KADINLAR ARASINDAKİ KISKANÇLIK

KADİM BİR ÖĞRETİ Mİ? İÇGÜDÜ MÜ?

Hemcinsler arası kıskançlık toplumdan topluma, kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Biz kadınlar hakikatten son derece ilginç ruhsal donanıma sahip, karmaşık, komplike varlıklarız.

İnkar edemeyeceğimiz bir gerçek var ki : ’’Biz kadınlar (genelleme yapmak istemesem de )çok büyük bir kısmımız kıskancızdır…

Özellikle de hemcinslerimize karşı. Pek çoğumuz için bu duygu törpülememiz gereken bir özelliğimizdir.

Yaşamım boyunca farklı milletlerden, farklı kültürlerden ve yaş guruplarından sayısını hatırlayamayacağım kadar çok hemcinsimle gerek iş hayatında, gerek sosyal hayatta, gerek arkadaşlık, komşuluk ya da ahbaplık düzeyinde tanışıklıklarım ,sohbetlerim, mesailerim oldu. Kıskançlığını egosunu bastırmayı başarabilen, köstek değil destek olan  çok az kadın tanıdım ben. Bir elin beş parmağını geçmedi, geçemedi sayıları…

Kadınların yaradılış özelliklerinden biri de hemcinsleriyle rekabettir. Bu kaçınılmaz olarak doğalarında vardır…

Kadınlar, kadınların seçimlerine beğenilerine yön vermek, konuşulmak, hayranlık uyandırmak, takdir görmek isterler.(İstemem diyen şöyle bir kenarda bir durup, bekleyiversin.)Abartmıyorum beğenilmek arzusu bilincin derinliğinde öyle bir yer etmiştir ki rekabette sınır tanımazlar.

Bunun için ellerinden gelen tüm taktikleri uygular ve hayata geçirirler. Amaca giden yolda gerçekleştirilen adımların;  Büyük İskender’in , Antonius’un, J.Sezar’ın İmparatorluklarının bekası ve parlak geleceği için uyguladıkları savaş stratejilerinden pek farkı yoktur .

 Çünkü ;

’’Kadınların en büyük rakipleri maalesef kadınlardır.’’

Bu gerçeği ne yazık ki kabul etmeyiz. Ancak görünen köy kılavuz istemez gerçeği çoğu zaman gün gibi ortadadır…

Rekabet duygusuna çekememezlik eşlik eder. Bu kadınların dünyasında ki özellikle arkadaşlık ,dostluk ilişkilerinde de sinsice ilerleyen bir  beladır. Doğası gereği beğenilmek, sevilmek, seçilmek kadın için bir içgüdüdür. 

Yazdıklarım Radikal söylemler değil .

 Günlük yaşamda hepimizin karşılaştığı, konuştuğu fakat (!)Mesele kendimiz oldu mu hiç üzerimize alınmadığımız, kendimize konduramadığımız bir konu. 

Siz hiç arasının bozulduğu, kızgın olduğu eski bir yakın arkadaşını, diğer bir yakın kız arkadaşına çekiştirirken, onun defolarını, sırlarını, iyi bildiği zayıf noktalarını peş peşe sıralarken ‘’Bunları kıskançlığımdan söylüyorum çünkü onu çok kıskanıyorum’’. Kendimi iyi ve ondan daha üstün hissetmek için şu an onu bu konuşmayla  aşağı çekmeye, yermeye ihtiyacım var.Bunu yapayım ki egoma hizmet edeyim, motive olayım  diyen bir kadın gördünüz mü’’?

İşin aslı kadınlar arasında dedikodunun bu kadar yaygın olmasının sebebi  kıskançlık duygusunu belli etmeden o kişiyi aşağılamaktır.

Bakmayın siz öyle komedyen Cem Yılmaz’ın bir gösterisinde biz kadınlara dönüp: 

’’ Beş bin çeşit sürümünüz var.’’ diyerek kahkahalar ile gülmesine.

 Evet beş bin çeşit sürümümüz var elbette fakat netice de insan psikolojisi denilen şeyi gündelik hayatta ki insani ilişkilerimizde anlamak, algılamakta  basit bir iştir.

Kadın egosu çok güçlüdür. 

