Halkın partisi olduğunu iddia eden bir parti var biliyorsunuz, Türk siyaset perdesinde…

Her zamanki gibi Vasıfsız’ı oynuyorlar...

Bu sefer ne yaptılar?

TSK’nın yüz karası bir takım cuntacının ‘’ipleri eline alma’’ girişiminin bir nebze pasifize edildiği saatlerde çıkıp, ‘’demokrasinin yanındayız’’ diye üstünkörü ve kurnazlık dolu bir açıklama yaptılar.

Ne kadar mantıklı değil mi?

Bir yanda Yurtta Sulh kisveli, sembolik demokrasi mimarı kanlı bir harekât, diğer yanda ise yurdun ta kendisi milli irade…

Ortada bir savaş var. Ve kim kazanırsa onun yanında yer alacaklar. Sonuçta biri etiket diğeri kumaş olmak üzere iki cephe de demokrasi vadediyor. Her iki durumda da ‘’demokrasinin koruyucusu’’ olacaklar(!)

Birileri de oturup, helal olsun muhalefet böyle olmalı diye alkışlıyor!

Ana muhalefetin milliyetçi kolu -her ne kadar 17-25 Aralık sürecinde yapılan yolsuzluk gibi algı oyunlarına bağıra bağıra eşlik etse de- ihanet belirdiği anda berrak bir dille ‘’reddiye’’ yayınlarken, diğeri zaten vatan satmayı alışkanlık haline getirdiği için bu kanlı hıyanete de bulanık reaksiyonlar gösteriyor.

* * *

Peki, genel manzara nasıl?

Vay efendim memleket tek yumruk olmuş, vay efendim siyasiler ortak paydada buluşmuş, vay efendim sonunda birleştik!

İtiraz ediyorum efendiler!

Birleşmedik!

Sözde demokrasinin cüce muhafızları, önce durum değerlendirmesi yapıp, bir müddet suskun kaldılar. Ve çıkarlarını kollayarak, umut bağladıkları darbecilerin başarısızlığını görüp, orada burada ‘’darbeye hayır’’ palavraları attılar.

Asırlık ihanet çınarlarına, yeni ve taze gibi görünen fakat netice itibariyle aynı pörsümüş kökün evladı olan, kokuşmuş bir gösteriş dalı eklediler.

Ama ne olursa olsun milli şuurda birleşmediler.

Güçlü olanın yancısı oldular!

* * *

Dolunay kadar pak, statükolar kadar net bir gerçek:

Din simsarı ihanet şebekesinin sivil halka yönelik askeri saldırısı başarılı olsaydı, yıllardır putlara ibadet etmekle meşgul olup, kutsal fikir ve kutsal aksiyon bâbında faideli tek bir icraatı bile bulunmayan bu halkperver(!) zihniyet, tabiatları gereği cunta yalakalığına soyunacaktı.

Nitekim içlerinde hapsettikleri melanet kırıntılarını yavaş yavaş silkelemeye başladılar.

Malûm, OHAL…

Körebe oynamaktan vazgeçenler için amaç çok açık:

Ülkedeki terörist temizliğinin önüne set çeken gereksiz formaliteleri saf dışı bırakmak…

Peki, bunlar ne yaptı?

Bunlar OHAL ile hâlleşemediler. Her zamanki gibi PKK’nın diplomatik yüzü HDP ile hemhâl olup, memleketin olağanüstü ahvaline tüy diktiler.

Demokrasi mitingleri düzenleyip, demokrasiye vurulan kılıncı eritmek adına yayımlanan OHAL’e sivil darbe dediler.

Millet kendi askeriyle savaşırken; bunlar meydanlarda ağaç dediler, gezi dediler, laisizm dediler, gericilik dediler, faşizm dediler.

Halk ne dediyse tersini söylediler.

Üstelik utanmadan halkın zaferini kendilerine mâl ettiler.

* * *

O yüzden dedim ya:

Birleşmedik efendiler!

Birleşmeyeceğiz de!

Bu düzenbazların memleket edebiyatına kanmayacağız.

Çünkü memleket biziz!

Ya yeniden doğacak o kutlu fikri emzireceğiz, ya çoktan ölmüş lağım çukurlarında yeniden boğulacağız!