Yüzyıllardır kadın ve erkek ilişkileri üzerine yazılar, romanlar, şiirler, yazılır, filmlere konu olur. Kadın-erkek ilişkisi anlaşılmaya çalışılır. Kadını anlamak, tanımak ve erkeği anlamak tanımak açısından da duruma bakabiliriz. Toplumun erkeğe ve kadına yüklemiş olduğu misyon ta çocukluktan itibaren başlar ve yetişkinlikte de bu meyveler toplanır.

Kadın hep naif, zarif, duygusal, hassas, az üreten, sakin,  eve dönük olarak yetiştirilirken erkek; başarılı, hırslı, zeki, tuttuğunu koparan, güçlü, sinirli, özelliklere verilir. Tabi doğanın vermiş olduğu fiziksel özellikleri de eklersek kadını ve erkeği birbirinden oldukça uzak özellikleri de yükledikten sonra bu iki farklı insanın birbiriyle çok iyi anlaşmalarını bekliyoruz.

Kadınlar hayatlarının merkezine erkeği yerleştirirler. Erkek bu kadar çok sıkılmayı sevmez çünkü onlara daha çok özgürlük tanındığı için bağımsız olmayı daha çok severler.

Kadın eşiyle ilişkilerinde ne ister? İlişki kurmak, yakınlık yaratmak, hakkınızda bilgi almak, paylaşım, onunla ilgili hislerinizi öğrenmek ister. Erkekler ise istediği zaman yakınlık kurmak, aşırı detaylara girmeden konuşmak, çetrefilli dolaylı anlatımlardan uzak bir iletişimi tercih edebilirler.

Peki, bu iki farklı insanın ortak noktalarda buluşması, birbirini anlamaya çalışması nasıl olur?

Öncelikle bazen olduğu gibi kabul ederek istek ve düşüncelerimizi onu kırmadan empati ile bazen de sempati ile yaklaşarak yapabiliriz. Empati yaparken onun yerine kendimizi koyup anlamaya çalışmak, sempati de ise; karşı tarafı olduğu gibi kabullenmekten geçer.

Fakat ne acıdır ki, gerek yetiştirilme tarzı gerekse kadın ve erkeğin farklı doğaları Allah’ın yarattığı bu iki güzel insanın birbirini anlaması, dinlemesi, sevmesi, desteklemesi yerine bazen çok üzücü olaylar, aile içi şiddet ve anlaşmazlıkları görüyoruz. Eşimizle olan ilişki ve iletişimimizde ondan gizleyeceğimiz bir durum olmamalı. Duygu ve düşüncelerimizi, isteklerimizi onları incitmeden söylemenin yollarını bulabiliriz.

Söylemek, bir şeyi karşı tarafa ifade etmek için her zaman sözcükler yetmeyebilir. Tutum ve davranışlarımızla ne istediğimizi karşı tarafa iletmenin birçok yolu vardır.

Hayatın incelikleri bazen küçük ayrıntılarda gizlidir.

Mesela, hiç beklemediği anda bir buse, bir çiçek, ya da bir kahve ile karşılıklı sohbet etmek. Omuzuna dokunmak, gözlerinin içine bakarak konuşmak, ses tonumuz, neyi nasıl en iyi şekilde söylememiz için bize çok güzel ip uçları verebilir.

Kadınlar yaşadığı hemen hemen her şeylerini buna mahremiyetleri de dâhil anlatmayı ve çözüm bulmayı isterler. Paylaşım, birbirini anlamak ve ortak yol bulmak erkek için zıt bir durumdur çünkü onlar genelde yaşadıklarını paylaşmayı sevmezler. Bazen çok yakın gördükleri bir erkek arkadaşına hislerini anlatabilirler.

Kadının en büyük motivasyonu sevgi ve ilgidir diyebiliriz. Erkeğin ise, bu daha çok “rahatlık” dan geçebilir. İlk gün ki heyecan bitince onu alevlendirmek için özel bir çabaya girmeyip kendi rahat alanında kendi içine dönmeyi tercih edebilirler.

Aile içi dinamiklerin daha sağlıklı bir şekilde işlemesi için ortak olan hayatımıza birlikte hangi güzellikleri katabiliriz. Birlikte sorunların üstesinden nasıl gelebiliriz. Eskiyen yüzümüzü nasıl daha çekici hale getirebiliriz. Eşimizi yeniden nasıl keşfedebiliriz. Hiç bunları düşündünüz mü? Unutmayın siz değişirseniz, karşınızdaki kişi de değişir.

Herşey algımız ve bakış açımızla ilintili. Biz değişirsek dünya değişir.