İş yerinde yöneticinizin kadın mı, yoksa erkek mi olmasını istersiniz? Seçenekleri sunulan anket ve araştırma sonuçlarında bu sebeple hep aynı sonuç çıkar…

 ’’Erkek yönetici.’’

’’Magazin dünyasına ,ünlüler camiasına bir göz atalım mesela şimdi : Ülkenin en ünlü, en güzel ve en çok konuşulan biri Mavi gözlü, diğeri gülen yüzlü iki kadın starının geçmişte ki rekabet dolu savaşlarına…

Yeni star kadın , eskilerden bu yana şöhretini sürdüren mavi gözlü yıldıza magazinsel bir savaş açmıştı. İkisi de köşe yazarı olmuştu, ikisi de kendi adlarına kadın dergileri çıkarmıştı. Yeni star diğerinin orkestra şefini bile transfer etmişti…Sonra yeni starın büyük bir skandalı ortaya çıkmış ve mavi gözlü, güzel kadın ona destek olan, güç veren ilk isim olmuştu.

Ve mavi gözlü kadın yıllar sonra :

 ’’Şampiyon belli, ikinci kim?’’ diyerek bu rekabete son vermişti .

Zira  samimi, neşeli ve deli dolu halleriyle halk onu sevmiş, benimsemiş, diğerinin ; Geçmişi, hataları ,değişken politik söylemleri ve her popüler akımın yeni temsilcisi olan stratejilerini zaman içinde ölçmüş ve samimi bulmamıştı belli ki…

Şöhretli, güzel kadınların camiasından biz sıradan insanların hayatlarına bir göz atalım. 

Hiç ünlü olmayan, eğitim ve  ekonomik düzeyi düşük bir profil çizen, genç kızlarımızın katıldığı onların dekore ettikleri evlerini, kına gecelerini, düğünlerini tüm ülkeye izlettiren kadın yarışma programlarına bir bakalım:

 (İşimiz yazıp çizmek, medya, PR vs.. olunca meraktan değil ,mecburen bir kenarından bakıyoruz bu işlere) 

Rakip yeni gelin soruyor: 

Gelinliğini kaça diktirdin?

Fotoğrafçıya ne kadar verdin? 

Tabaklarını basit buldum!

 Kaşıkların da  pek ucuz duruyor! 

Oysa gerçek şudur ki; Beğeni ,eğitim, yaş, gelir ve kültür düzeyi eşit olan bu genç gelinlerin 

rekabet ve kıskançlık duygusuyla yaptıklarına  çirkefliğin eşlik etmesidir.  

Bir de kıyafet yarışması kızlarının kıskançlık halleri vardır ki ; Neresinden tutsanız elinizde kalırlar.

Kadın kıskançlığı dünyanın en tehlikeli kıskançlığıdır. Şöhretli kadın bir diğerini kıskanır, elti eltiyi, kaynana gelini, gelin komşusunu…

Eğitim düzeyi arttıkça kendinizden daha az eğitimli, daha az bilgili, daha toy ,deneyimsiz olan kadınların kıskançlıklarına güler geçersiniz. Ciddiye almaz, üzerinde durmazsınız. 

Nereye kadar? 

Karşınıza sizin kadar güçlü, donanımlı, egosunu beslemiş olan tehlikeli ve cazip bir rakip çıkana  kadar…

Üstelik sizin dünyanızda ki rekabette ne takma kirpik ve protez saç savaşları, ne eski sevgiliye face’den nispet fotoğrafları, kına düğün organizasyonları ,ne incili kaftan, ne pudra rengi peçeteler  vardır …

Bu durum akla şu kışkırtıcı soruyu getirir : Kadınlar arası kıskançlık kadim bir öğreti gibi bir kuşaktan diğerine geçer ,taklit edilir ve öğrenilir mi yoksa biz kadınlar için karşı konmaz bir İç güdü mü?

Bence ikisi de…

Fakat kalbimden asıl geçen tek rekabetin kendimi nasıl daha iyi bir insan, nasıl daha donanımlı ,sağlıklı, hür bir kadın haline getirebilirim? çabası üzerine kendinle  olması gerektiğidir…

Kadın kıskançlığı tehlikelidir. ‘’Zarar görmemek için  çok zeki ,zarar vermemek için ise çok vicdanlı olmanız gerekir’’…