“Onlarca kilidi olan, sade meçhul yüreği açmaktan bihaber beceriksiz bir çilingirim,,

İçimdeki bütün kadınları seviyor muyum? 
İçimdeki tüm kadınları seviyorum. 
Öncelikle, içimdekileri kadın oldukları için seviyorum. O narin, pembemsi, yumuşak dokulu varlığın içimdeki yerini seviyorum.(En çok) neşeli olanı seviyorum. 
Neşeli ve coşkulu kadını... Zaman ilerleyip yıllar birbirini kovalarken kırışmayan, yaşlanmayan, her daim fresh kalabilen mucizevi kadını seviyorum. Benjamin Button gibi yıllara meydan okuyup zamanı lehine çeviren ve gün geçtikçe gençleşen kadını seviyorum. Birden yerinden fırlayıp hiç akla gelmeyen muziplikleri yapmaya başlayan kadını. Sıfırı tükettiği anda dahi üzerine artılar ilave eden kadını. Eksi parametreden artıya doğru hızlı çıkış yapabilen artı sonsuz kadını. Matematiğin pozitif yönünü kendisine adamış kadını. Hayatına artı katacak ögeleri, nesneleri, maneviyatı yavaş yavaş usulca ömür haznesine ilave eden kadını. 
Yokluğu ve nihilizmi sevdiği halde, varlık ve varoluşçuluk üzerine yoğrulan bu hamur kadını. Elleri hamur, dudakları ateş, yüreği sürekli atan bu su kıvamındaki kadını seviyorum. 
İçimdeki bütün kadınları seviyorum. 
Onlarca kilidi olan, sade meçhul yüreği açmaktan bihaber beceriksiz bir çilingirim. 
Aşk kadını, aşk sarhoşu, aşk mahmuru. Aşk eylemcisi. Protestolarının hepsini aşk üzerine yapan bu yorgun savaşçı kadını seviyorum. Yorulmayan, yorgun işçi kadını. Bezmeyen. Bıkmayan. Yılmayan. Ruhunu bedeniyle bütünleyip salt okunur kıldığı şiir kıvamındaki kadının beklediği ve şairinin bir gün çıkıp geleceği o umudunu seviyorum. 
Hüzünlü kadını seviyorum. Burkulmuş, kırılmış yüreğini tamir ederken ki titrekliğini seviyorum. Jöle kıvamındaki titrek kadını. Bir köşede kıvrılan, büzülen, süzülen, sıkışan ve doğacak günle birlikte kendini tekrar doğuran. Çoğalan, genişleyen ve kocaman olan kadını. Ele sığmayan, yüreğe sığmayan. Taşan. 
Anılarını ardına atsa da hep önünde beliren boy aynasının buruk hüznünü seviyorum. 
Potasında erittiği sorumluluğu, hüznü tekrar yoğurup şekillendirdiği ve kendisini mendil katlayıp, açmayı bildiği ve erittiklerini içine döktüğü bu kadını seviyorum... 
İçimdeki anneyi seviyorum. Süt kokan, mis gibi. Tertemiz, berrak... Masumiyetin ve duygu yoğunluğunun en katıksız haliyle yavrusunun başındaki korumacı kadını. 
Ağlayan kadını seviyorum. Ağladıça durulan, içindeki zehiri akıtan. Boşalan. Temizlenen kadını. Ferahlayan ruhunu sadece temiz duygularla doldurmaya çalışan bu kadını... Fırtına sonrası yıkımdan önceki alaboradan etkilenmemek için sağlam duvarlar ören kadını seviyorum. 

Sevda kaçsın çayınıza.