Aydın’ın terörün kökünün kazınması konusundaki başarılarının PKK/YPG kadrolarında oluşturduğu çöküntüyü giderme dürtüsü Batılı dostların istihbarat ve silah desteği ile birleşince, 13 canımızın şehadetine neden olan o inanılmaz ‘kazayı’ yaşadık” değerlendirmesinin doğruluk derecesini mutlaka irdeleyelim.   

Şehitlerimize Allah’tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyoruz..