Eğitim kurumları rehberlik servislerinde yaptığım uzun süreli bir araştırmamda kardeş sırasının davranışlar üzerinde belirgin etkilerini gözlemledim. Büyük çocuklar ailenin ilk çocukları ve ailenin acemiliği aileye göre değişen panik haller çocuğun ruh halini etkilemektedir.

Büyük çocuklar daha fazla sorumlu davranan, biraz içe kapanık daha otoriter lider vasıflı dominant karakter olmaya yatkın, kurallı davranan daha az hoş görülü daha tutumludur

Küçük kardeşler daha dışa dönük neşeli biraz daha dağınık daha cömerttir.

Bu tespitlerim genel bir durum değildir ama  sık gözlemlenir.

Büyük ve küçük çocukların evlilik yaşamları

Eşlerin ikisi de ilk çocuksa, rol çatışması gözlenmekte ikisi de alttan almak yerine seslerini yükseltme eğilimindedirler.

İki küçük evlenince sorumluluk almayı birbirlerinden bekleyebilirler ve çok da güven duygusu içinde olamazlar.

Büyük ve küçük çocuk evlendikleri zaman daha uyumlu olabildikleri gözlemlenir.

Bir erkek tüm maaşını çekip eşine veriyorsa muhtemelen evin küçüğüdür. Bazen de tam tersi erkek eşinin maaş kartını alır tüm harcamaları yönetmeye çalışır ailenin her alanda kontrolünü ele almaya çalışabilir.

Tek çocukların paylaşmayı bilememeleri, evlilik yaşamlarında sorun yaşamalarına neden olabilir. Onlar anne ve babalarını paylaşmadılar ne istedilerse yerine getirildi. Tek çocuk evlenince aynı role uygun davranma isteyecektir.

Yeni doğan bebek, ilk çocuk için travma nedenidir

İlk çocuğun kardeşi olduğu zaman eve gelen kuma gibi etki yapar. Anne baba yeni gelen kardeşten dolayı ilk çocukta oluşan rahatsızlığı hafifletmek için daha fazla şefkat ve ilgi göstermelidir.

Gelin-Kaynana ve preslenen erkek

Gelin-kaynana çatışması nedeniyle arada kalan erkek zor durumdadır.  Boşanmalarda önemli bir etkendir. Kaynana “bana saygı gösterilmiyor” moduna sık girer. Ancak “nasıl davransaydım, onda saygı uyandırabilirdim?” sorusunu sorabilseydi kendisine uygun cevapları bulabilecekti.

Olması gereken gelin ve kaynananın yapıcı davranmayı becermeleri, erkek üzerinde rekabetten vaz geçerek uzlaşıcı davranmalarıdır. Kaynana tecrübelidir ve onun tecrübesinden gelin yararlanmayı önemsemelidir;  ancak gerçekte ise çoğunlukla gelin ve kaynana erkeği kontrol edebilme derdindedir. Kaynana her işe karışarak otoritesini sağlamaya çalışırken gelin eşine hissettirmeden kaynana otoritesine karşı koymaya çalışır ancak bu bir gün su yüzüne çıkar ki çoğunlukla oğul ve koca rolleri bir birine karışırken en çok strese giren erkek olmaya başlar.

Ancak işin kökenine inildiği zaman çoğunlukla kaynana ve gelinlerin kötü niyetli olmadıkları ortaya çıkabilir. Ve iki tarafta aslında iyi niyetlidirler ama anlaşılamamışlardır. Kayınvalideler genellikle gelinlerinin tecrübesizliğinden  dolayı oluşabilecek zararları önleme gayretinde olduğundan bahsedebilir. Gelinler ise kayın validelerinin her işlerine karışmaları akıl vermeleri kendilerini değersiz hissetmelerinden yakınırlar. İki kadının güç mücadelesi tüm ailelerde gözlemlenebilir. 

İşin en önemli kısmı da anne babalar çocuklarının evlilik yaşamlarına karışmamalıdırlar. Eşler kendi anne ve babaları ile olan ilişkileri konusunda tüm detayları kendi aralarında konuşmaları gerekir.

Hal hatır sorma

Avrupa ve Amerika da tanıdıklar birbirleriyle karşılaştıkları zaman

“Merhabalar” “Nasılsın?”  “İyiyim. Ya sen?” türünde devam derken

Ülkemizde ise “Nasılsın” “çoluk çocuk nasıl “ailen nasıl” “eşiniz hanım efendiye selamlar” şeklinde devam eder

 

Batının bireyci yönü burada ortaya çıkar. ‘Ben iyi isem işim de evliliğimde iyidir, yaşamımın diğer alanları da iyidir’ mantığı egemendir

Bizde ise “ailem, çoluk çocuk iyi ise ben de iyiyim” düşüncesi egemendir

Kenya kırsalında,  “Umarım sığırların iyidir!” temennileri söze gelir. Onlar için sığır süt et ve kandır ve sığır onların tek geçim kaynağıdır sığır iyi ise onlarda iyidir.  Selamlaşmada ailenin anılması aile bağlarının önemini ortaya koyar.